Ahmedinecad’ın nükleer füzeleri ve Türkiye-AB müzakerelerinin en geç Kasım ayında krize girmesi tehlikesi, ABD’yi ve İngiltere’yi Kıbrıs konusunda hareketlendirdi.
Sorunların ve bölgesel çıkarların kökeninde Kıbrıs yatıyor.
Bu bir fasit daire gibi. Kıbrıs’ta başlayan sorun, AB’yi, ABD’yi, İngiltere’yi, Yunanistan’ı, İran’ı ve Türkiye’yi dolaşıp dönüp gene Kıbrıs’a geliyor. Zincir kırılamadığı için dönüş gene fasit daire içinde devam ediyor. Bir yerlerden bu zincirin kırılması lazım.
Kırılma noktasının yeri açık ve net. Kıbrıs.
ABD’nin bölgesel çıkarları Türkiye üzerine kurulu. Dünyada hiçbir ülkenin yer küre üzerindeki konumu bu denli önemli ve stratejik değil. ABD her ülke ile bozuşmayı çatışmayı göze alabilir ama Türkiye ile “ASLA”. İllaki arasının iyi olması gerekiyor. Zaten başka seçeneği de yok.
Türkiye’nin sıkıntıları ne?
1- AB ile sürdürdüğü müzakerelerin, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetine uyguladığı limanlar ambargosu nedeni ile çıkmaza gireceği gerçeği. KOB ve MÇB içinde açıkça Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti bayraklı gemi ve uçaklara 2006 yılı içinde deniz ve hava limanlarını açması koşulu var. Türkiye bu koşula “HAYIR” diyor ve kriz kapıda.
2- Kıbrıs’ta yaşayan soydaşlarının dünyadan tecrit edilmiş olması ve KKTC’ye uygulanan ambargoların halen kaldırılmaması.
3- Kıbrıs’ı işgal etmek ile suçlanmak.
ABD söz konusu bu üç konuyu çözerek, Türkiye ile ittifakını pekiştirmek ve bölgesel çıkarlarını en üst düzeye getirmek istiyor.
Sadece Ceyhan’dan Akdenize akacak petrol miktarı yılda 150 milyon ton. Bunun 50 milyon tonu Bakü-Tiflis-Ceyhan hattından, 50 milyon tonu Samsun-Ceyhan hattından, 50 milyon tonu da Kerkük-Yumurtalık hattından gelecek. İstanbul boğazının yıllık tam kapasitesi ise 150 milyon ton. Şimdilik geçmekte olan petrol ve petrol ürünleri miktarı ise 143.5 milyon ton. Yani İstanbul boğazından geçecek petrol ve petrol ürünleri miktarı birkaç yıl içinde tam kapasiteye ulaşmak üzere. Boğazların bir tek alternatifi var o da Ceyhan.
Şimdi Amerika ve İngiltere, Ankara’yı yukarıdaki sıkıntılardan “beraat ettirecek” yeni bir görüntü yaratmak ve gelecek sonbaharda Türkiye’nin AB tarafından değerlendirilmesi sırasında Türkiye-AB ilişkilerinde olası bir krizi engellemek amacıyla “herşey masada” mantığına dayanan “yeni bir çözüm paketi” hazırlıyor.
Paketin ana maddeleri şöyle:
1- Mağusa Limanı’nın AB himayesi altında Türkler ve Rumlar tarafından ortak işletilmesi,
2- Maraş’ın 1974 öncesi sakinlerine iade edilmesi,
3- Türkiye deniz ve hava limanlarının Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti bayraklı gemi ve uçaklara açılması,
4- Türkiye ile Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti arasında Gümrük Birliği anlaşması,
5- KKTC’ye uygulanmakta olan tüm ambargoların (sosyal, kültürel, sportif, ulaşım, eğitim, ekonomik, ticari) kaldırılması,
Bu beş maddenin uygulamaya konması, Türkiye’nin yaşadığı tüm sıkıntıları yok edecek ve Kıbrıs’ta her iki toplumun düzeyinin aynı seviyeye getirilmiş olması nedeni ile de çözümü olumlu yönde tetikleyecek. Arkasından da Annan Planı üzerine kurulu yeni bir paket üzerinde anlaşılarak, Kıbrıs’ta yeni bir devletin kurulması gelecek(miş).