Yanıltıcı Reklamlar Yasaklanmalı

Yanıltıcı Reklamlar Yasaklanmalı

Son bir haftadır gazetelerde yanıltıcı bir reklam vardı, neyse ki birkaç gün evvel kampanya süresi sona erdiği için, kendiliğinden bu reklamın yayını da bitti.

Söz konusu reklam, bir havayolu şirketinin çok ucuz denecek bir fiyata Ercan Havaalanımızdan Türkiye’nin önde gelen birkaç şehrine uçuş olanağı ile ilgiliydi.

Genelde ayda en az bir kez, konferanslara veya seminerlere katılmak, brifing vermek veya almak, araştırma yapmak veya TV programlarına konuk olmak için yurt dışına giderim. Bazen bu gidişler bırakın ayda bir kez olmayı, haftada iki keze dahi çıkar.


Ben genelde KTHY ile seyahat ederim.

Bu seçimimin benim açımdan birkaç nedeni var.

Birincisi, KTHY’yi Ulusal Hava Yolumuz olarak algılarım.

İkincisi, 1975’de KTHY kurulurken içinde benim de tuzum olduğundan sanki bir parçası da bana aitmiş gibi hissederim.

Üçüncüsü, boyum 1.86 olduğundan her koltuk arasına dizlerim sığmaz. KTHY’nin koltuk arası düzenlemesi tam bana göredir. Daracık bir alanda, robot gibi oturmadan seyahat etmenin zevkini yaşarım KTHY uçaklarında.
Dördüncü neden de Kıbrıslı olduğum için kabin içindeki, yerdeki ve alandaki tüm personeli tanırım, çoğunun da ismini bilirim. Bu nedenle de KTHY uçaklarında yabancılık çekmem. Bu çok önemlidir aslında bir yolcu için. Daha uçağa binmeden içinizde bir güven hissi oluşur. Kendinizi evinizde hissedersiniz. Yanıma oturan kişiyi de ya ben tanırım, ya da o beni ve daha uçak kalkmadan sohbet hemen başlar. Zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız ve bir müddet sonra uçak yolculuğunu tamamlayarak yere inmiş olduğundan da bu koyu sohbet bitmiş olur.

Ne mi konuşuruz?

Havadan ve sudan başlar, politikadan geçer, Kıbrıs konusunda hararetlenir ve Evkafın su meselesinde de biter. Bazen de araya futbol karışır ama benim futbol bilgim neredeyse sıfır olduğundan daha başlamadan konu değişir. Bilmeyenler için de bir hatırlatma yapayım. “Evkafın su meselesi” son 400 yıldır Kıbrıs’ta konuşulan ve hala daha çözülememiş çok önemli bir konudur!   


Diğer havayollarını da yerdiğimi veya beğenmediğimi sakın sanmayın. Hepsi de kaliteli şirketler ve insanımıza en iyi hizmeti vermeye çalışan, en çabuk, en garantili ve en güvenli bir şekilde gidecekleri yere götürmek için uğraş veren şirketlerdir. Onlara bir KKTC vatandaşı olarak her zaman teşekkür borçluyum. Yazdıklarım ve duygularım, tamamen bana ait olup kişiseldir.  


Dedik ya iyi bir seyyahız diye.
Tabii doğal olarak yazımın başında değindiğim bu reklam benim çok ilgimi çekti.

Çekmesinin nedeni de, reklamda belirtilen uçuş fiyatının, Ercan havaalanının “Alan vergisi”nden bile daha az olmasıydı. Yani söz konusu şirket hem beni uçurmak için cebinden, benim verdiğim paranın üstüne biraz daha para ilave edecekti, hem de tüm alan vergilerini ödeyecekti. En azından ben öyle algılamıştım, ta ki derinlemesine analiz edip neler olup bitiğini anlayana kadar.

Benim kafamın yarısı politikaya çalışırken, diğer yarısı da Mühendisliğe, yani matematiğe çalışıyor. Bu analizi matematik tarafı yaptı ister istemez. 


Ercan hava alanının “Alan vergi”leri belli.

Aslında bizim deniz limanlarımız ve hava alanlarımız “altın kaplama” olduklarından çevredeki tüm ülkelerdeki hava alanlarından ve deniz limanlarından daha pahalıdırlar. Ercan hava alanının “Alan Vergi”leri için söylenecek çok şey, yapılacak çok eleştiri var. Birkaç tane kurum ve kuruluş, bu alan vergisi içinden hak etmedikleri paylar almaktadırlar. Bu haksızca, uçak bileti üzerine eklenmiş paralar, maalesef bizlerin cebinden çıkmaktadır. Artık bu asalaklık mantığına da son verilmeli, bu kurum ve kuruluşların payları, uçak biletlerinden çıkarılmalı ve bilet fiyatları da aynı oranda aşağıya çekilmelidir. Söz konusu kurumlar para kazanacaksa, durup oturdukları yerde değil, çalışarak, hizmet vererek para kazanmalıdırlar.


Gelelim Ercan Havaalanındaki Alan vergilerine.

İstanbul Atatürk Havaalanı veya Ankara Esenboğa Havaalanındaki tek yön “Alan Vergisi” sadece 28.50 YTL iken bu vergi Ercan Hava alanında 40.45 YTL’dir.

Dökümü de;
KKTC KK Vergisi, Yetişkin : 32.85 YTL
YR Vergisi : Kıbrıs-Türkiye-Kıbrıs 3 € veya 5.70 YTL          
YQ (Sigorta & Güvenlik sürşarj) : Kıbrıs-Türkiye-Kıbrıs 1 € veya 1.90 YTL
Toplam : Tek yön 40.45 YTL, gidiş-dönüş 80.90 YTL


Ekleyin buna Ankara Esenboğa veya İstanbul Atatürk hava alanı vergilerini. Kalkış ve iniş hava alanları Alan Vergileri toplamı eder, 68.95 YTL tek yön, 137.90 YTL gidiş-dönüş.


Ekleyin tek yön Ercan Havaalanındaki ve Türkiye’deki iniş havaalanının vergilerinin toplamı olan 68.95 YTL’ye bu “Yanıltıcı Reklam”da ilan edilen bilet ücretini, bulacağınız rakam, zaten diğer uçak şirketlerinin yanıltmadan ve reklam vermeden uyguladıkları bilet ücretinin aynısına denk gelmektedir veya biraz altında kalmaktadır.
Açıkçası bu reklam, tüketiciyi yanıltmaya yönelik bir reklamdı ve tüketiciye reklam edildiği denli bir menfaat sağlamamaktaydı.


Hükümetimizin, bu tür reklamları denetleyici ve gerektiğinde de hem mani olucu hem de cezalandırıcı bir birimi, bir dairesi olması gerekmektedir. Ne Avrupa Birliğinde ne de ABD’de, böylesi tüketiciyi yanıltıcı bir reklam görmek olası değildir. Gerçekten de bunu yapanın canına okumaktadırlar bu ülkelerde. Hem de canını acıtırcasına, gözlerinden yaşlar gelene kadar.
Ümit ederim, hükümetimiz bu tür tüketiciyi yanıltan reklamların bir kez daha tekrarlanmaması için gerekli tedbiri şimdiden alır.

7 Haziran 2008
Yanıltıcı Reklamlar Yasaklanmalı için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

DISY-AKEL Dayanışması Kapıda

DISY-AKEL Dayanışması Kapıda

Ben bu dayanışmanın olacağını 26 Temmuz 2007 tarihli yazımda dile getirmiştim. Bu güne kadar niye gerçekleşmediğini merak ediyordum ve kendimden de şüphe duymaya başlamıştım.


Beklenen gerçekleşiyor.


Rum tarafında testi çatlamak üzere.


1950’lerin EOKA’cı kuşağından olan ve AKRİTAS ismi ile ünlü Kıbrıslı Türkleri imha planının mimarı, “Defkalion” kod adlı Tasos Nikolaos Papadopulos, Kıbrıs sorununun çözümü doğrultusunda Hristofyas ve Talat tarafından başlatılan olumlu çabaları bir türlü hazmedemiyor. Kıbrıslı Türklerin bir şekilde yönetime ortak olacakları düşüncesi belli ki Papadopulos’un aklına bir türlü yatmamış.


Papadopulos 23 Mayıs tarihli Hristofyas-Talat bildirisini Kıbrıslı Rumların çıkarları açısından  “geriye doğru atılmış bir adım” olarak nitelendirerek, Kıbrıs’taki gelişmelerle hemfikir olmadığını kamuoyu önünde zehir zemberek bir dille açıkladı.


Belli ki, AKEL-DIKO işbirliği çatlamaya başladı.


Üstüne üstlük, AKEL-KİLİSE dayanışması da çatlamak üzere.


Buna AKEL-RED CEPHESİ çatlamaya başladı demek daha doğru olacak.


Hem Papadopulos, hem de Hrisostomos II, son gelişmelerden sonra Hristofyasa karşı müşterek bir cephe aldılar.


Bir taraftan Papadopulos, Hristofyas’ı eleştirirken, diğer taraftan da Hrisostomos II, Hristofyas’ın ortak bildiri ile kandırıldığından bahsetmeye ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını geçersiz hale getirmek çabaları ile suçlamaya başladı.  


DIKO ve KİLİSE Hristofyas’a cephe almaya başlar da EDEK geri kalır mı?


2009 yılındaki Avrupa Parlamentosu seçimleri arifesinde, siyasi kazanımlar nedeni ile EDEK, Hristofyas Hükümetinden ayrılmayı göze alamıyor ama başlamış olan “Barış” sürecinin de çökmesi için dualar ediyor, kilisede mumlar yakıyor.


Sadece böylesi bir gelişme EDEK’i içine düştüğü ikilemden kurtarabilir. Bir tarafta Papadopulos, diğer tarafta da Hristofyas. EDEK Başkanı Yannakis Omiru ikisinin ortasında kaldı ve matçez olmak (yam yassı ezilmek) üzere.


Papadopulos,  Vassos Lissaridis’in gölgesinden kaçamayan EDEK Başkanı Yannakis Omiru ile sürekli bir iletişim ve işbirliği içinde. Adeta onu baskısı altına aldı. Zaten Cumhurbaşkanlığı döneminde EDEK’in 6 milletvekili ile hükümetine verdiği desteği fazlası ile geri ödemişti. İşin ilginç yanı Papadopulos’un partisi DIKO ne kadar sağcı ise, Lissaridis’in kurduğu EDEK de o kadar sosyalist. Daha doğrusu sosyalist milliyetçi aynı Naziler gibi, “Nationalist Socialist” yani Milliyetçi Sosyalist.


1976 yılından beri DIKO, AKEL, EDEK ve KİLİSE’nin oluşturduğu RED CEPHESİ sallantıda.


DIKO ve Kilise tarafında Hristofyas’a karşı bir cephe oluşturmak çabaları yer alırken AKEL içinde de yılların RED CEPHESİ’ne karşı kırgınlık sözleri yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.


AKEL ileri gelenleri, Papadopulos’un yaptığının nankörlük olduğunu, beş yıl müddetle ne pahasına olursa olsun Papadopulos’un yanında durduklarını, herkes ona karşıyken onu desteklediklerini ve ülkeye zarar vermemek için AKEL’in bütünlüğünü tehlikeye attıklarını söyleyerek düş kırıklıklarını ortaya koymaya başladılar. 


DIKO, EDEK ve KİLİSE bir taraftan Hristofyas’a karşı ortak bir hareket içine girerken diğer taraftan da DISY’i parçalamak ve güçten düşürmek için kolları sıvadılar. Bunun da nedeni eski Cumhurbaşkanı Glafkos Klerides’in kurduğu DISY’nin Başkanı Nikos Anastasiades’in, geçen hafta, Hristofyas’a müzakerelerde gösterdiği olumlu ve yapıcı davranışlardan dolayı tam destek verdiğini açıklaması.


DISY, Hristofyas’a neredeyse açık çek verdi.


AKEL’in ve DISY’nin Rum meclisine 18’er sandalyeleri var. İkisinin toplam sandalye sayısı 36 ediyor ve 56 kişilik mecliste %32’lik bir çoğunluğa sahip oluyorlar. Rum meclisinde milletvekillerinin partilerinden istifa etmeleri ve parti değiştirmeleri veya başka parti kurmaları gibi bir olanak da yok. Partisinden istifa eden milletvekilinin yerine aynı partiden, seçimde en çok oyu almış ve seçilememiş kişi otomatikman milletvekili oluyor.


Papadopulos’un AKEL üzerinde baskı kurabilmesi ve Hristofyas’ı dizginleyebilmesi için DISY’i parçalaması şart.   


Görünen o ki, güneyde iki belirgin cephe oluşacak çok yakında.


Karoyan’a rağmen Papadopulos DİKO ve EDEK’i kontrol altına alıp, EVROKO ile birleşik hareket etmeyi sağlayacak ve Kilisenin onayı ve desteği ile de çözümsüzlük güçlerini bir çatı altında birleştirerek güçlü ve yeni bir RED veya ÇÖZÜMSÜZLÜK CEPHESİ oluşturacak.


Diğer taraftan da çözüm yolunda yalnız bırakılan AKEL, kendisine açık çek veren DISY ile adada çözümü savunan yeni bir cephe oluşturacak ve büyük bir olasılıkla da 2009 yılındaki Avrupa Parlamentosu seçimleri arifesinde yeni bir koalisyon hükümeti kurarak AP’ye DISY ve AKEL’den Kıbrıs Milletvekillerini sokarak, çözüm yolunda ilerlemeye devam edecek.

4 Haziran 2008
DISY-AKEL Dayanışması Kapıda için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

Hristofyas Rekor Kırdı

Hristofyas Rekor Kırdı

Başlığa bakıp da Hristofyas’ı tanıyanların, 62 yaşındaki bu 130 kiloluk adamın neyin rekorunu kırdı diye düşünmeye başladıklarından eminim.


Dimitris Hristofyas, 29 Mayıs tarihinde, “açık ve net bir şekilde”,  Kıbrıs’ta yeni ortaklık devletini kabul etmesinin söz konusu olmadığını açıklayarak,  gelmiş geçmiş Rum politikacılar arasında 6 gün müddetle söylediklerini inkâr etmemek rekorunu kırdı.


Bundan evvelki rekor Makarios’da idi.


Makarios, 12 Şubat 1977 tarihinde Ledra Palas’ta, dönemin BM genel Sekreteri Kurt Waldheim’ın organize ettiği ünlü 1.ci Doruk toplantısında, dönemin KTFD Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile 4 madde üzerinde antlaşmaya varmıştı. Kurt Waldheim, toplantıdan çıkınca BM belgesi ve tutanağı olarak antlaşmayı okumuş ve herkes makamına geri dönmüştü. Makarios tam 1 gün sabretti ve ertesi gün Rum muhalefetinden gelen yüksek seslerin etkisinde kalarak 1.ci Doruk Antlaşmasını, “Altında imzam yoktur” iddiası ile reddetmişti. Gerçekten de altında imzası yoktur ve 1.ci Doruk Antlaşması sadece bir BM belgesi ve açıklamasıdır.


Makarios’tan evvelki rekor da Spiros Kyprianou’daydı.


Kyprianou, 19 Mayıs 1979 tarihinde Ledra Palas’ta, dönemin BM genel Sekreteri Kurt Waldheim’ın organize ettiği ünlü 2.ci Doruk toplantısında, dönemin KTFD Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile 10 madde üzerinde antlaşmaya varmıştı. Kurt Waldheim, toplantıdan çıkınca BM belgesi ve tutanağı olarak antlaşmayı okumuştu ama daha liderler Ledra Palas’tan ayrılmadan Kyprianou kıvırmaya başlamış ve orada bulunan bir basın mensubuna “İki Toplum”dan “iki halk” kavramının çıkarılmaması gerektiğini ve “Antlaşmadaki iki devletin ayrı ayrı, sadece bir toplumdan değil fakat çoğunluk olarak ilgili toplumdan oluşması gerektiğine inandığını” söyleyerek attığı imzayı bulandırmıştı. Bu defa Kurt Waldheim belgeyi imzalatmıştı ama Kyprianou’da içeriğini sulandırdı hemen.
   


Bu sefer Hristofyas tamı tamına 6 gün sabretti ve rekor kırdı.


Rumların Bizans’tan gelen kanlarında; aslında nerden geldikleri tarihte pek belirgin değil, geldikleri yer İran da olabilir, Finikeli de, Mısırlı da, Romalı da, Yahudi de veya hepsinin karışımı da olabilir. Zaten babamın, Prof. Dr. Hakkı Atun, 1960 yılında yaptığı bir araştırmada Yunanistan’daki kan gruplarının en yaygını “O” iken Rumların ki, Anadolu da en yaygın olan “A” grubu çıkmıştı. Babam bu bilimsel makalesini uluslar arası bir tıp dergisinde, sanırım 1962 yılında yayınlamıştı ve kıyametler kopmuştu.


Rumların kanlarında veya genlerinde, siyasi yalan söylemek veya söylediklerini inkâr etmek var. Onlar için bu çok doğal bir politik davranış.


Bu nedenle de Hristofyas’ın CB Talat ile içerde konuştuklarını dışarıda çarpıtarak açıklamasına hiç şaşmadım. Glafkos Klerides bu konuda çok yetenekli idi. Kapının önünde melek gibi görünen ve uzlaşmacı lider görüntüsünü verirken, kapının arkasında tam bir hırçın şahin olmaktaydı ve kapının önünde söylediklerini tümden inkâr etmekteydi.   


Ama maalesef Klerides’in imzaladıklarını inkâr etmek veya çarpıtmak yönünde bir rekoru veya vukuatı yok. Bu konuda hepsinden geride kaldı.
 
BM’nin takvimine göre Haziran’ın son haftasında, söylentilere göre de Eylül’ün ortasında başlayacak olan müzakerelerin kaderi şimdiden belli oldu. 


Dikkat ederseniz, 23 Mayıs görüşmesinden sonra Cumhurbaşkanımız Talat’a karşı Rum tarafındaki üst düzey siyasilerinden yoğun bir saldırı başladı. Hedef müzakerelere Talat’ı suçlu konumunda oturtmak.


Stefanu, Cumhurbaşkanı Talat’ın “yerleşikler (TC kökenli vatandaşlar) olmadığına, Kıbrıs’ta iki halk bulunduğuna ve Kıbrıs’ta yeni bir ortaklığa ilişkin sözlerinin kabul edilemez olduğunu” iddia etti. (Rum Basını)


Stefanu, Talat’ın önerdiği Partenojenez (bakir doğum) veya Kıbrıs’ta iki devletin yeni ortaklığı diye bir şeyin asla kabul edilemeyeceğini söyledi. (Rum Basını)


AKEL : “Ne yazık ki Kıbrıslı Türk lider Mehmet Ali Talat; çözümün temelinin iki toplumlu, iki kesimli ve BM kararlarındaki siyasi eşitliğe dayanan federasyon çerçevesinde olduğunun yinelendiği iki liderin görüşmesinin sadece birkaç gün sonrasında yeni kabul edilemez açıklamalarda bulunmuştur. (Rum Basını)


DİKO : CB Talat’ın açıklamalarına ilişkin yapılan yorumda ise, “Talat’ın Türkiye’ye tam bağımlı olduğu” iddiasında bulunuldu. (Rum Basını)


KS EDEK Başkanı Yannakis Omiru da dün görüşmeye ilişkin açıklamasında Talat’ın açıklamalarını “kışkırtıcı” olarak nitelendirdi. (Rum Basını)


Rumca gazetelerin son 3-4 gün içinde yazdıklarının da Rum siyasilerin açıklamalarından pek bir farkı yok.


FİLELEFTHEROS: “Talat’ın Görüşleri Çok Rahatsız Etti”.


POLİTİS   : “Talat’a Yanıt –AKEL’den Talat’a Eleştiri –DİKO: Talat Kışkırtıyor”.


HARAVGİ : “Talat’ın Açıklamaları Kabul Edilemez”.


SİMERİNİ : “Talat’tan Yeni Kışkırtmalar –Partenojenezi ve ‘İki Halkı’ Yeniden Gündeme Getiriyor”.


ALİTHİA   : “Ok Yeniden Yaydan Çıktı –Hükümet Sözcüsü: Talat’ın Açıklamaları Kabul Edilemez”


MAHİ   : “Talat Yeni Bir Ortaklıktan Bahsediyor –Hükümet Sözcüsü: Kabul Edilemez”


CB Talat’a organize bir saldırının olduğu kesin. Amaç daha masaya oturulmadan Talat’ın isteklerinin kabul edilemez ve adaya barışın gelmesine mani olacak istekler olduğunu Rum halkına, AB üyesi ülkelere, BM yetkililerine ve ABD yöneticilerine şimdiden duyurmak ve Türkleri uzlaşmaz olarak lanse etmek. Arkasından da yukarıdaki suçlamalar sonrası politik zemin hazır olunca hem Türkiye’ye hem de Kıbrıslı Türklere, Antlaşma için taviz verin, asker çekin baskısını başlatmak.  


Şimdi “Talat” kelimesi yerine “Denktaş” kelimesini koyun ve yukarıdaki Rum siyasilerin ve Rumca gazetelerin söylediklerini tekrar okuyun. Göreceksiniz ki, son 45 yıldır oynanan oyun, söylenen sözler, yapılan ithamlar ve suçlamalar hiç değişmemiş. 2005’e kadar Denktaş uzlaşmaz Türk lideri idi, şimdi de Talat. Saldırı taktiği ayni, sadece saldırılacak kişi değişmiş…

2 Haziran 2008
Hristofyas Rekor Kırdı için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk
  • Sayfa 3 ile 3
  • <
  • 1
  • 2
  • 3
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar