Karpaz Burnunun en ucundaki tarihi Apostolos Andreas Manastırı, gerek Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi, gerekse de Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından bu güne değin hep bölgeye girebilmek için bir bahane kapısı olarak kullanılmaya çalışıldı.
Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesinin başı II. Hrisostomos bu amaç doğrultusunda Sen sinod Meclisinde aldırdığı bir seri kararlarla bölgeyi dini bölge olarak ilan etti, Metropolit atadı, ayinleri yönetecek papazları belirledi, kimin nerede ikamet edeceğini bile saptadı.
Tabii bunları yaparken KKTC Din İşleri Dairesini muhatap almak ve işbirliği yapmak gibi bir eylemde de bulunmadı. Sanki adanın tümü kendi yönetimindeymiş gibi aldığı seri kararlar alarak uygulamaya koydu.
KKTC’yi yok sayarak uygulamaya koyduğu bu kararlar doğal olarak duvara çarptı ve fiiliyata dönüşemedi.
Yıllardır Kilisenin Kıbrıs’ın tümünü Rum idaresi altına sokmak ve Helen yapmak konusunda çevirmediği dolap, hazırlamadığı tuzak, oynamadığı oyun kalmadı.
2006 Eylül’ünde II. Hrisostomos Başpiskopos seçilmesinden sonra kiliseyi iyice Kıbrıs sorununun içine soktu ve son sözü söylemek konusunda önce Papadopulos’la sonra da Hristofyas’la adeta yarışa girdi.
Hatırlatalım; Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesinin ve de ağabeyi Fener Patrikliğinin tarihi, Türklere karşı isyan hazırlıkları, Rum halkını isyana teşvik etmek ve başkaldırı için para ve silah toplamakla doludur.
II. Hrisostomos, kendisinden önce Başpiskopos olan I. Hrisostomos’un yaşlanması ve çok hasta olması nedeni ile vekâleten (locum tenens) getirildiği Başpiskoposluk makamına Sen Sinod Meclisi tarafından seçilmesinden sonra yaptığı ilk iş, -ne kendisinin ne de Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin üzerinde egemenliğinin bulunduğu- KKTC toprakları üzerine göz dikmek ve kendini Hıristiyan dünyasına acındırarak topraklarımıza sahip çıkmak için entrikalar düzenlemek oldu.
Son birkaç yıldır, özellikle de II. Hrisostomos Başpiskopos olduktan sonra, ada üzerinde KKTC yok addetmeye başladı ve Rum Ortodoks Kilisesinin Ruhani bölgelerini KKTC topraklarını da kapsayacak şekilde yeniden düzenledi.
II. Hrisosotomos işe önce Sen Sinod meclisinden çıkardığı kararlarla Salamis (Konstantias) dini bölgesini Metropolitlik, Maraş (Arsinoe) ve Karpaz (Karpasias) dini bölgelerini de Piskoposluk olarak ilan ederek başladı.
Sen Sinod Meclisi tarafından 9 Eylül’de kabul edilen yeni kilise tüzüğüyle birlikte Karpaz Burnunun en ucundaki Apostolos Andreas Manastır’ının Rum Ortodoks Kilise’sinin tam yetkisine ve Karpaz Bölge Piskoposluğu’nun himayesi altına girmesi prensip kararı alındı.
Arkasından Karpaz Diyakozluğuna yani piskoposun yönetimi altında bulunan bölgeye, 2007 yılında Christophoros Tsiakas’ı, Maraş diyakozluğuna, 2008 yılında Nektarios Spyrou’yu, Salamis ve Mağusa diyakozluğuna da 2007 yılında Vasileios Karajiannis’in atanmasını/ resmen seçilmesini gerçekleştirdi.
Hedefi, önce KKTC topraklarını kendi yönetimi altında dini bölge olarak ilan etmek, arkasından başlarına uluslararası tanınmışlığı olan Sen Sinod Meclisi tarafından piskoposları seçerek getirmek, sonra da insani açıdan kulağa ve vicdana olumlu gelen ayinler düzenlemek talebinde bulunarak, seçilen piskoposları bölgeye göndererek ayinler düzenlemek ve onların kalıcı ikametlerini sağlamak.
Hrisostomos’a göre Apostolos Andreas Manastırı kesin olarak Kıbrıs Ortodoks Kilisesi’nin malı ve Türklerin asla manastırla ilgili herhangi bir işe karışma gibi bir hakları da yoktur.
KKTC Vakıflar İdaresinin yani EVKAF’ımızın restorasyonu koordine etme talebi var ancak Başpiskopos II. Hrisosotomos kendini bu konuda o denli güçlü addediyor ki, EVKAF’ın restorasyonu ve tamiratı koordine etmesi konusunu görüşmeyi bile kabul etmiyor.
KKTC Hükümeti, KKTC Vakıflar İdaresinin mutlak yönetiminde olmayacak bir tamirat işine asla izin vermemelidir. Geçmiş yönetimin bu konuda aldığı kararlar ve verdikleri ilk bakışta insancıl gözüken izinlerin başımıza ileride büyük dertler açacağı kesin.
Ata ATUN
ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.com
2 Mart 2012