Rum AP Milletvekili Sapıttı

Rum AP Milletvekili Sapıttı

Eleni TheocharousRumların ve Yunanlıların geçmişten gelen Türklere karşı olumsuz bakış ve duyguları, gerek Kilisenin ayinlerde, gerekse de Eğitim Bakanlıklarının tarih kitaplarına çıkmamak üzere ektikleri “Türk düşmanlığı tohumları”yla, 21. yüzyıla girmiş olmamıza rağmen halen azalmış değil.

 

Sizi Rum zannedip söyledikleri ile Türk olduğunuzu fark edip söyledikleri arasında taban tabana zıtlıklar var. Biri içten gelen gerçek duygular, diğeri de yapmacık, göstermelik olanı.

 

2003-2004 Annan Planı görüşmeleri döneminde ortak çalışma ve barış kültürünü aşılamak için ABD’ye davet edilen Kıbrıslı Türk ve Rum kadınlar arasında yer alan bir kadın okurumun bana, açık adı ve soyadı ile emil vasıtasıyla yazılı gönderdiği bir anısı, Rumların yüreklerindeki bu olumsuz duygunun hangi boyutta olduğunu gözlerimin önüne sermişti.

 

Kendi aralarında sürdürdükleri bir sohbet sırasında, söz konusu okurumun çok iyi düzeyde Rumca bildiğinin farkında olmayan Rum katılımcı kadının, okurumun yüzüne baka baka ve gülümseyerek, yanındaki Rum arkadaşına Rumca hitaben “fırsatını bulunca bunların hepsinin ……….eceğiz” sözleri, okurumdadüş kırıklığıyla beraber  travma yaratmış, arkadaşı olarak geçinen Rum kadınının da içindeki gerçek düşünceleri ortaya koymuştu. Okurum, “binlerce kilometreyi boşuna geldiğimi o an fark ettim” diye sonlandırmıştı bana gönderdiği mesajını.

 

Bir taraftan Rum Ortodoks Kilisesinin dikenli vaazları, diğer taraftan da Rum Eğitim Bakanlığının olumsuz yöndeki çabaları ile Kıbrıslı Rumların beyninde Türk ve Türkiye düşmanlığı artık paranoya haline dönüşmüş, en üst düzeyde görev yapan Kıbrıslı Rum’dan, en alt düzeydekine kadar.

 

DİSİ’nin Avrupa Parlamentosu’ndaki temsilcisi AP Milletvekili EleniTheoharus’un, Avrupa Parlamentosunda Türkleri ve Türkiye’yi kötülemekten başka bir işi yok. Son 6 senedir Avrupa parlamentosunda yaptığı konuşmalara bakıyorum,  Parlamento Başkanına ve Komiserlere (Bakanlara) hitaben yazdığı mektup veya dilekçeleri okuyorum, hepsi de istisnasız Türkler ve Türkiye aleyhine. İçleri de gerçek olmayan varsayımlar ve hurafelerle dolu. Bir tanesi olsun Kıbrıslı Rumların sosyal veya da ekonomik çıkarları ile ilgili değil. Ya kafası basmıyor, ya bilgisi yeterli değil, ya da içindeki paranoya aklını başından almış.

 

Bayan Theoharus, belli ki iç tribünlere oynuyor ve Avrupa Parlamentosunda bulunuş amacı da hiç durmadan Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin aleyhine konuşmak, gerçek olmayan hayali savlar öne sürmek ve Avrupa Parlamentosunda Türk düşmanlığını yaymak ve Kıbrıslı Türkler ile Türkiye’yi tanımayan yeni üyeler üzerinde olumsuz etki yaratmak.

 

Geçen hafta yaptığı konuşma tam bir yüz karası. İçinde karalama var, uydurma var, iftira var ve de kafadan atma var.

 

BayanTheoharus konuşmasında, hiç sıkılmadan ve de yüzü kızarmadan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “KKTC’de İslam Devleti kurma çabası” içerisinde olduğunu, KKTC’deki ibadet yerlerinin,  kendi kullandığı kelimelerle, “mantar gibi çoğaldığını” ve bir diğer deyişle, KKTC’nin “İslami tehdit altında” olduğunu savunuyor.

 

Hatırlatalım; Kıbrıs’ın güneyinde yaşayan Rumlar-ve Türkler- 23 Nisan 2003 tarihinden itibaren KKTC’ye/Rum kesimine geçmek istediklerinde sınır kapısında “Muhaceret Formu” doldurmak zorundalar. Yaptığım araştırmada bayanTheoharus’un, son birkaç yıl içinde KKTC’ye hiç giriş yapmadığını tespit ettim.

 

Şimdi sormazlar mı adama; İnsan hiç gitmediği bir yer ile ilgili nasıl değerlendirme yapabilir, konuşma yapabilir ve de ileriye dönük kesin bir saptamada bulunabilir? Demek art niyetli olunca, bunların hepsi yapılabiliyor, hayal gücü çalıştırılarak…

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

1 Ekim 2014

 

T.C. ve KKTC’de Yüksek Öğrenim ile ilgili Resmi kuruluşlar ve Üniversitelerin Etik kurulları, Ata Atun intihal ile ilgili herhangi bir akademik bulguya rastlamamıştır.

30 Eylül 2014
Rum AP Milletvekili Sapıttı için yorumlar kapalı
Okunma 102
bosluk

Rusya-AB-Doğalgaz Üçgeni

Rusya-AB-Doğalgaz Üçgeni

Rus GazıEnerji, tüm kaynaklarını hoyratça kullanılıp tüketmiş olan Avrupa için çok önemli. Buna karşın, Rusya için Avrupa Birliği’nin, Ukrayna yüzünden Rusya’ya yaptırım uygulaması ve gaz alımını durdurması çok da önemli değil.

 

Bunun için birkaç neden birden var.

AB, doğalgaz alımını durdursa bile, Rusya’nın Hindistan ve Çin ile yapmış olduğu yeni anlaşmalar nedeni ile ürettiği gazını satmakta şimdilik hiç bir sorunu yok.

 

İkinci ve önemlisi ise Rusya ile BP’nin yakın ve çıkara dayalı ilişkisi.

Doğalgazın Avrupa’ya satışının organizatörü ve başoyuncusu olan BP aynı zamanda da Rusya’da önemli olarak addedilecek işler yapmakta. Ne BP Rusya’ya kazık atabilir, ne de Rusya BP’den vazgeçebilir.

 

AB’nin Rusya’ya alternatifsiz olarak bağımlı olmasının önüne geçmek için yıllar önce başlatılan çalışmalar Azeri gazının AB’ye ulaşması şeklinde sonuçlandı ve “Güney Gaz Koridoru” olarak adlandırıldı.

 

Azerbaycan’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi içinde yer alan ve Bakü’nün 60 km. güneyinde bulunan Şahdeniz sahasından ikinci faz doğalgazın çıkarılmasının temelleri daha geçen hafta atıldı. Bu temel aynı zamanda “Güney Gaz Koridoru”nu reel olarak hayata geçirmenin ilk adımı ve aşaması.

 

Yunanistan sınırına kadar 1841 km uzunluğunda olan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı’nın (TANAP) yapımına ise, herhangi bir aksilik çıkmazsa, gelecek yıl ilkbahar aylarında başlanacak. TANAP’ın devamı olan Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) ise 870 km. ve İtalya sahillerinde son buluyor.

 

“Güney Gaz Koridoru”nun Rusya için bir tehdide dönüşmesi şimdilik uzak bir olasılık. Avrupa Birliği’ne faydası, alıcı fazlalığı ve seçme şansı yaratması. Ama Azeri gazının Avrupa Birliğinin doğalgaz gereksinimini tümden ve tek başına karşılaması olanaksız ve zaten böyle bir durumda da Rusya, Azerbaycan üzerinden buna izin vermez.

 

Şimdilik yapılan zamanlama takvimine göre Şahdenizi doğalgazının, Türkiye-Yunanistan-Arnavutluk-İtalya güzergahından Avrupa’ya ulaşması ancak 2018 yılı sonlarında gerçekleşebilecek. Hedef ise ilk yıl bu hattan 16, 2023 yılında 24 ve 2026 yılında da 31 milyar metreküp gazın Avrupa’ya akması.  Yıllık artış miktarının, yaklaşık 4 milyar metre küp civarında olacağı öngörülmekte.

 

Her yıl Türkiye, kendi topraklarından geçecek olan bu hattan, yıllar içinde orantısal olarak artacak şekilde, ilk başta 6 milyar metre küp doğalgaz satın alımı yapacak. Proje Türkiye için çok önemli. Türkiye’ye siyasi ve strateji güç kazandırırken,  50 milyar dolarlık da katma değer yaratacak. AB’nin gelecekte enerji problemi yaşamaması konusunda Türkiye artık önemli bir rol üstlenmiş durumda.

 

AB ve Türkiye, günümüzde enerji gereksiniminin büyük bir kısmını bölgedeki tek kaynak olan Rusya’dan karşılıyor. Bu nedenle de günümüzde AB’nin ve Türkiye’nin Kafkasya ve Asya politikaları, büyük oranda Rusya’yı gücendirmeme seviyesinde.

 

BP’nin yaptığı kapsamlı araştırmaya ve yayınladığı raporda göre, Avrupa’nın geleceğe dönük olarak doğalgaz gereksinimi artış, üretimi de azalma göstermekte.

 

Günümüzde AB, Rusya’ya göbeğinden bağlı. Bu nedenle de Ukrayna konusunda pek de yaptırım içeren adımlar atamıyor. Eğer AB’nin Rusya’ya böylesi bir enerji bağımlılığı olmasaydı, Ukrayna konusunda daha farklı, şahince ve yaptırımcı davranabilirdi…

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

29 Eylül 2014

 

T.C. ve KKTC’de Yüksek Öğrenim ile ilgili Resmi kuruluşlar ve Üniversitelerin Etik kurulları, Ata Atun intihal ile ilgili herhangi bir akademik bulguya rastlamamıştır.

 

 

28 Eylül 2014
Rusya-AB-Doğalgaz Üçgeni için yorumlar kapalı
Okunma 101
bosluk

Rum Siyasiler Arasındaki Zıtlaşmalar

Rum Siyasiler Arasındaki Zıtlaşmalar

kavga-3A17 Eylül Çarşamba günü BM Genel Sekreteri’nin yeni Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin de ilk kez katıldığı, Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Rum lider Anastasiadis arasında yapılan görüşme sonrasında Rum tarafındaki siyasi partiler tarafından yapılan açıklamalar, güneyde kaynayan kazanı gözler önüne serdi.

 

Görgük ki, Rumlar zannedildiği gibi Kıbrıs Müzakereleri konusunda tek ağız, tek fikir ve tek vücut değiller. Her biri bir havadan çalıyor. Aralarında en istikrarlı gözüken Rum Ortodoks Kilisesi’nin başı olan Başpiskopos Hrisostomos II bile zaman zaman yalpalıyor.

 

Kıbrıs Rum siyasi hayatının en eski ve aynı zamanda da dünya üzerindeki yegane komünist parti olan “Emekçi Halkın İlerici Partisi” (AKEL), Anastasiadis’in Türkiye’ye ve Kıbrıslı Türklere karşı yanlış bir siyaset izlediğini, bu siyasetin Kıbrıslı Rumları hiç bir yere götürmeyeceğini ve Kıbrıs sorununa ilişkin müzakerelerde başarılı olmak istiyorsa izlediği taktik değiştirmesi gerektiğini söylüyor.

 

Makarios’un sıkı takipçisi ve çömezi Spiros Kyprianou tarafından 1976 yılında kurulan Kıbrıs Rum Milliyetçisi Partisi “Demokrat Parti”nin (DIKO) basın Sözcüsü Bayan Hristiana Erotokritu, Eide’nin açıklamalarının, Anastasiadis’in uygulamalarının ve Cumhurbaşkanı Eroğlu ile yaptığı anlaşmanın bir sonucu olarak, Kıbrıs Rum tarafının yakın bir zamanda olumsuz bir ikilemin önünde bulunacağını teyit ettiğini söylüyor.

 

Bayan Erotokritu’ya göre Anastasiadis, 17 Eylül’de Eide tarafından yapılan açıklama ile tuzağa düştü ve kapana girdi. Bu kapandan çıkmak için geri adım atmak veya da tükürdüğünü yalamak zorunda kalacak.

 

Milliyetçi Sosyalist bir siyasi parti olan “Merkezin Birleşik Demokratik Birliği”nin (EDEK) ve aynı zamanda da Rum Temsilciler Meclisi Başkanı olan Yannakis Omiru, Rum Temsilciler Meclisinde Anastasiadis’in başkanı olduğu DISI ile dirsek temasında olmasına rağmen fena halde eleştiriyor kendisini.

 

Omiru, Kıbrıs sorununun stratejik yönetiminin yeniden yapılandırılması zamanının geldiğini vurguluyor ve Anastasiadis hükümetini uyumakla suçluyor.  Omiru Anastasiadis’i uyumaktan vazgeçmeye çağırdı ve Kıbrıs sorununun bugüne kadar yapılan yönetiminin, Türkiye’nin aklanmasından başka hiçbir yere götürmemekle suçladı.

 

2005 yılında “Yeni Ufuklar” ve “Avrupalı Demokrasi” adlı iki küçük Rum siyasi partisinin birleşmesinden doğ an ve adı  “Avrupalı Parti” veya “Avrupa’ya mahsus Parti” olarak Türkçeye çevrilebilen ama bu güne kadar süregelen kullanımı “Avrupa Partisi” olan EVROKO’nun başkanı Şilluris de, Anastasiadis’in müzakerelerde uyguladığı taktikten pek memnun değil ve hatalı davrandığı düşüncesinde.

 

İngilizce adı “Ecological-Environmental Movement” ve Rumca adı da “KinimaKologon-Perivallontiston”  olan “Ekolojik-Çevresel Hareket”, aşırı bir sağcı parti olmasına rağmen kendi kendilerine “Kıbrıs Yeşiller Partisi” diye bir tanımlama uydurup softa şaşırtması yapmaya çalışıyorlar. Bu aşırı sağcı partinin başkanı konumunda, gerçekte de Genel Sekreter olan George Perdikes, Anastasiadis hükümetinin artık uyanması ve Türklerin gönderdiği önemli mesajları alması gerektiğini söylüyor.

 

Bir başka aşırı milliyetçi olan ve adının Türkçe çevirisi “Vatandaşlar İttifakı Başkanı”  olan YorgosLillikas, Eroğlu’nun taktiğinin Türk tarafı için sonuç vermediğini ve Kıbrıs sorununun tüm başlıklarında yapıcı öneriler sunmasına ilişkin olumsuzluğunun, Rum lider Anastasiadis’i buna rıza göstermekten ve görüşmelerin bir sonraki aşamasına geçmelerinden alı koymadığını belirtiyor.

 

11 Şubat’ta altına imzasını attığı “Ortak Metin”e Rum siyasi parti liderleri destek vermemişlerdi, şimdi de geçen hafta gerçekleştirilen 17 Eylül toplantısında kabul ettiklerini de kendinden başka destekleyen yok…

 

Anastasidis’inde işi zor, Eide’nin de. Müzakerelerin geleceği ise Rum siyasilerin bu tutumu nedeni ile hayli sisli.

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

26 Eylül 2014

 

T.C. ve KKTC’de Yüksek Öğrenim ile ilgili Resmi kuruluşlar ve Üniversitelerin Etik kurulları, Ata Atun intihal ile ilgili herhangi bir akademik bulguya rastlamamıştır.

25 Eylül 2014
Rum Siyasiler Arasındaki Zıtlaşmalar için yorumlar kapalı
Okunma 69
bosluk

Rumlar Eide’yi İşletmişler

Rumlar Eide’yi İşletmişler

Eide-1BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, geçen hafta içinde Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Anastasiadis arasında bir görüşme yaptı. Bu görüşmeye BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin yanısıra BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim, Kıbrıslı Türk ve Rum müzakere heyetleri ile Müzakereciler Kudret Özersay ile Andreas Mavroyannis de katıldı. Yani ekip bayağı genişti.

 

Normal ve geleneksel bir uygulama olarak BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, yapılan görüşmeden sonra yaptığı açıklamada,  bundan sonra atılacak adımlara ilişkin olarak anlaşmaya varıldığını belirtti.

 

Açıklamanın ikinci paragrafında “Liderler sonuç alıcı, birbirine bağlı bir şekilde ve dayanışma içerisinde kazan-kazan yaklaşımıyla en erken zamanda bir anlaşmaya varılması ve ardından eş zamanlı referanduma gidilmesi hedefiyle müzakereleri sürdürme taahhüdünde de bulundular” dedi Eide.

 

Devamla, “müzakereciler ve müzakere heyetlerinin, bütün konularda karşılıklı öneri sunmayı tamamladıkları konusunda fikir birliğine vardıklarını, liderlerin müzakerelerde ikinci aşamanın tamamlanması konusunda büyük iş yapıldığının farkına vardıklarını ve bir sonraki aşamaya geçilmesi konusunda anlaştıklarını” söyledi.

 

Açıklamayı cümle cümle ve tek tek okudum. Sonra bir kez daha okudum, daha iyi anlayabilmek için, yazılanlar gerçekten de doğrumu diye. Benim tanıdığım Anastasiadis’in ve de etrafındaki Rumların bu şekilde davranması biraz garip. Hatta garipten de öte.

 

Bugüne değin masadan kaçmak için kırk takla atmış ve bin dereden bin su getirmiş olan Anastasiadis ve Mavroyannis ikilisinin nasıl olup da ikinci aşamanın tamamlanması konusunda itiraz etmediklerini, bir sonraki aşamaya geçilmesine onay verdiklerini hala daha anlamış değilim.

 

Özellikle Anastasiadis,  çok değil daha 3 ay önce, 14 Haziran 2014 Cumartesi günü Kıbrıs Rum kesiminde “Ayorgi” (Karaoğlanoğlu) “kayıp ve ölüleri” anısına dikilen anıtın açılışında yaptığı konuşmada esip gürlemiş, “Önerilerin tamamı sunulmadan müzakereler bir sonraki aşamaya ilerleyemez, Toprak, mülkiyet, güvenlik, vatandaşlık, insan hakları konularının görüşülmemesi olamaz. Gerçekten Kıbrıs sorununun en kısa zamanda çözülmesini istiyorlarsa, gelip önerilerini sunmaktan başka seçenekleri yoktur” demişti.

 

O günden bugüne Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Anastasiadis arasında yapılan görüşmeleri saydım. Bir elin parmaklarından daha az görüşmüşler.

 

Görüşmeciler Özersay ile Mavroyannis arasında yapılan görüşmelerden sonra yapılan açıklamaları üşenmeden okudum, tüm konuların görüşüldüğü ve herhangi bir pürüzün aklamadığına dair bir açıklama da görmedim.

 

Üstelik Anastasiadis ve Mavroyannis daha düne kadar, geçmişte Hristofyas-Talat ve Hristofyas-Eroğlu arasında varılan mutabakatları ve yaklaşımları da kabule etmediklerini, müzakerelerin sil baştan başlaması gerektiğini dile getirmekteydiler.

 

Hatta BM’nin 50 yıllık müktesebatında yer alan Federasyona da karşı çıkmışlar, Üniter Rum Devletinin kurulması gerektiğinden bahsetmeye başlamışlardı.

 

Şimdi ne oldu da, Anastasiadis ve ekibi hem iki bölgeli iki toplumu, siyaseten eşit iki devletten oluşacak  federasyonu kabul ediyor, hem de bir sonraki aşamaya geçilmesine onay veriyor pek anlamış değilim.

 

Anladığım bir tek şey var, Eide’nin Rumlar tarafından işletildiği ve oyuna getirildiğidir.

Rum Ulusal Konseyi “Evet” demeden Anastasiadis tuvalete bile gidemez. Yakında Anastasiadis’in ve Mavroyannis’in bu attıkları adımdan geri gitmek için ne tür girişimler yapacaklarını hep birlikte göreceğiz…

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

24 Eylül 2014

 

T.C. ve KKTC’de Yüksek Öğrenim ile ilgili Resmi kuruluşlar ve Üniversitelerin Etik kurulları, Ata Atun intihal ile ilgili herhangi bir akademik bulguya rastlamamıştır.

23 Eylül 2014
Rumlar Eide’yi İşletmişler için yorumlar kapalı
Okunma 54
bosluk

Kıbrıslı Rumların Yeni Stratejisi

Kıbrıslı Rumların Yeni Stratejisi

Kıbrıslı Rumların Yeni Stratejisi

 

Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı NikosAnastasiadis’in niye müzakere masasına oturmak istemediği yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

 

Güzel bir strateji peşinde Anastasiadis ve ekibi.

Boşuna direnmiyorlar masaya oturmamak için.

Eskiler “Çocuktan al haberi” derlerdi, şimdilerde de politik hayatta neler olup bittiğini yorumlayabilmek için “siyasilerden al haberi” demek lazım.

Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis, her zaman olduğu gibi Kıbrıs konusunda gene rüyalar görüp, hayaller kuruyor.  Lütfetmiş ve biz Kıbrıslı Türklerin AB’ye alınması için bir formül geliştirmiş.

 

KJasulides’e göre “Kıbrıs adasını birleştirecek ve Kıbrıs’ın tamamında müktesebatın uygulanmasını sağlayacak bir çözümün sağlanması durumunda, Kıbrıs Türk toplumu, otomatik olarak Birliğin bir parçası olacak“mış.

 

Olacak da, nasıl olacağını ve Kıbrıslı Türklerin hangi statü altında Avrupa Birliğinin bir parçası olacağını açıklamayı akıl etmemiş. Kıbrıslı Türkler, Maronitler, Ermeniler ve Latinler gibi Rumların içinde azınlık statüsüne sahip bir topluluk mu olacak, yoksa BM müktesebatında yer aldığı şekli ile kurucu ortak mı olacak, şimdilik bu bilgiyi kendine saklamış.

 

Kasulidis kendini buğday ambarında görmeye devam ederek, “Kıbrıs Cumhuriyetinin düzeyinin düşürülmesine veya sahte devletin düzeyinin yükseltilmesine ilişkin herhangi düşüncelere sahip olmak artık yararsızdır….  Artık, ülkemizin birleşmesi ve işgalden kurtulma hedefiyle, sendromlar olmadan ilerliyoruz” diyor.

 

Yani herşey oldu bitti ve yakında Kıbrıslı Rumlar, önce KKTC’yi yıkacaklar, sonra adadan Türk askerini atacaklar ve en sonunda da Türkiye’nin 1960 Anayasasında yer alan garantörlüğünü iptal edecekler ve adanın tümüne de hakim olacaklar!

 

Bu hayale, bırakın benim Kantara’dakiçocukluk arkadaşlarım olan keçileri, Karpaz yarımadasında özgürce yaşayan eşekler bile anıra anıra güler.

 

Şimdi de bu geveze politikacıdan alınacak “önemli haber”in ne olduğuna gelelim. Rumların bu aklı büyük, kendi küçük politikacısına göre “bizzat Avrupa Birliği de, birleşik bir Kıbrıs ile Birliğin işlevselliğini sağlayarak kurumları aracılığıyla ve istediği herhangi bir şekilde çözüm çabalarında doğrudan rol oynayabilir.

 

Yani Avrupa Birliği işin içine girsin, Birleşmiş Milletler de artık vazgeçsin bu müzakerecilik işinden demek istiyorKasulidis. Günün moda terimi ile de “AB in, BM out” demeye getiriyor açıkçası.

 

Gerekçesi de “AB’nin göstermesi gereken şey, ortaya çıkacak çözümün, Lizbon Antlaşmasına göre, AB müktesebatı ve Birliğin işleyiş şekli ile uyumlu olması için neyin dikkate alınması gerektiği” imiş.

 

Yani, özeti, “AB müzakerelerde taraf olsun, bu iş AB’nin hakemliği altında bitsin. Kıbrıs Rum tarafı zaten AB’ye üye. Yeni kurulacak ortak devletin, AB’ye üye tüm devlerin Meclisleri tarafından onaylanması imkansız. Bu nedenle Türkler mevcut Kıbrıs Rum Yönetimi idaresine katılsın. Siz sağ biz selamet…

 

Kaçak güreşmeye çalışanAnatasiadisişte bunun için masaya oturmuyor, AB’nin Kıbrıs müzakerelerine müdahil olmasını bekliyor. Ona göre, AB müdahil olunca her sorun aşılacak, Kıbrıs konusu da çözülecek(miş)…

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

22 Eylül 2014

 

T.C. ve KKTC’de Yüksek Öğrenim ile ilgili Resmi kuruluşlar ve Üniversitelerin Etik kurulları, Ata Atun intihal ile ilgili herhangi bir akademik bulguya rastlamamıştır.

 

21 Eylül 2014
Kıbrıslı Rumların Yeni Stratejisi için yorumlar kapalı
Okunma 113
bosluk
  • Sayfa 1 ile 3
  • 1
  • 2
  • 3
  • >
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar