Rusya belli ki Suriye’nin geleceğinde etkin bir rol almayı planlıyor ki, kendi bölgesel çıkarları doğrultusunda Suriye’ye yerleşme amacı ile ilk adımını attı. Bölgede yapay bir sorun yaratarak, Türkiye’nin talebi olan “Uçuşa yasak” bölge uygulamasını önlemenin yollarını arıyor.
Gerçekte Rusya Federasyonu’nun Türk hava sahasını kasten ihlal etmesi, Türkiye’nin hava savunma yeteneği ile NATO’nun bölgesel gücünü ve yeteneklerini sınamak istemesinden kaynaklanıyor. Rusya’nın gerçek hedefi ise çok farklı ve Suriye’ye tüm gücü ile yerleşmek, hava ve deniz sahalarını kontrol altına almak. Bu nedenle de Türk savaş uçaklarının açık bir şekilde ve tüm uyarılara rağmen kasti bir şekilde sınır ihlali yapan Rusya Federasyonu bayraklı SU24 uçağını vurmasını bir gerekçe göstererek hemen Suriye’ye daha fazla askeri güç gönderme kararı aldı.
Bu askeri güç terimi kapsamı içinde kara kuvvetleri, deniz kuvvetleri ve hava kuvvetleri ile konvensiyonel tüm silahlar ve balistik füzeler yer almakta. Rusya halihazırda Suriye’ye en son teknoloji ile geliştirilmiş T-90 tankları ile BTR-80 tipi zırhlı araçlarını ve SU24 savaş uçaklarını göndermiş durumda. Tartus Limanı ise tam bir Rus deniz üssüne dönüşmüş halde. Rusya, Esed rejimine gerektiği kadar askeri destek vermeye başladı ve fiilen Suriye’ye yerleşti.
Türkiye’nin talebi olan “Uçuşa yasak” bölge uygulamasını önlemenin tek yolu uzun menzilli balistik füzeleri bölgede konuşlandırmak. Rusya, S-300 ve S-400 füzelerinin üreticisi ve Lazkiye’de inşası neredeyse tamamlanmış olan Rus hava üssüne S-400 füzelerini konuşlandıracağını açıkladı.
S-400’lerin özelliği, S-300’lere göre daha gelişmiş olması. 400 kilometre uzaktan hedefe kilitlenme yeteneğine sahip olduğu için 400 kilometre uzaklıktaki hedefi nokta atışı ile vurabilme kapasitesine sahip. Yerden 56 kilometre yükseğe kadar çıkabilmekte ve bu nedenle de uzun menzilli balistik füzeleri de havada yakalayıp imha edebilmekte. Karadan karaya ve karadan havaya kullanılabilen, Patriot’lardan çok daha gelişmiş “yok etme” amaçlı bir füze.
S-400’ler Lazkiye’deki üsse yerleştirildiği vakit, kapsama alanı 800 kilometre çapında olacağı için tüm Suriye’nin üzerini bir şemsiye gibi örtecek ve Suriye üzerindeki hava sahasının kontrolünü fiilen sağlayacak, daha doğrusu ele alacak. Bu da açık ve net olarak, Suriye hava sahası içinde Türkiye’ye, NATO’ya veya da örneği daha evvel Irak ve Libya’da oluşturulan “Koalisyon Güçleri”ne ait uçakların ve de sivil havayollarına ait yolcu uçaklarının ancak Rusya Federasyonu’nun izni ile Suriye hava sahası içinde uçabileceği manasına gelmektedir. Bu aşamadan sonra Birleşmiş Milletlerin veya da Koalisyon Güç’lerinin Suriye üzerinde uçuşa yasak bölge ilan etmesi olanaksız hale gelmiş demektir.
Suriye ile Rusya’nın ilişkilerinin zirve yapması, baba Hafız Esed’ın Moskova’da Hava Harp okulunda okuması, önce MIG pilotu sonra da MIG pilot eğitmeni olması ile başladı ve iktidara geldiği 1970 yılından sonra da iyice sağlamlaşıp kökleşti.
(Su konusu ile ilgili yazı serimin 3. ve 4. Bölümleri, güncel konular nedeni ile aralıklı olarak devam edecektir)
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
30 Kasım 2015
Türkiye’den KKTC’ye sınır ötesi direkt su ihracatı Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk değildir. Gerçekte günümüzde Türkiye Cumhuriyeti, kaynakları kendi sınırları içinde bulunan 3 nehrin, Asi, Fırat ve Dicle nehirleri sularını, sınır ötesinde devam ediyor olmaları nedeni ile Suriye ve Irak’a yıllardır ihraç etmektedir. Yapılan söz konusu su ihracatı anlaşmalarının kökeni 1980’li yıllara kadar geri gitmektedir. Bu konuda birtakım devletler tarafından kabul edilmiş uluslararası hukuk kuralları bulunmasına rağmen hepsinin de yenilenmesi ve çağdaşlaştırılması gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti (T.C.), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini (KKTC) bağımsız bir devlet olarak tanıdığı için 20 Temmuz 2010 tarihinde devletlerarası bir anlaşma yaparak TC’den KKTC’ye borular ile su teminini yasal bir zemine oturtmuştur. Tam adı “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Su İhtiyacının Karşılanmasına İlişkin Hükümetler Arası Çerçeve Andlaşması” olan devletlerarası antlaşmanın tam metni, şahsıma ait olan sitede, (http://www.ataatun.org/?p=5160) görebilir, okunabilir veya da indirebilir.
Bu antlaşma, 20 Şubat 2012 tarihinde KKTC Meclisi tarafından, 17/2012 sayılı yasa tasarısının onaylanması ile de yasaya dönüştürülmüştür. Aynı şekilde Türkiye tarafında da bu andlaşma, TBMM tarafından onaylanarak yasaya dönüştürülmüştür. Bu nedenle de KKTC’de bir takım taleplere popülist yaklaşımla “Evet” diyerek keyfi kararlar almak ve ilgili devletlerin meclislerince onaylanarak yasaya dönüşmüş söz konusu çerçeve andlaşması kurallarının dışına çıkmak olanaksızdır. Bu andlaşmanın her hangi bir maddesini değiştirebilmek için, T.C. ve KKTC Meclislerinde eş zamanlı olarak değişiklik yasalarının geçirilmesi gerekmektedir.
Çerçeve andlaşmasının 3. sayfasında yer alan Madde-1, konu ile ilgili “Ev Sahibi Hükümet Anlaşması”, “Diğer Proje Anlaşmaları”, “Proje Anlaşmaları”, “Boru Hattı”, “Bağlı tesisler”, “Diğer Tesisler” ve Planlama Alanı” tanımlarını içermektedir.
Bunların içinde yer alan “Bağlı Tesisler” ile “Diğer Tesisler” tanımları tüm yer altı, yer üstü ve deniz içinde yapılan tesisleri ve bunlarla ilgili su projesi anlaşmalarında belirtilen fiziki varlıkları ve müştemilatı kapsarken, “Planlama Alanı” da “Ev Sahibi Hükümet Anlaşmaları ve diğer Proje Anlaşmalarında belirtilen bağlı tesislerin, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen dış sınırlarının, bu tür hatların geçişlerinde kanunen kamulaştırılması gereken alanı da kapsayacak şekilde birleştirilmesi suretiyle meydana gelen alanlar demek olduğu”nu net bir şekilde tanımlamaktadır.
Devamla; Antlaşmanın 5. Sayfasında yer alan Madde 2’nin ikinci paragrafı “Proje kapsamında Türkiye Cumhuriyeti tarafında yer alan kara yapıları, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafında yer alan kara yapılan ile boru hattı vasıtasıyla gerçekleştirilecek deniz geçişinin inşası Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılacaktır. Söz konusu kara yapıları ile deniz geçişli boru hattının ve Proje kapsamada inşa edilen tüm tesislerin mülkiyeti, inşasına başlandığı andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olacaktır” şeklindedir.
Dördüncü paragraf ise üçüncü ülkelere su satma hakkının sadece Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olduğunu belirtmektedir. Yani KKTC hükümeti “Rumlara su verelim” mealinde bir karar alsa veya KKTC Meclisinden yasa dahi geçirse, son söz, son karar Türkiye Cumhuriyetinindir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti “Evet” demediği müddetçe Rum tarafına yasal yollardan su verilmesi asla mümkün değildir.
Karşılıklı Meclislerce yasa haline getirilmiş bu antlaşmanın her maddesi çok önemli gerçekte.
Madde-4’te “Taraflar, kendi egemenlikleri altındaki alanlarda Projenin ve bağlı tesislerin inşaatı ve işletmesi ile ilgili işlerin zamanında gerçekleştirilmesi için gereken koşullan sağlamak amacıyla gerekli tüm izin ve ruhsatların yürürlükte olan kanunlarına uygun olarak temin edilmesini sağlayacaklardır. Proje sahaları ile ilgili istimlak ve irtifak hakkı işlemlerinin gerektirdiği masraflar, söz konusu işlemleri yapın devlet tarafından karşılanacaktır” ifadeleri yer almaktadır. Yani, “KKTC ahkam keseceğine taşın altına elini koymak, her işlemi kendisi yapmak, her adımı da doğru atmak zorundadır” demektedir……
(Aralıklarla devam edecektir…)
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
27 Kasım 2015
Gerçekte biz Kıbrıslı Türklerin üzerine, bildiğimiz veya da bilmediğimiz her konuda ahkam kesmede başka hiçbir millet yoktur. Her konuyu biliriz ve de hiç araştırmaya gerek duymadan da konuşur, fikir üretiriz. Bunlardan bir tanesi de KKTC’ye deniz içinden borularla Anadolu’dan su getirilmesi projesidir.
Bu proje ile ben ilk defa milletvekili olarak Mecliste yer aldığım 1977 yılında karşılaşmıştım. İnşaat Mühendisi olduğum için de, proje ile ilgili özel komitede yer alarak, enine boyuna incelemek fırsatım olmuştu. O dönemdeki maliyeti 55 milyon ABD dolarıydı ve Türkiye’de halen daha varlığını sürdürmekte olan ünlü bir şirket, deniz altından borularla Kıbrıs’a su getirme projesinin ön çalışmasını yapmış ve fizibilite raporunu hazırlayarak bize sunmuştu.
İlk sıkıntı maliyetiydi. Ne bizde ne de, 1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında ABD’nin koyduğu ambargo nedeni ile Türkiye’de yoklukların ve kuyrukların yaşandığı bir dönem olmasından dolayı Türkiye bütçesi içinde bu proje için ayrılabilecek bir meblağ yoktu.
İkinci sıkıntı ise, yapılan ölçümlerde ortaya çıkan 1409 metre deniz taban derinliğinin nasıl geçileceği ve yaklaşık 141 barlık basınca dayanacak boruları üretecek ve deniz dibine yerleştirecek teknolojinin olmamasıydı.
Bu nedenlerle de deniz altından borularla Kıbrıs’a su getirme projesi, gerekli malzemenin üretim teknolojisi ile boruları ve gerekli alt yapının inşa teknolojisinin istenilen aşamaya gelmesine dek bekletilmesine karar verildi ve ertelendi.
Kısmet bu güneymiş. Türkiye Cumhuriyeti’ne ne kadar teşekkür etsek azdır.
KKTC’ye Anadolu’dan gelmiş olan bu su ile Mesarya ovasında 95,930 dekar (95,930,000 m2) ve Güzelyurt’ta 71,538 dekar (71,530,000 m2), toplam olarak 167,468 dekar (167,468,000 m2) yani Kıbrıs dönümü ile 125,182 dönümlük bir arazi suya kavuşacaktır. Bu araziler üzerinde binlerce yıldır yapılmakta olan kuru ziraat ile yetiştirilmekte olan arpa, buğday, çavdar, yulaf vb tahılların üretimi tarihe gömülecek ve sulu ziraat ile yetiştirilen sebze ve meyve üretimine geçilecektir.
1 dönüm sulu arazide yetiştirilen sebze ve meyve gelirinin, minimum 10, maksimum 40 dönüm kuru arazide yetiştirilen tahıldan elde edilen gelire eş değer olduğu gerçeği dikkate alındığında, Anadolu’dan KKTC’ye getirilmiş olan bu suyun sadece tarım sektöründe çiftçiye sağlayacağı katkının gelir bazında ortalama olarak 25 kat fazla olacağı, tartışmaya gerek bile duyulmayacak bilimsel bir veridir.
Anadolu’dan KKTC’ye getirilmiş olan bu suyun bir başka ekonomik katkısı da direkt ve endirekt olarak sanayimize olacaktır. Genelde mevcut sanayi tesislerimizin neredeyse yüzde doksanbeşi üretiminde veya da üretim sonrasında birim maliyet fiyatına etki edecek düzeyde su kullanmaktadır. Kullandığı bu suyu, gıda üretiminde veya da gıda olarak tüketilmeyen mamul üretiminde kullanıyorsa, illaki arıtmak zorundadır. Su arıtmak her zaman pahalı olan ve birim üretim maliyetini etkileyen bir giderdir. KKTC’deki mevcut sanayimizin, Anadolu’dan gelmiş olan bu suyu kullanması ile maliyet fiyatlarını düşüreceği ve ihracatta rekabetçi fiyatlara sahip olacağı kesindir.
Bu suyun turizm sektörüne vereceği katkı ve maliyetlerde sağlayacağı düşüş, tarım ve sanayi sektörüne koyacağı katkıdan daha büyüktür. Günümüzde konaklama tesislerinin elektrik ve su giderleri, personel giderlerinden daha fazladır. Özellikle bir deniz ve güneş ülkesi olmamız nedeni ile konaklama tesislerinde kullanılan su ortalamanın çok üstünde olup, sadece arıtma ile elde edilebilmektedir. Bir metreküp arıtılmış suyun maliyeti 4 TL ve yukarısı iken Anadolu’dan gelmiş olan suyun maliyetinin 1 TL’den aşağılarda olması, bu suyun tarım, sanayi ve turizm sektörüne koyacağı katkının ne denli büyük olacağını ortaya koymaktadır… (aralıklarla devam edecektir)
NOT: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Su İhtiyacının Karşılanmasına İlişkin Hükümetler Arası Çerçeve Andlaşma’sı metnini, bana ait olan sitemde, http://www.ataatun.org/?p=5160 adresinde görebilir, okuyabilir veya da indirebilirsiniz.
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
25 Kasım 2015
KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA
KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN SU İHTİYACININ
KARŞILANMASINA İLİŞKİN
HÜKÜMETLER ARASI ÇERÇEVE ANDLAŞMA
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti (Bundan böyle münferiden bahsedildiğinde “Taraf”, müştereken bahsedildiğinde “Taraflar” olarak anılacaktır)
işbu Andlaşma ile;
Geleneksel dostluk ilişkileri çerçevesinde iki ülke arasındaki su transferi konusundaki işbirliğinin gelişmesinin ticari ve ekonomik ilişkileri daha da güçlendireceğini kabul ederek,
Amaçlarının, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uzun vadeli su İhtiyacının karşılanması için KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti arasında boru hattı, bağlı tesisler ve diğer tesislerin inşasına İlişkin projenin (Bundan böyle “Proje” anılacaktır) hayata geçirilmesi olduğunu taahhüt ederek,
Projeye’ yönelik yatırımları teşvik etmeyi, korumayı ve boru hattının etkin ve güvenli bir şekilde geliştirilmesini ve işletilmesini temin etmeyi isteyerek,
Projenin tasarımı, yapımı, mülkiyeti ve işletimi ile finansmanı hususlarında yasal ve uygulamaya yönelik şartların oluşturulması ihtiyacının olduğunu kabul ederek,
Projenin gerçekleştirilmesi için gerekli özel teşebbüs ve girişimlere uygun, yeknesak ve ayırımcı olmayan nitelikte bir hukuki çerçeve oluşturmanın önemini dikkate alarak,
Her bir Taraf Devlet Hükümeti için müşterek ve müstakil hak ve yükümlülüklerin, belirlenmesi, Proje kapsamında imzalanacak Ev Sahibi Hükümet Anlaşması ile diğer proje anlaşmalarının da temelini oluşturması amacıyla,
Aşağıda belirtilen hususlar üzerinde mutabakata varmışlardır: –
MADDE-1
İşbu Andlaşmada aşağıdaki tanımlar geçerli olacaktır.
“Andlaşma”: İşbu Andlaşma İle Taraflarca 8(2) maddesi uyarınca, işbu Andlaşmada daha sonra müştereken ve yazılı olarak tadil edilebilecek veya düzeltilebilecek hususlar demektir.
“Ev Sahibi Hükümet Anlaşması”: İşbu Andlaşmaya uygun olarak bir tarafta bir Devletin Hükümeti ile diğer tarafta. Proje” Katılımcıları ve/veya Proje Katılımcılarının yetkilendirdiği taraflar arasında imzalananı özel hukuka tabi anlaşmalardan her biri demektir.
“Diğer Proje Anlaşmaları”; Bu Andlaşma ve Ev Sahibi Hükümet Anlaşmaları dışında, herhangi bir Devlet ve/veya Kamu Kuruluşu ile Proje Katılımcıları arasında imzalanan veya Proje Katılımcılarının kendi aralarında İmzaladıkları Projeye ilişkin tüm yazılı anlaşmalar ve belgeye dayalı taahhütlerden her biri demektir.
“Proje Anlaşmaları”: İşbu Andlaşma, Ev Sahibi Hükümet Anlaşmaları ve Diğer Proje Anlaşmaları demektir.
“Proje Katılımcıları”: Taraflardan herhangi birinin kanunları uyarınca kurulmuş ve
teşkilatlanmış kamu kuruluşu veya iki ya da daha çok kişinin yazılı anlaşmasıyla kurulmuş ve teşkilatlanmış özel mahiyette şirket/’şirketler demektir,
“Kamu Kuruluşu”: Proje ile ilgili olarak, tüm merkezi, bölgesel ve yerel makamlar veya kurumlar dahil ülke İçinde her seviyede, her alanda. Hükümet ve bunun tüm kuruluşları, bölümleri ve alt bölümleri demektir.
“Boru Hattı”: Türkiye Cumhuriyeti’nden, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne kadar
Akdeniz’in altından inşa edilecek yaklaşık 81 kilometre uzunluğundaki boru hattı demektir.
“Bağlı Tesisler”; Türkiye Cumhuriyeti Tarafında yeralan kara yapıları; Alaköprü Barajı, ve HES tesisi, İsale Hattı ve Dengeleme Deposu ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Tarafında yeralan kara yapıları; Güzelyalı Pompa İstasyonu, Terfi Hattı, Geçitköy Barajı demektir.
‘”Diğer Tesisler”: Tarafların egemenlik alanları dahilinde ve/veya suyun taşınmasına yönelik boru hattı ve bağlı tesisler dışında Projeye ilişkin olarak Proje Katılımcıları tarafından veya bunlar adına; yukarıda belirtilen tesislerin iyi biçimde çalıştırılması için inşa edilen, tesis edilen, bakımı yapılan, tamir edilen, değiştirilen, genişletilen, kontrol edilen ve/veya işletilen tüm yer altı ve yerüstü veya deniz tesisleri ve ilgili Proje Anlaşmalarında belirtilen fiziki varlıklar ve müştemilat demektir.
“Planlama Alanı”: Ev Sahibi Hükümet Anlaşmaları ve diğer Proje Anlaşmalarında belirtilen bağlı tesisi erin, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen dış sınırlarının, bu tür hatların geçişlerinde kanunen kamulaştırılması gereken alanı da kapsayacak şekilde birleştirilmesi suretiyle meydana gelen alanlar demektir.
“Vergi”: Projenin, Proje Anlaşmaları çerçevesinde uygulanması sırasında Tarafların mevzuatı uyarınca tabi olunacak her türlü vergi, resim ve harçlar demektir
MADDE-2
İşbu Andlaşmada öngörüldüğü üzere, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne şu arzı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Anamur Dragon Çayı üzerinde inşa edilecek Alaköprü Barajından, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde inşa edilecek Geçitköy Barajı’na, Akdeniz su alanının altından inşa edilecek boru hattı vasıtasıyla yapılacaktır.
Proje kapsamında Türkiye Cumhuriyeti tarafında yer alan kara yapıları, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafında yer alan kara yapılan ile boru hattı vasıtasıyla gerçekleştirilecek deniz geçişinin inşası Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılacaktır. Sözkonusu kara yapıları ile deniz geçişli boru hattının ve Proje kapsamada inşa edilen tüm tesislerin mülkiyeti, inşasına başlandığı andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olacaktır,
Türkiye kaynaklı olan ve boru hattı yoluyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ticari koşullarla arzedilecek su, satış noktasına (Geçitköy Barajı’na) kadar Türkiye Cumhuriyetinin mülkiyetinde olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine karşı İşbu, Andlaşma uyarınca üstlenmiş olduğu, yükümlülüklerine halel getirmeksizin üçüncü ülke/ülkelere su satma hakkını saklı tutar. Üçüncü ülkelere su satışı halinde KKTC topraklarının ve isale hattının kullanımı konusunda KKTC tarafı ile gerekli istişare yapılır.
Tarafların müşterek onayıyla, sözkonusu kara yapıları ile deniz geçişli boru hattının belirli bölümlerinin inşaat, mülkiyet ve işletmesine ilişkin alternatif modeller de uygulanabilir.
MADDE-3
Taraflar; işbu Andlaşma’da yer alan hususları ‘hayata” geçirmek’ üzere, Proje Katılımcıları veya Proje Katılımcılarının yetkilendirdiği diğer taraflarla boru hattının tasarım, yapım, mülkiyet ve kullanımına ilişkin tüm idari, yasal, mali ve diğer önemli koşullan belirleyen bir Ev Sahibi Hükümet Anlaşması imzalamayı taahhüt ederler,
Suyun satış bedeli; yatırım, finansman, işletme ve yenileme maliyetlerini karşılayan makul bir kar oranı ile fiyat değişikliklerini dikkate alan, taraflar arasında imzalanacak Ev Sahibi Hükümet Andlaşmasında saptanacak uygun bir fiyat formülü ile belirlenir.
MADDE-4
Taraflar, kendi egemenlikleri altındaki alanlarda Projenin ve bağlı tesislerin inşaatı ve işletmesi ile ilgili işlerin zamanında gerçekleştirilmesi için gereken koşullan sağlamak amacıyla gerekli tüm izin ve ruhsatların yürürlükte olan kanunlarına uygun olarak temin edilmesini sağlayacaklardır.
Proje sahaları ile ilgili istimlak ve irtifak hakkı işlemlerinin gerektirdiği masraflar, sözkonusu işlemleri yapın devlet tarafından karşılanacaktır.
İlgili Ev Sahibi Hükümet Anlaşmasında Özel olarak belirtilen hususlar dışında ve bunların açık dökümlerini kısıtlamadan; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafında yer alan bağlı tesislerin inşasında çalışacak ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mevzuatı uyarınca çalışma iznine tabi olan işçiler, çalışmak üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetime gelişlerinden önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilgili makamlarına bilgi vermek koşuluyla ön izinden muaf tutulacakladır. İşverenlerin, işçilerin KKTC’ye girişlerinden itibaren yasal süre içinde yapmış oldukları çalışma izni ile ilgili başvuruları, KKTC Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca en kısa sürede sonuçlandıracaktır. İşçilerin sosyal güvenlik uygulamaları 1987 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik Antlaşması’nın 6(1),. maddesi çerçevesinde veya yerel mevzuatın, öngördüğü şartlarda yerine getirilecektir.
MADDE -5
Proje Anlaşmaları kapsamında münhasıran boru hattı, bağlı tesisler, diğer tesisler ve planlama alanı inşaatı, bakımı ve onanını için kullanılmak kaydıyla her türlü mal ve hizmetin inşa edenlere teslim ve ifası ile bunlar tarafından ithali; Proje Anlaşmaları kapsamında münhasıran boru hattı ve tesislerle doğrudan ilgili tahmil, tahliye, taşıma, kaynak, kaplama gibi işler kapsamındaki mal ve hizmetlerin işletmecilere teslim ve ifası ile bunlar taralından ithali; inşa edenler tarafından Proje Anlaşmaları kapsamında mal teslimi ve hizmet ifaları Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde katma değer vergisi ve/veya gümrük vergisinden müstesnadır.
Proje Anlaşmaları kapsamında münhasıran bora hattı ve bağlı tesisler ile diğer tesislerin inşaat döneminde, bunlarla ilgili yapılan işlemler ve düzenlenen kâğıtlar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde damga vergisi, harç ve benzeri vergilerden müstesnadır.
Proje Katılımcıları gelir üzerinden alman vergiler bakımından 22 Aralık 1987 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi ve Vergi Kaybını ‘Önleme Anlaşması” hükümlerine tabidir.
Vergi istisnasına ilişkin düzenlemeler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde açılabilecek ihalelerde hak kazanan tüm proje katılımcıları için eşit olarak uygulanacaktır.
MADDE -6
Taraflar, işbu Andlaşmanın hükümlerinin uygulanmasının izlenmesi amacıyla her Devletten ikişer temsilciden oluşacak bir komisyon, kuracaklardır (Bundan böyle “Ortak Komisyon” olarak anılacaktır). Taraflar, sözkonusu Proje ile ilgili olarak Ortak Komisyonun önüne uygun olarak getirilmiş tüm konular hakkında taraf devlet adına, hareket etmekle yetkilendirdiği temsilcileri, Andlaşma’nın onaylanmasından itibaren otuz (30) gün içinde yazılı olarak diğer tarafa bildirecektir. Her bir Taraf, diğer tarafa yaptığı yazılı bildirimin tebliğ tarihinden geçerli olmak kaydıyla Ortak Komisyonda görevlendirmiş olduğu temsilci(leri) değiştirebilir.
Ortak Komisyon, her bir Taraf veya Proje Katılımcılarının yazılı isteği üzerine toplanacak ve bu tür bir isteğe istinaden, Projenin bir an önce hayata geçirilmesi için acil ve etkin fayda sağlanması, Projenin durumu ve gelişimi ile ilgili düzenli bilgi alışverişinde bulunulabilmesi için Taraflar ve Proje Katılımcıları arasında aracı olacaktır. Ortak Komisyonda Andlaşmaya ilişkin olarak ortaya çıkabilecek sorunlar, konular, problem ve ihtilafların iyi niyet içerisinde çözümlenmesi veya bu Andlaşmanın yorumu, uygulanması veya yürütülmesi ile ilgili tüm konular hakkında istişarelerde bulunulacaktır,
Ortak Komisyon kendi çalışma usullerine ilişkin kuralları gecikmeksizin kabul edecektir.
MADDE-7
Taraflardan her biri kamu yararı ilkesi çerçevesinde Projenin inşası süresince ve devamında çevrenin korunması ve bozulmasının önlenmesi hususunda azami gayret gösterecektir.
Taraflar, Proje kapsamında atık oluşumunu azaltan ve atıkların geri kazanılmasını sağlayan çevre ite uyumlu teknolojilerin kullanılmasını teşvik edecekler ve sözkonusu hususlara ilişkin bilgi, deneyim ve teknoloji transferi konusunda işbirliği yapacaklardır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafında. Proje kapsamında yürütülecek çalışmalarda ihtiyaç duyulabilecek enerjinin kilovat bedeli, ortalama elektrik enerjisi satış fiyatını geçmeyecektir.
Taraflardan her biri Projenin inşası, işletimi, tamiri, yenilenmesi, kapasite artırımı ve bakımı için ortak teknik, emniyet ve çevre standartlarınım belirlenmesi ve yürürlüğe konması hususunda diğer Tarafla ve ilgili Proje Katılımcılarıyla işbirliği ve eşgüdüm içerisinde bulunacaktır.
Projeye ilişkin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafında inşa, edilecek kara yapıları işbu Andlaşmada belirtilen amaçlara uygun olarak kullanılacaktır. Kara yapılarına ilişkin olarak Taraflarca belirlenecek Planlama Alanı içerisinde, bu alanın belirlendiği tarihten itibaren hiçbir yeni yapı inşasına izin verilmeyecektir. Planlama Alanı İçerisinde gelecekte öngörülebilecek imar planlarını ve diğer ilgili planlan görüşme, yapılmasını kararlaştırma, kabul etme ve denetleme yetkisi Ortak Komisyona verilecektir.
MADDE-8
İşbu Andlaşma, Tarafların, ulusal mevzuatlarına uygun olarak onay işlemlerinin tamamlandığını diplomatik yollarla birbirlerine bildirdikleri tarihten itibaren yürürlüğe girecek ve otuz (30) yıl süreyle yürürlükte kalacaktır.
Andlaşma Tarafların karşılıklı rızasıyla yazılı olarak değiştirilebilir. Sözkonusu değişiklikler bu maddenin 1. fıkrasına uygarı alarak yürürlüğe girecektir.
Taraflar; bu Andlaşmanın uygulanmasına veya yorumlanmasına ilişkin uyuşmazlıkları, bu Andlaşmanın 6. maddesine, göre kurulan Ortak Komisyon veya ‘diplomatik kanallar yoluyla çözeceklerdir.
Taraflardan her biri, Antlaşmanın sona erme tarihinden 6 ay önce son verme niyetini yazılı olarak bildirmediği takdirde Andlaşma 5 yıllık bir dönem için otomatik olarak yenilenebilir nitelik taşıyacaktır.
İşbu Andlaşma 20.07.2010 tarihinde Lefkoşa’da Türkçe dilinde iki orijinal nüsha olarak
tanzim edilmiş, ve imzalanmıştır.
KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ADINA HÜKÜMETİ ADINA
İren Küçük Cemil Çiçek
Başbakan Devlet bakanı vbe Başbakan yardımcısı
EkoAvrasya Derneği’nin Cumartesi günü Ankara’da düzenlediği “KKTC Su Temin Projesi ve Doğu Akdeniz’de Değişen Dengeler” Çalıştayı’na katıldım. Dernek Başkanı Sayın Hikmet Eren’i KKTC’ye yönelik çalışmalarından dolayı kutlarım.
Mükemmel bir Çalıştaydı benim değerlendirmelerime göre.
Türkiye’de bu işi düşünen, planlayan ve gerçekleşmesini sağlayan teknik bilgilerle donanmış, T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sayın Akif Özkaldı’yı, Su Politikaları Derneği Başkanı Sayın Dursun Yıldız’ı, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Başkanı Sayın Gözde Kılıç Yaşın’ı ve diğer emeği geçmiş kişileri dinlemek ve derinlemesine bilgi almak şansım oldu.
KKTC Su Temin Projesi bitip borularla adamıza ulaşmış su ile ilgili bizler ahkam keserken ve de kimin suyu dağıtacağı gibi basit görünen ve hizmet vermekten öteye “ben bu işten ne gelir elde ederim, açıklarımı suyu bahane edip vatandaşın sırtına yükleyip nasıl kapatırım” muhabbetleri yaparken, Türkiye’deki akıllı, yaratıcı, mühendislik zekasına sahip, dünyadaki son teknolojiyi takip eden ve büyük düşünen insanların nasıl bu projeyi yarattıklarını birinci ağızdan duymak ve görmek beni gerçekten hem şok etti, hem de yapılan çalışmaya hayran bıraktı.
Beni mutlu eden sadece Türkiyeli uzmanların bundan 4-5 yıl önce, (su gelir mi-gelmez mi tartışmaları yapılıyorken) su yönetimiyle ilgili olarak yaptığı çalışmalar değildi. Bu Çalıştayta “Mütekabiliyet”in ne demek olduğuna, KKTC’den gelen bir Bakanımıza nasıl davranıldığına bir kez daha şahit oldum. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Sayın Mustafa Akıncı’nın Türkiye’ye yaptığı resmi ziyarette kendisini en üst düzey devlet protokolü ile karşılayan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Cumartesi günü EkoAvrasya Derneğinin Ankara’da düzenlediği Çalıştaya katılmak için Türkiye’ye gelen KKTC Tarım-Doğal kaynaklar ve Gıda Bakanımız Sayın Erkut Şahali’yi, ziyareti resmi olmasa da devlet protokolü ile karşılayıp, gidiş gelişlerine koruma ve eskort vermesi gerçekten gururlandırdı.
Aklıma, Almanya Büyükelçiliği’nin ara bölgede yer alan Goethe Enstitüsü’nde Kıbrıs’a ziyaret gerçekleştiren Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’in onuruna verdiği resepsiyona, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı “Toplum lideri”, GKRY Başkanı Nicos Anastasiadis’i de “Cumhurbaşkanı” olarak davet ederek ortaya koyduğu çirkin ve kabul edilemez davranış geldi hemen, Bakanımız Sayın Erkut Şahali’yi eskortlar ve polis eşliğinde, bindiği arabanın önünde dalgalanan KKTC bayrağı ile konferans salonuna gelişini görünce…
İşte buna mütekabiliyet denmekte. Almanya’nın adam yerine koymadığı Cumhurbaşkanımızı ve Bakanlarımızı Türkiye Cumhuriyeti adam yerine koymakta, kendi Cumhurbaşkanı ve Bakanı ile aynı seviyede tutmakta ve devlet protokolü ile karşılayıp, misafir etmekte.
Dönelim yine esas konumuza; Çalıştaya katılmadan önce “KKTC Su Temin Projesi”nin mühendislik yönünü araştırırken, hukuki yönlerini de iyice araştırdım.
İlginç bulgulara ulaştığımı söyleyebilirim. Fırsat buldukça bu konulara bu köşemde değineceğim. Bunlardan en önemlisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Doğu Akdeniz olarak da anılan Levant’da planladığı, projelendirdiği ve gerçekleştirdiği “KKTC Su Temin projesi ile” mühendislik ve ekonomi bilimlerine “Deniz içine askılarla döşenmiş boru hattı ile direkt su ihracatı” kavramlarını sokmuş olması. Bu artık kullanımı en azından birkaç asır sürecek olan “teknik bir deyim” ve “teknik bir tanımlama” olmuş. Patenti de Türkiye’ye ve Türk mühendislerine ait.
Bir diğer bulgum ise 20 Temmuz 2010 tarihinde KKTC Hükümeti adına Başbakan İrsen Küçük ve T.C. Hükümeti adına Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Cemil Çiçek tarafından imzalanan “KKTC Hükümeti ile T.C. Hükümeti Arasında KKTC’nin Su İhtiyacının Karşılanmasına İlişkin Hükümetler Arası Çerçeve Antlaşması”nın Türkiye açısından bir ilk olmadığıdır… (Aralıklı olarak devam edecektir)
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
Tweets by ataatun
23 Kasım 2015