Siyasi eşitliğe Rum tepkisi (1)

Siyasi eşitliğe Rum tepkisi (1)

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın basına yaptığı açıklamalar, Cumhurbaşkanı sözcüsü Burcu’nun verdiği beyanatlar, Rum basınına Rum lider Anastasiadis tarafından kasten sızdırılan bilgiler ve Rum hükümeti sözcüsünün yanıtları müzakerelerin hızla bir çıkmazın içine doğru gittiğine işaret ediyor. Daha doğrusu açık ve net olarak tünelin ucunda ışık yerine çıkmaz görülmekte.

 

Kurucu Cumhurbaşkanı R. R. Denktaş, II. Cumhurbaşkanı M. A. Talat, III. Cumhurbaşkanı D. Eroğlu’nun sürdürdükleri müzakerelerde çıkmaza girmiş olan konular, bütün gülücüklere, bütün güzel mesajlara, yılbaşında Rum liderin Türkçe, Akıncı’nın Rumca yaptığı kutlama mesajlarına ve de her iki tarafa verilen gaza rağmen aynen olduğu gibi masada bir çıbanbaşı gibi durmakta.

Rum lider Anastasiadis, 1960 yılında ilan edilmiş ve 1963 yılında Türklerin silah zoru ile içinden atıldığı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devam edeceğinden, AB’ye ve BM’ye olan üyeliğinin aynen kalacağından ve müzakerelerin sonunda bir anlaşma olursa Kıbrıslı Türklerin mevcut Kıbrıs Cumhuriyetine katılacağından bahsetme.

 

Cumhurbaşkanı Akıncı ve kurmayları ise müzakereler sonunda varılacak ortak mutabakat ile KKTC’nin Türk Kurucu Devletini oluşturacağını, mevcut Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de Rum Kurucu Devletini oluşturarak yeni bir devletin yaratılacağından ve de bu devletinde yeni bir ismi, yeni bir bayrağı ve de yeni bir anayasası olacağından bahsetmekte.

 

Bunu açıklayan Cumhurbaşkanı sözcüsü Barış Burcu’ya Rum siyasiler ateş püskürüyor.

 

Gerçekte de Annan Planı adı “Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti” olan bir devletin yeni bir anayasa ve iki kurucu devletten oluşmasını öngörüyordu. II. Cumhurbaşkanı Mehmet A.Talat ile Rumların VI. Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas aynı politik görüşe ve inanışa sahip olmalarına rağmen müzakerelerin sonucunda üzerinde mutabakata varılan devletin, adına “Bakir Doğum” denilen “Virgin Birth” yöntemi ile kurulması, yani geçmişi olmayan ve yeni yaratılmış bir devlet olması konusunda büyük fikir ayrılıklarına düşmüşlerdi. Hristofyas o dönemde, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rum Kurucu Devleti olmayacağını ve kurulacak yeni devleti oluşturacağını, KKTC’nin de lav edilerek Kıbrıs Türk Eyaleti adını almasını ve Türklerin mevcut Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamalanması konusunda ısrarını sürdürüyordu.

 

Rumların ateş püskürtmelerine sebep sadece bu olsa keşke.

Dönüşümlü Başkanlık, Türkiye’nin garantisi, Türk askerinin adadaki varlığı ve 1974 yılında güneye göç eden Rumların geri dönmesi konuları, ateşin harlamasına ve daha da yükselmesine neden oluyor.

 

Siyasi eşitliğin en belirgin örneğini oluşturan “Dönüşümlü Başkanlık” Rumların kırmızı çizgisiymiş ve asla bir Kıbrıslı Türk yeni kurulacak devletin dönüşümlü de olsa başkanı olamazmış.

Yedikleri naneye bakın siz Rumların.

Rum bir vraga (Rumcada yontulmamış odun benzeri adam demektir) yeni kurulacak devletin Cumhurbaşkanı olabilecek ama kalitesi ne denli iyi olursa olsun bir Kıbrıslı Türk asla Cumhurbaşkanı olamayacak.

Buna ister ırkçılık deyin, ister megolomani. Belli ki Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türkleri eşit görmek istemiyor…. (devam edecek)

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

8 Şubat 2016

8 Şubat 2016
Siyasi eşitliğe Rum tepkisi (1) için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

Rum’un Kıbrıs Hayali

Rum’un Kıbrıs Hayali

Rum’da oyun bitmez.

‘Ne de olsa Bizans’ın torunlarıyız’ diyorlar kendilerine, aralarında uzaktan yakından her hangi bir kan bağı olmasa da.

 

Rum lider Anastasiadis, müzakerelerin tamamlanmasını ve de olası referandumu 2018 yılına attıktan sonra döndü bir de Davos toplantısında tüm geleneklere aykırı olarak BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’a kendi isteklerini içeren rapor sundu.

Anastasiadis herhalde biz “Kıbrıslı Türkleri “keriz”, Türkiye’deki yöneticileri de “aptal” sanıyor.

 

Bakın raporunda neler yazmış bu aklı çok çalışan ve bizi de ahmak sanan Rum lider.

Müzakarelerde son durum:

“Anlaşmaya yönelik yol uzun, belirsizlikler fazla. Yönetim, Güç Paylaşımı, Mülkiyet, Ekonomi ve AB başlıklarında önemli uzlaşı var ama somut bir sonuç yok” diyor (ve bu nedenle de müzakereler 2016 yılında sonuçlanamaz imasında bulunuyor.)

 

Daha görüşülmeyen konular:

Toprak düzenlemesi, Güvenlik ve Garantiler, Yabancı askerlerin çekilmesi, Anayasa ve yasaların yazımı, Anlaşmadan sonraki Uluslararası anlaşmalar listesi. (Güvenlik ve Garantiler daha konuşulmamış ama garantörlüğün kaldırılmasına Türkiye’nin sıcak baktığı havasını yaratmaya çalışıyor Rum lider ve Rum siyasiler)

 

Önem arz eden konular:

Yeniden yerleşimin ve tazminatların maliyetleri ve kimin tazmin edeceği,

Federal ve kurumsal örgütlerin kurulması.

 

Çözümün ilk günü:

Kapalı Maraş ayni gün iade edilecek,

Büyük miktarda Türk askeri adayı terk edecek,

Ara bölge Rumlara verilecek,

KKTC sınırları içinde iskana açılmamış bölgeler (askeri bölgeler) derhal iade edilecek.

 

Bu listeye lütfetmiş Sayın Anastasiadis ve Kıbrıslı Türklerin de anlaşmanın ilk gününde nelerden yararlanabileceğini yazmış.

Hükümete hemen katılacakmışız,

Limanlar ve Hava limanları açılacakmış,

Direkt ticaret de başlayacakmış.

Duyan da doğru olduğuna inanacak, egemen Rum yönetiminden böylesi izinlerin ve hoş görünün daha ilk günden çıkacağına.

 

Anastasiadis’in raporunda yazanlar tam bir hikaye.

Zannediyor ki, bizler bundan yaklaşık 120 sene evvel Girit’te tezgahlanan oyunu ve yaşananları unuttuk ve Batı Trakya’daki kardeşlerimizin durumunu hiç bilmiyoruz!

 

Anlaşmanın ertesi günü, adadaki Türk askerinin büyük bir kısmı, Anastasiadis’e göre yüzde 95’i gidecek ve Türkler kolay bir lokma sınıfına indirgenecek.

Maraş derhal iade edilecek ve Maraş’a geri dönüş sayısı içine dahil edilmemiş yaklaşık 60 bin Rum yerleşecek.

İade edilen topraklara 100 bin Rum göçmen, KKTC topraklarına da 60 bin Rum, Maraş’la birlikte toplamda 220 bin Rum şu anda KKTC’nin elinde olan topraklara yerleşecek…

Sonrası zaten malum.

Türkiye’nin garantisi sulandırıldıktan veya da ortadan kaldırıldıktan sonra bir daha adaya silahlı müdahale edemeyeceği garantili ve de kesin olarak belli olduktan sonraki İlk fırsatta da, aynen Makarios’un yaptığı gibi “Türkler isyan etti” bahanesi ile saldırılacak ve adanın tümü Rum idaresi altına alınacak.

Aslanım Anastasiadis, sen bu kafada gidersen müzakereler değil 2018’de, 2078’de de bitmez, bilgin ola.

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

5 Şubat 2016

5 Şubat 2016
Rum’un Kıbrıs Hayali için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

Çözüm ne kadar yakın

Çözüm ne kadar yakın

Geçen sene Nisan ayında yapılan seçimlerde Sayın Mustafa Akıncı’nın KKTC Cumhurbaşkanı seçilmesi KKTC Cumhurbaşkanlığı makamına oturan kişi değişince, Eroğlu döneminde masadan kaçmak için her olayı fırsat olarak değerlendirmeye çalışan Rum lider Nikos Anastasiadis’in huyu da değişime uğrayıverdi.

 

İkinci turdan sonra KKTC’de kimin Cumhurbaşkanı seçildiğinin açıklandığı anlarda herhalde Anastasiadis’in başına saksı düştü ve basına yansımaması için de elden gelen yapıldı. Eroğlu döneminde masadan kaçan, masaya küsen, masaya oturmak için ön şartlar koşan bilmem neremin kenarı Anastasiadis, aniden masaya oturmak ve bir daha da kalkmamak huyu edindi. Herhalde Akıncı’yı ve ekibini, iki dakikada dürer bir kenara koyarım hayaline kapıldı ve yeni huylar edindi.

 

Cicim aylarında 2015 yılında müzakereler biter, referandum yapılır diyordu.

Sonradan iş biraz çatallaştı, takvim uzadı, “2016 yılının ilk baharında referanduma gideriz”e dönüştü.

Sonra “2016 yılının Mayıs ayında Kıbrıs Rum tarafında seçimler var, ilkbaharda referanduma gitmemiz doğru olmaz”a dönüştü müzakere ve referandum takvimi.

Şimdi de referandum 2018 yılına ertelendi. Allah kerim 2028’e.

 

Kendi kafasındaki hayalleri gerçek sandı Anastasiadis.

Zannetti ki Rum halkı da hazır Türklerle birlikte yaşamaya, Rum siyasiler de, Rum Ortodoks Kilisesi de, Başkanı olduğu DISY partisini oluşturan EOKA B’ciler de ve de öğretmen ve öğrenciler de.

 

Öğrencileri nasıl daha ilkokul 1. sınıftan itibaren kafaları zehir dolu Rum öğretmenler sayesinde  “Türk düşmanı” olarak zehirlediklerini unutuverdi anlaşılan.

 

Geçen hafta Lefkoşa bölgesinin Rum kesimi içinde yer alan Strovolo Belediye hudutları içindeki Strovolo cimnasyumunda (lisesinde) meydana gelen olay gerçekte Kıbrıs Müzakerelerinin ve de Kıbrıs adasının geleceğini gösteren bir aynaydı. Tabi anlayana veya da anlamak isteyene.

 

Strovolos Belediyesi hudutları içinde yaklaşık 75 bin kişi yaşamakta ve Kıbrıslı Türklerin adını yakınen bildiği Aydemet, Aymarina, Ayvasilya ve Stavros adlı yerleşim yerleri bu bölge içinde yer almaktadır. Lefkoşa bölgesinde hizmet veren 13 Belediye içinde Strovolos belediyesi Güney Kıbrıs’ta Limasol’dan sonra ikinci en büyük belediyedir.

 

Strovolos bölgesini detaylı tanıtmamın nedeni, Lefkoşa asillerinin ve de Kıbrıs Rum kesiminin ekonomisi ile politikasını elinde tutan kişilerin yaşadığı en büyük yerleşim yeri olmasıdır. Güney Kıbrıs’ın kalbi burada atar adeta. Zaten nüfusu da sonradan vatandaş olanlar hariç, Kıbrıslı Rumların nüfusunun yaklaşık yüzde 17’sini oluşturmaktadır.

 

Burada yaşanan bir olay, genelde Güney Kıbrıs’ın düşünce tarzını ortaya koyar.

Bu bölgede yer alan Strovolo cimnasyumunda, Kıbrıs Türk Orta Eğitim Sendikası (KTOES) ile Rum Teknik Orta Eğitim Öğretmenleri Organizasyonu (OLTEK)’nun ortaklaşa organize ettikleri konserde, 28 Kıbrıslı Türk’den ve 27 Kıbrıslı Rum’dan oluşan iki toplumlu koro şarkılar sunacaktı katılımcılara. Onlarca şarkıdan oluşan repertuvarın içinde sadece 1 adet Türkçe şarkı olduğu için söz konusu konser, Kıbrıs Rum Yönetimi Eğitim Bakanı tarafından iptal edildi. Resmi olmayan gerekçesi de ELAM adlı aşırı sağcı ve Helen milliyetçisi bir sivil toplum örgütünün siyasilere yaptığı baskı imiş…

 

Bizleri istemedikleri, Türk dilini ve Türkçe şarkıları duymaya bile tahammülleri olmadığı eğer Strovolo gibi Kıbrıs Rum tarafının siyasi ve kültürel kalbinin attığı yerde ortaya alenen çıktıysa, Kıbrıslı Rumlarda önümüzdeki 50 yıl daha ortak yaşam fikri oluşmaz, oluşamaz.

 

Bu gerçeği, gözü kapalı çözümcüler, masa başında ortak Kıbrıs temalı geyik muhabbeti yapanlar, aynen 120 yıl evvel Girit’te olduğu gibi  “Türk askeri gitsin adaya barış gelir” söylemlerini dillendirenler çok iyi bilmeli ve görmeli…

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

3 Şubat 2016

3 Şubat 2016
Çözüm ne kadar yakın için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk
  • Sayfa 3 ile 3
  • <
  • 1
  • 2
  • 3
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar