Barış Harekatı ve adadaşlarımız Rumlar

Barış Harekatı ve adadaşlarımız Rumlar

Bundan tam 42 sene evvel üzerimde Mücahit elbiselerim, ayağımda postallarım, başımda kaskım Mağusa’da havanımın başında mevzideydim. Üzerimize yağan havanların, yanımızdan geçip patlayan dom-dom kurşunlarının haddi hesabı yoktu.

 

1974 Barış HarekatıŞaşkınlık dolu, heyecan dolu, korku dolu ilk beş dakikadan sonra Kıbrıs Türkçesinde kullandığımız yerel tabirle herşey frivil, doğru yazılışı “Free Wheel”, Türkçe manası ile “hızla boş viteste gitmek” oldu. Ne korku kaldı, ne heyecan ne de şaşkınlık. Hepsi bir tarafa saçıldı, geriye var olabilmek için savaşmak duygusu ve galip gelmek için elden gelen herşeyi yapmak isteği ve enerjisi geldi. Ölüm korkusu hak getire, ilk beş dakikadan sonra o da uçup gitmişti.

 

15 Temmuz 1974 tarihinde Yunan Cuntasının gönderdiği subayların komutasındaki Rum Milli Muhafız Ordusunun yaptığı darbe sonrası Makarios devrilmiş, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti lav edilmiş ve yerine de “Kıbrıs Helen Cumhuriyeti” ilan edilmişti. Dönemin tek TV’si olan Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu (Türkçe KRYK, İngilizce CYBC) ekranlarına çıkan çiçeği burnunda darbeci Cumhurbaşkanı Nikos Sampson da darbenin 3. günü Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’nin Yunanistan’a bağlandığını dile getirerek “Enosis”i ilan etmişti. Zannetmişti ki Türkiye yaptıklarını seyredecek ve kabul edecek.

Bu gelişmeleri dikkatle takip eden Ecevit-Erbakan Hükümeti ve Türk Silahlı Kuvvetleri, 1955 yılından beri adada yaşananları, 1963-1974 yılları arasında Kıbrıslı Türklere uygulanan “Soykırımı” göz önüne alarak ve “Garantör” olarak 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası Ek I, Madde 4 uyarınca kendisine verilen hakları, uluslararası hukuka uygun olarak kullanıp, aynen söz konusu anayasada belirtildiği gibi “1960 yılında ilan edilmiş Kıbrıs Cumhuriyeti statüsünü tekrardan yerine koymak” için adaya askeri müdahalede bulundu.

 

Gerçekte TSK’nın müdahalesi öncelikle EOKA’cılar ile Solcular ve Komünistler arasında başlamış olan iç savaşta on binlerce Rum’un birbirlerini öldürmesine mani olmuş, sonra da bizler Kıbrıslı Türklerin toptan Rumlar tarafından yok edilmesini önlemişti.

 

  1. Harekatın bittiği 16 Ağustos 1974 tarihinden sonra Rumlar gasp ettikleri “Kıbrıs Cumhuriyeti”nden vaz geçmemek için garantör devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm çağrılarına rağmen “1960 yılında ilan edilmiş Kıbrıs Cumhuriyeti statüsünü tekrardan yerine koymak” yoluna gitmediler ve müzakereleri de, aynen 1977 yılında dönemin Rum Cumhurbaşkanı Makarios’un tavsiye ettiği gibi “Türkiye’nin zayıf bir anını yakalayana dek kerhen masaya oturmayı ve sürdürmeyi” tercih ettiler.

Akıllarınca 80 milyonluk Türkiye bir gün gelecek ve zayıf düşecek, 800 yüz bin kişilik Kıbrıs Rum halkının ihtiyatlarla ve paralı askerlerle birlikte zoru zoruna oluşturduğu 80 bin kişilik ordusu da Türk ordusunu yenecek ve adadan atacak.

 

Rumlara güvenilmemesi ve tatlı dillerine kanılmaması gerektiğini, ele geçen ilk fırsatta bizlere saldırmaktan çekinmeyeceklerini dile getirdiğimiz ve doğruları söylediğimiz vakit, aramızdaki gözleri kör, beyinleri yıkanmış birçok malum kişi bize saldırmaktan hiç çekinmedi bugüne değin.

 

Neyse ki 18 Temmuz 2016 pazartesi günü, günümüzdeki Rumların lideri Anastasiadis’in ruhani lideri olduğu DISY partisinin eski milletvekili Hristos Rotsas ağzından baklayı çıkarıverdi. Hristos efendi özetle “Makarios’u dinlemeliydik ve hazırlıklı olmalıydık. 42 yıl boyunca böylesi bir fırsat için hazırlık yapmalıydık ve 15 Temmuz gecesi Türkiye’de darbe girişimi yapılırken, biz de adanın kuzeyinde bulunan Türk Ordusuna saldırıp 43 bin Türk askerini esir almalıydık. Yönetimin başında ben olsaydım hepsini Baf ve Vasiliko’ya götürür, kendi bölgemizde garantiye alırdım. Türkiye’yi de bir daha geri dönmemek üzere adadan atardım”  dedi.

Bu hayal ürünü megalomanik saçmalığın referans bilgileri aşağıdadır.

Radyo yayını: https://soundcloud.com/107-6-eu/18a-5

İngilizce Açıklama: http://cyprus-mail.com/tag/former-disy-mp-christos-rotsas/

Rumca açıklama: http://www.newsbomb.com.cy/politikh/story/662793/rotsas-gia-praxikopima-toyrkias-tha-mporoysame-na-aixmalotisoyme-toyrkoys-stratiotes

Türkçe özet metin:  http://www.turkajansikibris.net/XmlWebService/create_press_releases.php?type=greek&export_type=html

 

Bu sözleri söyleyen de 1999 yılında Rum lider Glafkos Klerides kabineye DISY milletvekili Ouranios Ioannides’i Bakan olarak atayınca, seçimi kaybetmiş olmasına rağmen bu atama nedeni ile boşalan milletvekili koltuğuna mevcut yasalar çerçevesinde Milletvekili olarak oturan, asıl mesleği de Muhasiplik olan Kıbrıslı Rum Hristos Rotsas.

 

Hem 43 bin Türk askerini esir alacak, hem 8 bin Güvenlik Kuvvetleri mensubunu esir alacak, bunları bir gecede, herhalde 500 vagonluk bir trenle,  Kıbrıs’ta Türkiye’nin bilemeyeceği bir yere götürecek ve Türkiye’ye yukarıdan muzaffer bir komutan edasıyla bakarak, istediklerini dikte ettirecek….

Bu adamlarla boşuna müzakere masasına oturuyorsun Sayın Akıncı. Harcadığın zamana yazık.

 

1974 Barış Harekatında bizleri soykırımdan kurtaran Türkiye Cumhuriyeti’ne, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine, Mücahit kardeşlerime teşekkür ederken, şehitlerimizi saygı ile anar, mekanlarının Cennet olmasını diler, gazilerimize şükranlarımı sunarım.

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

20 Temmuz 2016

 

19 Temmuz 2016
Barış Harekatı ve adadaşlarımız Rumlar için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

15 Temmuz darbesi ve PKK terörü

15 Temmuz darbesi ve PKK terörü

 

Anavatan Türkiye’de binbir zorlukla, kan, ter, gözyaşı ve yokluk pahasına kurulan demokrasiye 1960 yılında ilki gerçekleştirilen darbe ile birlikte irili ufaklı aşağıdaki müdahaleler oldu.

27 Mayıs 1960 darbesi,

22 Şubat 1962 Talat Aydemir başkaldırısı,

20 Mayıs 1963 Talat Aydemir ayaklanması

12 Mart 1971 muhtırası,

12 Eylül 1980 darbesi,

28 Şubat 1997 YAŞ toplantısı kararları,

15 Temmuz 2016 kalkışması,

 

Bu darbelerin tümünü de fiilen içinde görev yaparak yaşamadım ama gerek radyolardan, gerekse de basından an be an takip edebilmek ve nelerin olup bittiğini anlayabilmek olanağım oldu.

Bunlara ilaveten Irak’ta General Abdulselam Arif’in 1963 yılında gerçekleştirdiği darbeyi basından takip ederken, Ahmed Hasan Bekri’nin 1968 yılında yaptığı darbeyi de fiilen Bağdat sokaklarında yaşadım.

1967 yılında gerçekleşen Araplarla İsrail arasındaki “6 gün savaşı”nı gün be gün Irak’ta Araplarla birlikte heyecanını çekerken, 1973 yılında gene Araplarla İsrail arasında yer alan Yom Kippur savaşını da basından ve Televizyondan dakika dakika takip etmek olanağım oldu.

Kıbrıs’ta da 1963 olaylarını, 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanistan’dan gönderilmiş subayların Makarios’a karşı yaptıkları darbeyi ve 20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleştirilen Mutlu Barış Harekatını elde silahla başından sonuna kadar yaşadım.

 

Bu darbelerin ve savaşların tümü de bana farklı farklı politik, bölgesel siyaset, silahlı darbe, halk ayaklanması ve savaş yöntemleri bilgisi verdi. Zaman içinde üniversite eğitimimi, yüksek lisansımı ve doktoramı İnşaat Mühendisliği bilim dalında yaparken bu bilgileri kullanamadım ama “Uluslararası İlişkiler” dalında yüksek lisans ve Doktoramı yaparken bunların hepsinin bana kazandırdığı açık ve kapalı bilgiler ile milletvekilliğim döneminde edindiğim siyasi altyapı, rahmetlik Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş Bey ile olan çalışmalarım, Annan Planı döneminde yaptığım görüşmecilik ve III. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu döneminde bulunduğum Danışma Kurulu üyeliği, siyaset ve politika ile ilgili bilgi dağarcığımı ağzına kadar doldurdu.

 

15 Temmuz günü yaşanan darbe girişimi bana farklı sinyaller verdi. Aklımda birkaç komplo teorisi uçuşmaya başladı olayları Televizyon ekranlarından seyrederken ve Türkiye’nin ileri gelen siyasilerinin açıklamalarını dinlerken. Gözlerim aniden Güney Doğu Anadolu’ya ve o bölgede 1982 yılında başlayan PKK faaliyetlerine, son on yılda söz konusu bölgede yaşanan olaylara ve son yıllarda da anakentlere sıçratılan terör faaliyetlerine döndü.

 

Türkiye’de terörle ve PKK ile mücadele de edinilen deneyim sonrasında, gün geçtikçe, terörün önlenip azalacağına artması bana uzun zamandır çok garip geliyordu. Sanki de dışardan ve içerden senkronik bir şekilde müdahalede bulunan bir el, bir güç, bir odak TSK’nin ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin terörle mücadelede başarılı olmasını istemiyordu ve görünmez bir frene basıyordu.

Nedense 15 Temmuz darbesi sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde ve Yargı mekanizmasında yapılacak temizliğin, sanki de ‘terörle mücadeleyi temelinden değiştireceği’ inancı ve düşüncesini oluştu içimde, olayları izlerken ve geçmişte yaşananlarla harmanlarken….

Dileğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin, bu kara geceyi demokrasi bilgeliğine çevirmesi ve yeni güzelliklere kapı aralamasıdır.

Acımız ancak öyle dinecektir.

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

18 Temmuz 2016

17 Temmuz 2016
15 Temmuz darbesi ve PKK terörü için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

Citta Slow Yalvaç’ta yaşamak

Citta Slow Yalvaç’ta yaşamak

Türkiye’nin Isparta ilinde “Yalvaç” isimli bir ilçe var. Umarım adını duymuşsunuzdur, umarım gitmişsinizdir de. Gitmediyseniz “hayatta görmeniz gereken yerlerden bir tanesidir. Mutlaka gidin” tavsiyesinde bulunmak isterim.

 

Ben bayram da eşimle birlikte Yalvaç’a gittim. Eşimin anne ve babasının doğup büyüdüğü ve yetiştiği yer… Tüm akrabalar da orada.

 

Yalvaç, Türkiye’nin ikinci “Citta Slow” yaşam yeri. Yani geleneklerini hala koruyan, itiş kakışı olmayan, sessiz, sakin ve insanları mükemmel olan bir ilçe. İlçe sakinleri ve ilçe halkı daha dejenere olmamış yani yozlaşmamış. Yüzyıllardır süregelen geleneklerini hala koruyorlar. Bir birlerine hala çok bağlılar. Akrabalık duyguları ve bağı en üst düzeyde.

 

Yalvaç’a gidince kendimi 1960’ların Mağusa’sında veya Lefkoşa’sında sandım. Herkes herkesi tanıyor ve saygı, sevgi, güleryüz her yere hakim. Hapishanesi boş. Hapishane Müdürü ve diğer görevliler boşuna maaş alıyorlar sanki de.

 

Yollar parke. Asfalt yol yok denecek kadar az ilçede. Trafik yoğun değil, korna sesi ise hiç yok.

Yalvaç’ta en çok dikkatimi çeken ise yarım asır önce kurulmuş olan Müze. Ne Mağusa’da ne de Lefkoşa’da halen daha dört dörtlük bir müze yokken, Yalvaç Müzesi bundan 150 sene önce başlayan kazılar sonrasında 1963 yılında kurulmuş. Toplam olarak 26 bin 255 eser var bu küçük ilçenin boyundan çok büyük müzesinde. Bundan 100 yıl kadar önce kurulan kütüphanesi de olağanüstü zengin. İnanılmaz kitaplar ve eski eserler var kütüphanesinde.

 

Yalvaç İdadisi yani Lisesi ise 1915 yılında, tam bir asır önce, daha Isparta veya çevre illerde lise yokken kapılarını kız ve erken öğrencilere açmış.

 

Bana göre en dikkat çekici özelliklerinden bir tanesi de “Ahilik geleneği”nin halen devam ediyor olması.

 

Eşimin annesinin evinin arka kısmında yer alan Pazar yerinde her Pazartesi günü,  çevre köylerden gelen ve yöresel kıyafetlerini giymiş halkın da katılımıyla çok renkli ve zengin görüntülerin yer aldığı “Yalvaç pazarı” kuruluyor. Bu pazarın en büyük özelliği ise pazardaki tezgahların ve işyerlerinin, 8 asırdır toplu halde söylenen “Hayır Duası” ile açılması.  Esnaf ve halk tarafından bu duanın pazara, bereket ve bolluk getiren bir gelenek olduğuna inanılıyor. Belediye hoparlörlerinden bir hoca tarafından canlı olarak okunan duaya, pazarcı esnafı, alış veriş için pazara çıkan halk ve sokaktaki vatandaşlar da dua boyunca oldukları yerde durarak ellerini açıp “Ya İlahel Alemin!

Senden Rahmetini celp edecek fiilleri işlemeyi, ilahi vaadin olan Rahmetini, Mağfiretini diliyoruz. Bizleri Mağfiret eyle Ya Rabbi.

Allah’ım bizleri günahlara dalmaktan faydasız hayat yaşamaktan emin ve mahfuz eyle Ya Rabbi.

Allah’ım; bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz günahlardan, nefsimizin kötülüklerinden sana sığınıyoruz. Bizi sırat-i müstakimden ayırma Ya Rabbi.

Ya Rabbel Alemin bizleri yücelt, eksiklerimizi gider, bizleri salihamellere ve güzel Ahlaka ulaştır. Bizi iyi kulların arasına ilhak eyle Ya Rabbi.

Allah’ım işlerimizi kolaylaştır, rızkımızı bollaştır, bizleri haramdan uzaklaştırıp, helaline yaklaştır Ya Rabbi.

Allah’ım bizleri alış verişlerimizde dürüst olmayı, aza kanaat etmeyi, helalinden kazanmayı nasip eyle Ya Rabbi.

Ya İlahel Alemin ; Yurdumuzu ve bilhassa güzel Yalvaç’ımızı her türlü semavi ve arızi afetlerden, musibetlerden emin ve masum eyle Ya Rabbi.

Dualarımızın kabulü için, alış verişlerimizin bereketli olması için ve bilhassa Allah rızası için; El Fatiha” duasına ve duanın sonunda da Fatiha süresini birlikte okuyarak eşlik ediyor….

 

İnanılmaz güzel, inanılmaz semavi.

 

Tüm bunların yanında Türkiye’nin en büyük antik kentlerinden birine ev sahibi yapıyor Yalvaç… Psidia Antiochia antik kenti, Yalvaç’ta, şehir kıyısında bulunuyor. Psidia Antiochia bir zamanlar Anadolu’daki en büyük kentlerden biri olarak adlandırılıyor.

Göller bölgesinin, güllerle anılan güzel ilçesi Yalvaç’ın, kültürden tarihe, doğal güzelliklerden mutfağına kadar anlatılacak o kadar çok şeyi var ki…

En iyisi siz Yalvaç’a gidin ve tüm bu güzellikleri yaşayın…

 

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

15 Temmuz 2016

 

 

14 Temmuz 2016
Citta Slow Yalvaç’ta yaşamak için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

Bir çınar daha göçtü

Bir çınar daha göçtü

1963-1974 arasında yaşadığımız soykırım yıllarının vefakar doktoru, Kıbrıs Türk Federe Devleti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ilk Milletvekillerinden ve Sağlık Bakanı olan kıymetli insan, amcam Dr. Ali Atun dün Hakkın Rahmetine kavuştu. Mekanı Cennet olsun, nurlar içinde yatsın, Allah rahmet eylesin.

 

Kıbrıslı Ünlü Doktor Dr. Ali ATUN

Kıbrıslı Ünlü Doktor Dr. Ali ATUN

Mükemmel bir insandı amcam, Kıbrıslı Türklerin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ulu çınarlarından bir tanesiydi. Çok emeği geçti bu ülkeye.

 

Kendisini ilk hatırladığım yıllarda dört yaşındaydım. Sanırım İstanbul Tıp Fakültesinde okurken bizim evde kalıyordu ve eve doktor çantasıyla geldiği zaman da kaş göz arasında ortadan kaybolurdum. Doktor demek iğne demekti. Neme lazım durup dururken bana iğne yapar düşüncesi ile hemen yok olurdum. Zorla, yalvar yakar bazen de çikolata kandırmacasıyla çıkartırlardı beni yatağın altından.

 

Sonraki hatıralarım Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde başlıyor. Sanırım İngiliz Sömürge döneminde tüm Kıbrıslı Türk ve Rumlara her tür sağlık hizmetini veren Lefkoşa Genel Hastanesindeki başarılı çalışmaları nedeni ile Birleşmiş Milletlerden burs almıştı ve 1959-60 yılları arasında Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde Halk sağlığı ve Hastane Yönetimi üzerinde ihtisas yaptı. Kıbrıs’ta bir ilkti amcam, Hastane Yönetimi üzerinde ihtisas yapan bir tıp doktoru olması. Genelde işletmeciler yapardı bu ihtisası.

 

Beyrut’tan döndükten bir buçuk yıl sonra tayini Mağusa Genel Hastanesine çıktı ve 1963 yılı 21 Aralık gününe kadar Mağusa Genel Hastanesinde baş doktor olarak görev yaptı. Bu dönemde tanıdığı birçok üst düzey Rum’un, 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanistan’dan gelen subayların EOKA’cıların da desteği ile darbe yapmasından sonra, canlarını kurtarmak için üzerlerinde bir tek elbiseleri Mağusa Kalesine gelmelerini ve Dr. Ali Atun’a sığınmak istemelerini hiç unutmadım. Bu denli sevilen ve sayılan bir kişiydi rahmetlik amcam.

 

1963-1974 arasında yaşadığımız soykırım yıllarında Mağusa Türk Genel Hastanesinin Baş Doktoruydu amcam. Rahmetlik Kelami amcam da o yıllarda Larnaka Türk Genel Hastanesinde görev yapıyordu. Rumlara çaktırmadan birbirlerine BM görevlileri kanalı ile gerek duydukları ameliyat malzemelerini yok olan ilaçları gönderip, alıyorlardı.

 

15 Temmuz darbesi sabahında Maraş’ın ünlü Rum ortopedisti Doktor Hacıgago Akkule kapısına gelmiş, Ali amcama ulaşabilmek için benimle haber göndermişti. Amcam kendini arayanın Rum olmasına bakmaksızın Hacıgago’yu kale içinde emniyete almış, yedirip içirmiş, birkaç gece konuk ettikten sonra da BM kanalı ile Hacıgago’nun güvenle yaşayabileceği bir Rum bölgesine göndermişti. (Darbe döneminde sağcı Rumlar yani EOKA’cılar solcu Rumları, solcu Rumlarda sağcı Rumları acımasızca öldürüyorlardı. Bu nedenle de bazı bölgeler sağcıların elinde, bazıları da solcuların elindeydi.)

 

Mutlu Barış Harekatından iki yıl sonra, 20 Haziran 1976 tarihinde yapılan ilk Genel Seçimlerde amcamla birlikte Mağusa Bölgesinden UBP milletvekili seçilerek Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisine (KTFD) girmiştik. 40 kişilik KTFD Meclisinde Lefkoşa Bölgesinden seçilen yeğenim Hakkı Atun’la birlikte aynı aileden, aynı soyadını taşıyan 3 tane Atun soyadlı milletvekili bulunmaktaydı. Kurulan ilk hükümette de, Dr. Ali Atun Sağlık bakanı, Hakkı Atun da İskan Bakanı olarak, Kıbrıs Türk siyaset tarihine ailecek imzamızı atmıştık.

 

Sonraki yıllarda amcam Dr. Ali Atun ve yeğenim (Mimar) Hakkı Atun KKTC’nin Kurucu Milletvekilleri ve Bakan olarak siyasete devam ettiler.

 

Rahmetlik amcam Dr. Ali Atun çok hoşsohbet ve halkçı bir insandı. Hakkında yazabileceğim onlarca unutulmayacak hatıralarım var. Ulu çınarlarımız, bu ülkenin varoluşuna katkı koyan, unutulmaz mücadeleler veren büyüklerimiz bir bir gidiyorlar. Allah rahmet eylesin, nurlar içinde yatsın, mekanı Cennet olsun amcamın.

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

13 Temmuz 2016

 

 

12 Temmuz 2016
Bir çınar daha göçtü için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

Kıbrıs’ın ünlü Doktoru Dr. Ali ATUN vefat etti.

Kıbrıs’ın ünlü Doktoru Dr. Ali ATUN vefat etti.

1963-1974 soykırım yıllarındaki vefakar doktor, Kıbrıs Türk Federe Devleti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ilk Milletvekillerinden ve Sağlık Bakanı olan kıymetli insan, amcam Dr. Ali Atun Hakkın Rahmetine kavuşmuştur. Mekanı Cennet olsun, nurlar içinde yatsın, Allah rahmet eylesin. 13 Temmuz Çarşamba günü saat 11.00’de KKTC Meclisi önünde yapılacak devlet töreninden sonra, Lefkoşa Mezarlığındaki Ali Sefa Camisinde öğlen namazı sonrasında cenaze namazı kılınacak ve Lefkoşa Kabristanlığına defnedilecektir. Acımız sonsuzdur.

Kıbrıs'ın ünlü doktoru Dr. Ali ATUN

Kıbrıs’ın ünlü doktoru Dr. Ali ATUN

12 Temmuz 2016
Kıbrıs’ın ünlü Doktoru Dr. Ali ATUN vefat etti. için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3

Arşivler

Son Yorumlar