3 Ekim için Rum-Yunan stratejisi |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Fransa sebep oldu, Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos, 18 Ağustos’ta Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis’le Atina’da bir görüşme yapmak zorunda kaldı.
Görüşmenin ana teması Türkiye’nin, 10 yeni üyeyi kapsayacak şekilde genişlettiği Gümrük Birliği protokoluna ilave ettiği deklarasyon ve Fransa’nın 180 derece değişen tutumu.
Fransa’nın tutumunu değiştirmesinin ana nedenlerinden bir tanesi yaklaşan milletvekilliği seçimleri. Diğeri de İngiltere’nin AB içindeki liderlik çabaları.
Fransa’nın bu tutumu ve arkasından Danimarka’nın, Avusturya’nın ve Lüksemburg’un Fransa’yı destekler yaklaşımları nedeni ile deklarasyon sonrası AB içinde ortaya çıkan yeni şekillenmeye ilişkin olasılıklar ele alınacak.
Aslında ne Kıbrıs’lı Rumlar ne de Yunanistan VETO taraftarı değil(di). Şimdi akılları karıştı.
Türkiye’nin üyelik müzakereleri yaklaşımına tepki gösteren ülkelerdeki etnik unsurlar göz ardı edilmeden, AB içinde önemli görüşmelerin yer alacağı önümüzdeki 6 hafta içinde, Rumlar ve Yunanlılar kendi çıkarları ile bu tepkileri örtüştürmeye çalışacak.
Rumlar ve Yunanistan, Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin yer alacağı Ekim ayı arifesinde AB içinde oluşan yeni olgular temelinde adımlarını nasıl eşgüdümleyecekler, onu görüşecekler. Bir harmoni ve uyum gerekli. Aksi takdirde, konu dışı olabilirler veya cascavlak ortada kalabilirler.
Yunanistan Başbakanı Karamanlis ile Papadopulos, büyük bir olasılıkla Perşembe günü aşağıdaki konuları görüşecekler.
1- Türkiye’nin imzaladığı protokol.
2- Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’yle ilgili tek taraflı deklarasyonu.
3- Deklarasyona tepki gösteren Avrupa ülkelerinin müzakerelerin başlamasına çıkarabilecekleri olası engeller.
Rumlar ayın 15’inde yapılacak COREPER toplantısında, deklarasyonun kabul edilemeyeceğine dair resmi bir karar çıkarmak düşüncesindedirler. Buna rağmen hala daha Türkiye’nin, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni tanımadığına ilişkin tek taraflı deklarasyonunda ısrar etmesi durumunda da konuyu, 1-2 Eylül tarihlerinde yapılacak Dış İşleri Bakanları Konsey toplantısında gündeme aldıracaklar.
Bu günden gözüken, Fransa, Danimarka ve Avusturya’nın, Kıbrıs’ı baskı unsuru olarak kullanmak suretiyle Türkiye’nin üyelik müzakerelerine başlamasına itiraz edecekleri ve üyelik müzakerelerinin başlatılıp başlatılmaması konusunda da önemli ölçüde etkili olacaklarıdır.
Fransa burada, kalleşçe bir oyun oynuyor ve salt kendi çıkarları için hem Türkiye’yi hem de Kıbrıs’lı Rumları ateşe atıyor.
Fransa, Kıbrıs konusunu öne itekleyip devamlı olarak canlı tutarak, Türkiye meselesini 2005 yılı sonuna kadar, yani İngiltere’nin dönem başkanlığının sona ereceği tarihe kadar, ana konu haline getirmek ve İngiltere’nin dönem başkanlığı avantajı ile AB içinde yapmak istediği ekonomik değişikliklere ilişkin planlamalarını tersine çevirmek istiyor.
Gelinen bu aşamada, Rumların yapması gereken, kendi çıkarları ile Türkiye’ye hayır diyen ülkelerin çıkarlarını örtüştürmek olacak. Kulağa hoş geliyor ama, bu paralellik ve örtüşme Rumların tamamen aleyhine.
Papadopulos, protokolün Türkiye tarafından imzalanması ve Ankara’nın tek taraflı deklarasyonundan önce yer alan İngiliz oyunundan çok rahatsız.
Ama Yunanistan’ın ve kendisinin müzakereler sırasında elde etmeyi hedeflediği kazanımlar var. Müzakereler VETO edilirse bunlar elden uçacak.
Nedir bu beklentiler;
1- Türkiye’nin Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanınması.
2- Heybeliada Ruhban Okulunun açılması.
3- Yunan mülkleri.
4- Patrik Bartheleomos’un Ekümenikliği
İşler çok ciddi boyutlara doğru gidiyor…. Anlaşılan şimdilik VETO olasılığı hala daha çok düşük… Değişik ülkelerim değişik beklentileri var.