AB İlerleme Raporuna yeni Rum koşulları |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
KKTC iç politikasında istifalar ve çok sıcak günler yaşanırken, muhalefet partileri kurulacak yeni hükümet için “Halk iradesini yansıtmamaktadır” deyip güç birliği araştırmaları başlatmışken ve de herkesin gözleri iç politikaya kilitlenmişken, AB’de Kıbrıs kazanı gene kaynamaya başladı.
Rumların bitmeyen talepleri perde arkasında ardı ardına diziliyor. Herhalde Türkiye’yi AB’ye kabul etmek için müzakerelerin en sonunda en son kabul koşulu olarak “Bütün Türkler Hıristiyan olsun” denecek. Bir gün AB içinde böyle bir tartışma açıldığını duyarsanız hiç şaşırmayın.
Hollandalı Hıristiyan Demokrat Camiel Eurlings tarafından hazırlanan Türkiye Raporu, 25-28 eylül tarihlerinde toplanacak AP Genel Kurulu’nda ele alınacak.
Eurlings’in taslak raporundaki Kıbrıs’la ilgili bölümde, Türkiye’nin Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni tanımasının katılım sürecinin gerekli bir unsuru olduğu görüşüne yer veriliyor ve Türkiye’nin limanlarını Rum gemilerine açması talep ediliyor. “’Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti dahil tüm AB üyelerinin tanınması, müzakere sürecinin zorunlu parçasıdır” deniliyor.
Finlandiya’da düzenlenen AB Dışişleri Bakanlarının resmi olmayan toplantısı sonrasında açıklama yapan Tuominija, “adada kriz çıkması kaçınılmaz değildir” diyerek tarafların kriz çıkmaması için ellerinden geleni yapmalarını istedi. Türkiye’nin taahhütlerini yerine getirmemesinin “ciddi bir durum yaratacağı” ve en azından “tek” pazarla ilgili başlıkların açılmamasının gündeme gelebileceğini de söyledi.
Bu öneri aslında yeni bir ara formül. Türkiye bu ara formüle sıkı sıkı sarılabilir ve Limanlar konusunu bir sene daha, Milletvekili seçimlerinin yapılacağı 21 Ekim 2007 sonrasına kadar sürdürebilir.
Rahat durmayan ve Türkiye’ye engel çıkartmak konusunda tüm güçleri ile çalışan Kıbrıslı Rumlar, ekim ayı sonunda Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanması beklenen Türkiye raporuna, perde arkasında ve sıkı kulis çalışmalarında dokuz koşul daha ilave edilmesini istiyor.
1- Kıbrıs sorununun Raporun ‘Bölgesel Konular’ başlığı altına değil, ‘Siyasi Kriterler’ bölümüne dahil edilmesi,
2- Türkiye’nin Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti ile ilişkilerini normalleştirmesi,
3- Kıbrıs sorununun çözümü konusunda Türkiye’nin yapıcı adım atması,
4- Üst düzey Türk yetkililerinin açıklamalarında saldırgan ifadelerin yer almaması,
5- Türk yetkililerin Annan planına dayanmayan her türlü çözüm çabalarında olumsuz tavırlar içine girmemesi,
6- Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’nin “Açık Gökyüzü Anlaşması”, “Uluslararası Füze Teknolojisi Düzeni”, “Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü” gibi birçok uluslararası organa katılmasının Türkiye tarafından engellenmemesi,
7- Katılım müzakerelerinin başlamasının ön şartı olarak Gümrük Birliğine ilişkin Türkiye’nin verdiği sözlerin tutulması,
8- Türkiye’deki askeri kurumları Siyasal Yönetime baskı yapmaması ve Türkiye’nin dış politikasının şekillenmesinde ve özellikle Kıbrıs sorununda ordunun etkin olmaması,
9- Patrikhanenin Ekümenik olarak tanınması ve Heybeliada Ruhban okulunun açılması,
AB’ye üye olmakla ve Türkiye-AB katılım müzakerelerinde karar verecek taraf içinde bulunmakla Rumlar, boylarına poslarına bakmadan Türkiye’nin yaşam tarzına, politik yapısına ve yönetim tarzına bile karışabileceklerini sanmakta ve koşullar koymak çabası içine girmekteler.
Kıbrıs konusunda, limanların açılması dahil olmak üzere, aralanacak en küçük bir taviz kapısının, bitmeyen Rum istekleri karşısında Avrupalı ağababalarının yardımları ile sonuna kadar açılmaya çalışılacağı ve Kıbrıs’ı yutmak için de ellerinden geleni yapacakları tartışılmaz bir gerçek.