AB seçimlere el attı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
2003, 2004 ve 2005 yıllarında AB, Kıbrıslı Türklerin Annan Planına “Evet” demeleri için “Building Public Perception” yani “Kamusal Algılama Yaratma” teorisini acımasızca Kıbrıs Türk halkı üzerine uygulamış ve binbir yalan ve vaatlerle büyük bir başarı elde ederek %65 oranında “Evet” oyları çıkarttırmıştı.
O dönemde vaat edilen havuzlu villalar, yüksek ücretli maaşlar, herkese iş, Avrupa’nın kapıları açılacak, izolasyonlar ve ambargolar kalkacak balonları daha ertesi günden patlayıp fos çıkmıştı.
Eğer birisi bu havuzlu villaları gördüyse, yüksek ücretli bir iş bulup, maaş alıyorsa veya ambargolar kalkmış olup sportif faaliyetler başlamış, Ercan’a da Avrupa’dan direk uçuşlar yapılıyorsa lütfen bunlara beni de ortak etsin.
Şimdi KKTC’de seçim var ve AB’nin 2003 ve 2005 seçimlerinde her tür dümeni çevirip yalan dolanla kazanmasını sağladığı siyasi parti tepetaklak gitmek üzere.
AB tarafından verilen vaatlerin boş çıkmasına bir de beceriksiz ve halka kan kusturan altı yıllık bir yönetim de eklenince, hükümetten gitmek vacip oldu AB’nin iktidara getirdiği partiye.
AB’nin iktidara getirdiği partinin yaptığı ilk icraat askeri karşısına almak ve aşağılamak oldu. Akıllarınca kendileri hükümet gücünü ele geçirince yıllardır adada barışı sağlayan Türk askerini istemediklerini ima edip geri göndereceklerdi.
Yıllardır gelenek haline gelmiş Cumhurbaşkanı, Kolordu Komutanı ve T.C. Lefkoşa Büyükelçisinin birlikte kabul ettikleri bayram tebriğini ayırdılar ve tebrik kabulü ayrı ayrı yerlerde yapılmaya başlandı.
Bunun yanlışlığını çok çabuk fark ettiler ama geri dönemediler. Kolordu komutanını tebrike giden halkın onda biri bile Cumhurbaşkanını tebrik etmeğe gitmedi. Gidenlerin çoğu da iktidardaki CTP hükümetine yaranmak ve cici görünmek için gittiler. Şimdi bir de 19 Nisan’dan sonra hükümet değişirse, ki öyle gözüküyor, Cumhurbaşkanlığındaki tebrik kabulü tam bir fiyaskoya dönüşecek.
Arkasından da 30 Ağustos gibi, 29 Ekim gibi, 15 Kasım gibi milli günlerimizde askerlerimizin yaptıkları konuşmaları alkışlamamak geldi. Sanki konuşanlar RMMO askerleriydi de alkışlamak lütfünde bulunulmadı.
Şehitlerimizin anma törenlerine ise yıllarca iktidar partisinden hiçbir yetkili katılmadı. 18 Mart günü Gazimağusa’da, Çanakkale’de esir alınan ve Gazimağusa’da vefat eden Türk askerlerinin gömülü olduğu şehitlikte yapılan Çanakkale Şehitlerini anma töreninde gene iktidar partisinden hiçbir siyasi yoktu.
Atalarımızla övündüğümüz ve onların ruhlarını şad ettiğimiz böylesi törenlere katılmazlar ama Güney Kıbrıs’taki Paralimni (Rum) Lisesi’nde 8 Mart tarihinde yapılan sözde “İşgalden Kurtulmak, Halkın ve Ülkenin Yeniden Birleşmesi Amacıyla Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar Arasında Karşılıklı İşbirliği, Saygı, Barış İçinde Yaşama Kültürünün Yaratılması konulu 11. Atölye Çalışması” adlı bir etkinliğe katılırlar.
Etkinliğin başlığının içindeki “İşgalden kurtulmak” kelimeleri, Rumların kullanım şekline göre “Türk askerinden ve Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığından kurtulmak” manasındadır.
Bu yüz karası atölye çalışmasına KKTC’den katılan kişiler, Rumların her zaman sergiledikleri Türkiye, Türk askeri ve KKTC düşmanlığına ortak olup destek verdiler. Rumca gazetelere göre iktidar partisinden halen Gazimağusa Milletvekili olan ve bu dönem de adaylığını koyan Dr. Arif Albayrak da bir konuşma yaparak şiirler okumuş. Yani bu İşgalden kurtulmak” etkinliğine CTP Gazimağusa Milletvekili de katılmış.
CTP bu tür “İşgal karşıtı” etkinliklere katılır da AB boş durur mu?
O da yavaş yavaş müdahale etmenin yollarını araştırmaya başladı.
AB şimdi, “Kıbrıs Türk Toplumu AB Mali Yardım Paketi” aracılığıyla uygulamaya koyduğu projelerle Kıbrıs Türk gençlerini “Halk dansları ve folklar” adı altında Yunanistan′a eğitime götürmeye hazırlanıyor.
“Kıbrıs Türk Toplumu AB Mali Yardım Paketi” tarafından bazı gazetelere verilen duyurularda Yunanistan’ın Selanik şehrinde bir yıl süreyle düzenlenecek olan folklor kampına katılmaları için Kıbrıs Türk gençlerine “çağrı” yapılıyor.
Yani gençlerimizi Yunanistan’da ağırlayacaklar, yedirip içirip eğlendirecekler ve onlara Yunan kültürünü aşılamaya çalışacaklar.
Dün ne kadar Rumca gazete varsa hepsini taradım.
Bir tanesinde bile Kıbrıs Rum gençlerini “Halk dansları ve folklar” adı altında Türkiye’ye eğitime götürme çağrısı veya ilanını görmedim.
Bu nasıl tarafgir bir AB’dir hala anlayamadım. Kuruluşunu üzerine inşa ettiği 3 temel kuralın (Eşitlik, Özgürlük, Adalet) hiç birine uymuyor ve uygulamıyor.