AB, Türkiye ve Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti sarmalı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Türkiye, Avrupa Birliği ve Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti müzakereler öncesi ve müzakereler süresince sıkıntılı bir sarmalın içinde olacak. Bu sarmalın herkesi aynı anda memnun edecek bir çıkış yolu da maalesef yok.
Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’nin aklında değişmez -5- istekleri var ve öncelikleri Türkiye tarafından tanınmak.
Kıbrıs’ta bir statü değişikliği olmadan veya Kıbrıs’ta Türklerin de içinde olacağı yeni bir devlet kurulmadan Türkiye’nin, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanıması olanaksız. Aksi takdirde kendi kuyruğunu yemeye başlamış bir yılan gibi eninde sonunda kendi kendisini yutar duruma düşmüş olacaktır. Türkiye , Kıbrıs’ta Türklerin de içinde olacağı yeni bir devlet kurulmadan, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanıdığı anda, adada işgalci durumuna düşmüş olacak ve hemen ve de derhal, anında askerlerini geri çekmek zorunda kalacaktır.
AB ise tarihi bir strateji hatası yapmış, BM’nin bin bir zorlukla, Annan Planını görüşmek ve “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ’ni kurmak hedefi ile masaya oturtmayı başardığı Kıbrıs Rumları ve Türklerinden, Referandum da Rumların EVET oyu kullanacağını, Türklerin de HAYIR oyu kullanacağını var saymış. Bu nedenle de ikna çalışmalarını Türklerin üzerinde yoğunlaştırmış, ve de adaya barışın gelmesini beklemeden Rumları 1 Mayıs’ta bünyesine almakta bir sakınca görmemiştir. Düşünceleri ve öngörüleri maalesef yanlış çıkmış, adadaki barışın oyun bozancıları zannedilen Türkler referandumda EVET oyu kullanırken, yaptıkları planların aksine HAYIR oyu kullananlar Rumlar olmuş. Şimdi Avrupa Birliğinin içinde sınır sorunlarını halletmemiş bir Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti var.
Şimdi bu çıkmazla yüz yüze gelince, Türkiye’nin önüne ne gerekçe koyuyorlar. Masaya müzakere için oturduğun devletleri tanımalısın, bu nedenle de müzakereler başlamadan önce Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni tanıman gerekmektedir diyorlar.
Bu hassas sarmalın çözümü, Annan planı görüşmelerinin tekrar başlaması, referandumda Rumların EVET demesi, “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ’nin kurulması ve Türkiye’nin, AB üyesi bu yeni Kıbrıs devletini tanıması ile AB-Türkiye müzakerelerinin eş zamanlı olarak başlaması şeklinde gözükmektedir.
Bu çözüm gerçekleşmez ise neler olabilir.
Türkiye, AB ile yapacağı müzakerelerde, Rumların oyunlarına hedef olmamak ve Rumların arka bahçesinde oyun oynamak zorunda kalmamak için Kıbrıs uyuşmazlığının BİRLEŞMİŞ MİLLETLER çatısı altında çözülmesi gerektiğini öne sürmeli ve bu konuda hiç taviz vermemelidir. Bu yöntemle, AB-Türkiye müzakereleri ile Kıbrıs sorunu ayrı platformlarda görüşülüyor olup, müzakereler süresince Kıbrıs konusu Türkiye’nin önüne AB koşulu veya isteği olarak konamayacaktır.