Annan Planı : 2005 yazında masada |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Eğer Annan Planı çerçevesinde yaptığımız görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanırsa yeni görüşmelerin 2005 yılı başında tekrar yapılacağı tüyosu bizlere zaten Şubat-Mart-Nisan 2004 tarihlerinde Lefkoşa Uluslar arası Havaalanında (Yerolakko) görüşmelere katıldığımız dönemde verilmişti. Bunu daha evvel köşemizde de dile getirip sizleri bu konuda bilgi sahibi yapmıştık.
ABD hükümeti Ekim ayı içinde, Türkiye’nin AB’ye giden yolunun Kıbrıs Rumlarının veto engeline takılmaması için, Kıbrıslı Rumların ve Türklerin 2005 yılı başlarında, BM himayesi altında yeniden birleşmeyi müzakere etmek için tekrar konferans masasında bir araya gelebileceklerini Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Thasos Papadopulos’a resmen ileterek tedbirini aylar önce aldı.
Genel Sekreter Kofi Annan, Kıbrıs konusunda yeni girişim yapmak, 31 Aralık 2005’e kadar kendisinin ve meslektaşlarının giderlerini karşılamak ve BM Kıbrıs ofisinin yeniden faaliyete geçirilebilmesi için BM Genel Kurulu 5. Komitesi’nden yarım milyon dolarlık fonun onaylanmasını istedi. Bu isteği ile ilgili olarak da “Gerekli olduğunda Kıbrıs sorununun bütünsel çözümünü amaçlayan müzakerelere kısa süre içerisinde başlamak için hazır olmak gerektiği” yönünde bir açıklama yaptı.
Bu hazırlıklar nihayet daha da belirginleşti, kesinlik kazanmaya başladı ve hatta isim bile kondu, “Üç Aylık İyi Niyet Misyonu”.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan gelecek yılın ilkbahar aylarında Üç Aylık İyi Niyet Misyonu teklifinde bulunmayı planlıyor. 2005 yılının ilkbahar aylarında Üç Aylık İyi Niyet Misyonu çerçevesinde taraflara sunulacak yeni “Annan” planı, geçmiş görüşmelerde ortaya çıkan tüm olumsuzlukları, pürüzleri, dersleri ve istekleri göz önüne alarak 5.ci Annan planının bir devamı şeklinde olacak. Ama bu yeni planın adının “Annan Planı versiyon 6” olup olmayacağından emin değilim. Zannederim “Annan Planı” tanımlamasının geçmişteki psikolojik etkisi göz önüne alınarak adı değiştirilecek.
Annan, 17 Aralıkta başlayacak AB-Türkiye-Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti sarmalından dolayı çözüm bulma süresinin kısıtlı olduğunu vurgulayarak taraflara bir an evvel anlaşmaları için baskı yapacak.
AB-Türkiye-Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti sarmalının kökeninde, Türkiye’nin müzakereler için AB ile masaya oturduğu vakit karşısında oturacak kişilerden bir tanesinin Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti olması ve Kopenhag kriterlerinde yer almamasına rağmen, Türkiye’den, müzakerelerden önce Kıbrıs sorunu halletmesi ve Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanıması talebi yatıyor. Türkiye’nin masanın karşı tarafındaki 25 üye ile konuşup, tartışıp, pazarlık yaparken, 25 üyeden 24’ünü tanıyıp 25 inciyi tanımaması olanaksız.
Buna karşın Türkiye’de son derece haklı olarak B.M. koşullarında Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşılmadan ve Kıbrıs’lı Türklerin de içinde bulunacağı “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ” kurulmadan yani adadaki taraflar birbirleri ile anlaşıp ortak bir devler kurmadan ben sadece Rumları temsil eden Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanımam diyor.
BM, ABD ve AB ile birlikte Türkiye ve Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini topluca memnun etmenin bir tek yolu, 17 Aralık’ta Türkiye’ye müzakere tarih verip, müzakereler başlamadan evvel de Kıbrıs’ta tarafları karşılıklı oturtup içinde Kıbrıs’lı Türklerin de bulunacağı “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ” kurmak ve bu yeni devleti de Türkiye’nin hemen tanımasından geçmektedir.
Başka çözüm yok.
Şimdilik senaryo aşağıdaki gibi gözükmektedir.
Ab ile Türkiye’nin üyelik müzakereleri başlayacak.