Annan Planı kabul edilseydi şimdiye kadar neler olmuştu |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
24 Nisan 2004 referandumunda her iki taraftan da “EVET” oyları çıkmış olsaydı şimdiye kadar neler gerçekleşmiş olurdu hiç merak ettiniz mi?
Benim aklıma gelenler şunlar.
1- İki bölgeli, iki toplumlu, Federasyona dayalı “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti” ilan edilmiş ve 1 yaşını da doldurmuş olurdu.
2- 13 Haziran 2004 tarihinde “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”ni oluşturan iki devletin Federe Milletvekilleri, Senatörleri ve AB Milletvekilleri seçilmiş olurdu.
3- Federal parlamento ve dördü Rum ikisi Türk olan, altı asil ve oy hakkına sahip, ikisi Rum biri Türk olan, üç tane de oy hakkına sahip olmayan, dokuz üyeli Başkanlık Kurulu seçilmiş olurdu.
4- Başkanlık Kurulu’nun görev süresi beş yıl olacağından ve Birinci beş yıllık dönemde her 10 ayda bir, bir Kıbrıslı Rum ve bir Kıbrıslı Türk dönüşümlü olarak başkanlık yapacağından, şu anda “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”nin başında bir Türk Cumhurbaşkanı olacaktı.
5- Kıbrıs Türk devleti tarafınca, Kıbrıs Rum Devletine aşamalı olarak toprak iadesi başlamış olacaktı.
6- Yaklaşık 20 bin Kıbrıslı Rum, Kıbrıs Rum Devletine iade edilmiş topraklardaki evlerine dönmüş olacaktı. Aynı zamanda Kıbrıs Türk Devleti altında yaşamayı kabul eden Kıbrıslı Rumların da kademeli olarak dönüşü başlamış ve devam ediyor olacaktı.
7- Planda Türkiyeli göçmenler için tespit edilen 45,000 sayısı tamamlanamadığından tüm Türkiye’den gelen göçmenler adada kalmış olacaktı. Bazıları, Türkiye’ye dönmek için verilecek ekonomik olanakları değerlendirip geri dönmeyi tercih etmiş olacaklardı.
8- “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti” yöneticileri, Türkiye’den adaya gelecek olan ziyaretçilerden, Türkiye’nin tüm ısrarlarına rağmen Shengen vizesi istemeyi uygun gördüklerinden, vize alamayan Türk vatandaşları adaya giremeyeceklerdi.
9- Geçmiş 1 yıl içinde 40 bin Türk askerinden 20 bini Türkiye’ye dönmüş olacaktı. Plandaki geri çekilme programına göre Ekim 2006’ya kadar da kademeli olarak 14 bin Türk askerinin daha Türkiye’ye geri dönme operasyonu başlayacaktı.
10- Gayrimenkul sahibi Kıbrıslı Rumlar evlerini ya da köy veya kasabalarındaki başka bir evi geri almaya hak kazanmış olacaktı. Kıbrıslı Rumlar üç ile beş yıl içinde de Kıbrıs Türk kesimindeki topraklarının da üçte birini geri alma işlemi başlamış olacaktı.
11- Her mal sahibi Rum geri alamadığı malı için tazminata hak kazanmış olacaktı.
12- Karpaz bölgesindeki dört köye, Kıbrıslı Rumlar, hiçbir kısıtlama olmadan yerleşmiş ve geniş siyasi özerkliğe sahip olmuş olacaklardı.
13- Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında turizm sektöründe olduğu gibi bütün sahalarda işbirliği olanakları başlamış ve Kıbrıs Türk devletinin ekonomik yapısında güçlü Kıbrıs Rum devletinin baskıları hissedilmeye başlanmış olacaktı.
14- Adanın askersizleştirilmesi programı uyarınca, RMMO ve GKK lav edilmiş olacaktı.
15- 4.cü kez göçmen durumuna düşmüş olan Türkler, güneydeki mallarının istimlak edilmiş veya harabe haline gelmiş olması nedeni ile geri dönemediklerinden, ne yapacaklarının ve nereye gideceklerinin düş kırıklığı içinde kuzeye gelen Rumlarla sürtüşmeye başlamış olacaklardı.
16- Rumlar tarafından 1974’e geri dönük olarak Rum evleri içinde oturan tüm Türklere davalar açılmış olduğundan iki toplum arasında büyük bir gerginlik oluşmuş olacaktı.
17- Rum yerel Mahkemelerinde Türkler aleyhine, Türk yerel mahkemelerinde de Rumlar aleyhine yüzlerce tazminat davası açılmış olduğundan, tüm ada halkı bir kaos içinde yaşıyor olacaktı.
18- Türkiye Cumhuriyeti, kamu görevlisi Kıbrıs’lı Türklerin maaşlarını göndermekten zorla vazgeçirildiği için, federal devlette iş bulamamış olan eski (KKTC) kamu görevlisi Kıbrıs’lı Türkler, işsizlik ve parasızlıktan bunalmış ve eski günleri hayal ediyor olacaklardı.
19- “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”nin tüm stratejik mevkilerinde, müdür ve daha üst düzey görevlerinde, AB normlarına uygun ve gerekli uyum kurslarını almış Türkler bulunamadığından, Kıbrıs’lı Rumlar görev yapıyor olacaktı.
20- Sivil havacılık, Hava limanları, Merkez Bankası, Eski Eserler Dairesi, Tapu, Telekomünikasyon Dairesi, Sahil Koruma, Gümrük, Muhaceret Dairesi, Denizcilik Müdürlüğü gibi stratejik birimler Merkezi Hükümete bağlı olduğundan, “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti” Rum çoğunluk tarafından idare ediliyor olacaktı.
Evet, benim şimdilik aklıma gelenler bunlar. Sizde bildiklerinizi ilave edin ve gene önümüze konacak olan ve de Rumların bunlarla yetinmeyip daha da fazla haklara sahip olacağı yeni “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”nde yaşamayı ve Türk ortak olarak bize lütfedilmiş haklarımızı hayal etmeye başlayın.