Annan tavrını değiştirmeli |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
17 Nisandan sonra ne olacak. Eğer Annan tavrını değiştirmezse olacak pek bir şey yok.
17 Nisan’da sadece KKTC’nin Cumhurbaşkanı değişecek. Kıbrıs Rumlarının Türklere bakış açısı değişmeden, Türkleri ortak olarak kabul etmeden pek bir şey olacağı yok. Eğer bizi siyaseten eşit olarak kabul etmiyorlarsa, hiçbir zaman gönüllü olarak masaya oturmayacaklar demektedir. Nasreddin Hoca misali, ipi vermemek için habire üstüne un serpecekler.
Annan müzakereleri başlatmak için hem Rumların gönüllerinin olmasını beklemekle hem de bizim gönlümüzün olmasını beklemekte. Aslında BM Genel Sekreteri Annan artık tavrını değiştirmelidir.
Zaman Kıbrıs’ın aleyhine işlemektedir.
Uluslar arası tanınmışlıkla ve AB üyesi olmakla zaten tüm siyasi kozlar Rumların elinde olmasına rağmen aptalca bir yaklaşımla Annan Planı’nda yapılması istenen ve sürecin yeniden başlamasını mümkün kılacak değişikliklerle ilgili önerileri sunmamakta ısrar ediyorlar. Rumların her hangi bir girişimde bulunmamaları nedeniyle de Kıbrıs konusundaki durgunluk ve çıkmaz devam ediyor. Bu nedenle de geçen sene 1 Mayıs tarihinde AB’ye girişleri ile kazandıkları üyelik sürecinin siyasi kazançlarını bir türlü elde edemiyorlar. Referandumda Papadopulos’un gerçek yüzünün ortaya çıkması ve Kıbrıs’ta çözümsüzlük isteyen tarafın Rumlar olduğunun anlaşılması, uluslararası alanda güvenilirliklerinin ve müzakere güçlerinin azalmasına neden oldu.
Beklemek ve zamanın akıp gitmesi bizim de aleyhimize. Boşa geçen zaman hem bizi olumsuz etkilemekte hem de adadaki ayrılığı da gün geçtikçe “kemikleştirmektedir”.
Genel Sekreter Kofi Annan, Kıbrıs konusunda yeni girişim yapmak, 31 Aralık 2005’e kadar kendisinin ve meslektaşlarının giderlerini karşılamak ve BM Kıbrıs ofisinin yeniden faaliyete geçirilebilmesi için BM Genel Kurulu 5. Komitesi’nden yarım milyon dolarlık fonun onaylanmasını istedi ve aldı. Bu isteği ile ilgili olarak da “Gerekli olduğunda Kıbrıs sorununun bütünsel çözümünü amaçlayan müzakerelere kısa süre içerisinde başlamak için hazır olmak gerektiği” yönünde bir açıklama yapmıştı.
Bu hazırlığın adı “Üç Aylık İyi Niyet Misyonu”.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan önümüzdeki aylarda Üç Aylık İyi Niyet Misyonu teklifinde bulunmayı planlıyor. Önümüzdeki aylarda Üç Aylık İyi Niyet Misyonu çerçevesinde taraflara sunulacak yeni “Annan” planı, geçmiş görüşmelerde ortaya çıkan tüm olumsuzlukları, pürüzleri, dersleri ve istekleri göz önüne alarak 5.ci Annan planının bir devamı şeklinde olacak. Ama bu yeni planın adının “Annan Planı versiyon 6” olup olmayacağından emin değilim. Zannederim “Annan Planı” tanımlamasının geçmişteki psikolojik etkisi göz önüne alınarak adı değiştirilecek.
İki bölgeli, iki toplumlu federasyonu referandumla reddedenler, AB’nin Annan Planı’nı desteklediğini görmezden gelerek, Avrupa Hukuku zemininde çözüm sloganını kullanıyor ama AB’nin yakın gelecekte girişimde bulunmak yerine, BM’nin girişimlerini desteklediği apaçık ortada. Kıbrıs sorununda varılacak her türlü anlaşma zaten AB uyumlu olacak. AB, çözümün ve yeniden birleşmenin katalizörü olmaya devam edecek.