Askerimizi hava tüfeği ile vuran RMMO Askeri |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Hatırlarsanız 21 Ocak Cuma günü, Kaymaklı bölgesinde Türk ve Rum kesimini ayıran sınırda nöbet bekleyen bir askerimiz nereden atıldığı bilinmeyen bir hava tüfeği kurşunu ile vurulmuştu.
Biz aslında nereden, niçin ve hangi duygularla atıldığını biliyorduk. Fakat Rum Savunma Bakanı Kiriakos Mavronikolas, Pazar günü yaptığı basın toplantısında bu konuya değinmiş ve neredeyse askerimizi olay yaratmak için bizim vurduğumuza getirmeyi ima ederek, askerimize saldırının Cuma günü sabaha karşı Lefkoşa’nın Kaymaklı bölgesindeki Yeşil Hat’ta yapıldığını belirtmiş, sözlerini de “BM ve biz bölgedeki tüm mevzileri araştırdık ve soruşturma başlattık. Bizim ateş açtığımız yönünde delil yoktur” cümlesi ile bitirmişti.
Arkasından Rum komutan Athanasios Nikolodimos, BM Barış Gücü’nün ikinci bir araştırma yaptığını ve askerimize Floper tipi bir hava tüfeğiyle ateş açıldığını söyleyerek “Türk askeri alnından yaralanmış. Durumu çok ciddi değilmiş. Bizim tarafımızdan ateş açılmış olsa bile, ateş açan sivil bir vatandaş olabilir” cümlesi ile en azından ateşin, Rum tarafından açıldığını kabul ettiklerini ortaya koymuştur.
Daha sonra yapılan araştırmalar ve soruşturmalar sonucunda Floper tipi hava tüfeği ile ateşi kimin açtığı nihayet ortaya çıktı. Bir Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) mensubu acemi er.
Bakanlığın yaptığı açıklamaya göre söz konusu er, sorumsuz bir şekilde kendisine verilen emirlere uymamış ve olayı gerçekleştirmeye kendi başına karar vermiş. Olaydan sonra derhal başka bir bölgeye aktarılmış ve hakkında disiplin soruşturması açılmış.
Rum Bakan ısrarla bunun herhangi bir talimatla yapılmadığını, böyle bir emir verilmediğini ve sadece söz konusu erin kendi (kindar) düşünceleri ve inisiyatifi ile ateş etme olayını gerçekleştiğini söylemektedir.
Zaten bence olayın gerçek noktası ve özü de, bu cümlenin son bölümündeki “erin kendi (kindar) düşünceleri ve inisiyatifi” kelimelerinde saklı.
Rumlar yıllardır, hatta yüzyıllardır bizleri çocuklarına, hep düşman olarak tanıttılar. Kilise bir taraftan, anne-babalar diğer taraftan hep çocuklara Türklerden nefret etmeyi ve Türklere kin tutmayı öğrettiler. Bıkmadan usanmadan bu duyguları aşıladılar. “En iyi Türk ölü Türktür” tanımı hala AB üyesi olacak kadar medenileşmiş zannedilen Rumlar arasında eski canlılığını koruyor. “Bello Turko” terimi ise artık günlük konuşulan Rumcada sık sık kullanılan bir tanımlama olmuş.
Belki de çözümsüzlüğün temelinde, Rumların hala daha şövenist, nefret dolu ve kindar duygularla iç içe yaşamalarından kökenlenen ve yok edilmesi mümkün olmayan endişeler yatmaktadır.
21.ci yüz yıldayız ve hala daha bizden nefret ediyorlar. Hala daha bizimle ortak bir devlet kurmayı ve yan yana yaşamayı kabullenemiyorlar.
Rumlar bu düşüncelerini ve duygusal olumsuzluklarını yenemezlerse, ki öyle gözüküyor, gelecekte Kıbrıs’ta ortak bir devlet yerine her halde, “Rumlar o yanı, Türkler bu yanı” denilerek yan yana oluşturulmuş iki devlet olacak…