Atatürk’e mektup yazmışlar |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Tüm sevgili okuyucularımın mübarek KURBAN BAYRAMINI KUTLAR, herkese ailesi ie birlikte sağlık ve mutluluklar dolu bir yaşam dilerim….
Pazartesi günkü yüzkarası mitingden sonra birileri çıkmış ve Atatürk’ümüze Öğretmenler gününü bahane edip bir mektup yazmış.
Ellerinde, Atatürk’ün can pahasına, kan pahasına, şehitler öksüzler pahasına kurduğu Türkiye’mizin halk iradesinin temsil edildiği “Türkiye Büyük Millet Meclisi”nde, o dönemde görev yapan Milletvekillerinin yasallaştırdığı “Bayrak Kanunu”na uygun bir Türk Bayrağını, KKTC’nin demokrasisine karşı yaptıkları yüz karası mitingde bulundurmayı zül sayan kişiler Atatürk’e mektup göndermişler.
Türk Bayrağını varsın saymayalım, saygıda bulunmayalım ama Atatürk’e mektup yazıp göz boyayalım diye düşünmüşler herhalde.
Atatürk’ümüzün, dönemin tabiri ile “Yedi düvel ile savaştıktan” ve onları yendikten sonra kurmayı başardığı Türkiye’mizi, kan pahasına, şehitler yetimler pahasına uzun bir mücadeleden sonra kurmayı başardığımız “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”mizi asimile etmekle suçlayan kişiler Atatürk’e mektup göndermişler.
Varsın Türkiye’yi suçlayalım, yerin dibine sokalım ama Atatürk’e mektup yazıp takiyye yapalım nasılsa yuttururuz diye düşünmüşler herhalde.
Biz Kıbrıs’lı Türkleri 15 Temmuz 1974 darbesinden sonra yok etmeye hazırlanan Rum ve Yunan Birliklerinin katliamından kurtarıp, şehitler pahasına bizlere hürriyetimizi veren, devlet kurmamızın yolunu açan, Atatürk’ün de başkumandanı olduğu Türk Ordusu’na her fırsat ve olanakta “İşgalci” diyen kişiler Atatürk’e mektup göndermişler.
Varsın hayatlarımızı kurtaran, adanın kuzeyinde özgürce yaşamamızı sağlayan Türk Ordusunu işgalcilikle suçlayalım ama Atatürk’e de mektup yazıp insanımızın gözünü boyar bu ayıbımızı örteriz diye düşünmüşler herhal.
Ellerinde Türkiye’mizin ve de KKTC’mizin bayraklarını bulundarmayan ve bunları taşımayı zül zayan kişiler, birçok ülkenin hayranlıkla ve gıpta ile kıskandığı demokrasimizin beşiği olan Meclisimize sopalarla saldırıp, ülkemizi ve Türkiye’mizi aşağılayıcı sloganlar attılar ama, sonra da Atatürk’e mektup yazıp bu çirkinlikten kurtulacaklarını sandılar. Herhalde insanımızı goho (akılsız) sanıyorlar.
Maaşlarını her ay Atatürk’ün kurduğu Türkiye’mizin gönderdiği katkılardan alan ve de utanmadan “Türkiye, seni de, memurunu da, paranı da istemiyoruz. Çek git” diyen bu kişiler, hem Türkiye’den gönderilen maaşlarını yüzleri kızarmadan alırlar, arkasından Türkiye’ye, Türk Ordusuna, Türkiye’nin KKTC’ye gönderdiği saygın memurlarına söverler, sonra da Atatürk’e mektup yazarlar.
Zannederler ki insanımız aptaldır ve yazdıkları mektuba kanmıştır.
Atatürk’ün baş öğretmeni olduğu ve kurduğu okulların aynısı olan KKTC’deki okulların bilgilerini, KKTC Milli Eğitim Bakanı yerine, sınırın ötesinde ve hala daha ateş kes imzalamadığımız, kağıt üzerinde de hala daha savaş konumunda olduğumuz Rum Eğitim Bakanına götürürler ve sonra da Atatürk’e mektup yazarlar ve şikayet ederler ama yüzleri hiç kızarmaz.
Her başları sıkıştığında Rum’a veya Avrupa Birliğine koşarlar, KKTC hükümetini ve “Dayatmacı Türkiye” tanımı ile Atatürk’ün can pahasına, kan pahasına kurduğu Türkiye’mizi, AB’nin ne idüğü belirsiz veya başkanı Yunanlı olan kuruluşlara şikayet ederler, sonra da utanmadan Türkiye’nin kurucusu, Türklerin babası Atatürk’e mektup yazarlar.
Mektuplarında Atatürk’e “izinden gidiyoruz” derler ama gittikleri yol tam tersinedir.
Bu kişiler, öğrencilere örnek olacağız derler ama ellerinde sopalarla halkın iradesinin yansıdığı Meclisimize ve bizim evlatlarımız olan polisimize saldırırlar. Amaçları KKTC Meclisini zorbalıkla kapatmak, devlet iradesini de kaba kuvvetle yıkmak olmasına rağmen Atatürk’e mektup yazarlar ve KKTC’yi şikayet ederler. Üstelik bir de “İzindeyiz Atam” derler.
Atatürk öğretmenlerin eline kalemi ve bilgiyi yakıştırmış, sopayı ve devlete saldırıyı değil.
Atatürk kime inanacaktı acaba.
Kurduğu Türkiye’ye dil uzatanlara mı, Başkomutanı olduğu ordusuna “İşgalci” diyenlere mi, üzerinde resmi bulunan Türk parasını istemeyenlere mi, Türk bayrağı yerine Rum veya Avrupa Birliği Bayrağını tercih edenlere mi, yoksa KKTC’yi yaşatmak için her tür zorluğu göze alanlara mı?
Atatürk yaşasaydı çok iyi bilirdi kime inanacağını ve bunlara da ne yapılması gerektiğini…