Bağış ve Downer |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Geçen haftaya Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Bakanı ve Baş müzakereci Egemen Bağış’ın sözleri ile BM Genel Sekreteri Bank Ki Moon’un Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’in KKTC’de gizli kapılar ardında yaptığı kulis faaliyeti damgasını vurdu.
Özel Danışman Downer’in KKTC’yi ziyaret edip bazı Siyasi Parti, Sivil Toplum Örgütü ve Sendika yöneticilerini, “Türk tarafının detaylara boğularak müzakerelerin akışını yavaşlattığı” suçlamasıyla Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’na karşı kışkırtarak, seslerini yükseltmesini istemesi, KKTC halkından büyük tepki görmesine neden olmuştu.
Bu ziyaret sonrasında kimlerin yapay ve sudan bahanelerle Eroğlu’na çattığını görmek ilginç oldu. Özellikle de “bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü” misali bir siyasi partinin müzakerelerin gidişatı ile ilgili protesto yürüyüşü yapması ve bazı sendikaların da Downer’in istekleri doğrultusunda açıklama yapmaları, Downer’in kimleri KKTC’de piyon gibi kullandığını su yüzüne çıkardı.
İşin ilginç yanı, Avrupa Birliği Bakanı ve Baş müzakereci Egemen Bağış’ın Londra’da Intercontinental Otel’de söylediği “Seçeneklerin arasında birleşmenin de bulunduğu ve 44 yıldır devam eden müzakerelerin çıkmaza girmesi durumunda KKTC’nin Türkiye’ye ilhakının da çözüm modellerinden bir tanesi olduğu” sözlerine tepki gösterenler de aynı Siyasi Parti, aynı Sivil Toplum Örgütü ve aynı Sendika yöneticileri.
Sayın Bağış’ın sözlerinde hiçbir yanlışlık yok.
Elbette ki KKTC’nin Türkiye’ye ilhakı çözümlerden bir tanesi.
KKTC halkının yarısından fazlası bunu isterse, hiçbir Siyasi Parti, Sendika ve Sivil Toplum Örgütü bunun karşısında duramaz, buna engel de olamaz.
Bütün yapabilecekleri, KKTC içinde kendilerinin kabul edilemez addedilen düşüncelerine taraftar bulamayınca, çareyi yurt dışında yardım aramak ve bu güne değin KKTC’nin veya da Kıbrıslı Türklerin varlığını kabul etmemiş kuruluşlardan medet ummaktır.
Tarihimizde Sayın Egemen Bağış’ın söylediklerinin canlı örneği Hatay’ın 23 Haziran 1939’da Türkiye’ye ilhakıdır.
Hatay’ın Türkiye’ye ilhakını yaşayanların birçoğu hala daha hayatta. Bu insanlara görüşülüp “İlhak’ın Sözlü Tarih”i hakkında bilgi de alınabilir.
İsteyen Hatay’ın Türkiye’ye ilhakın ile ilgili yaşanmış politik süreci ve doğru bilgileri
http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=722
adresinden de okuyup öğrenebilir.
Artık Kıbrıs sorununu çözmek için üzerinde son 44 yıldır uğraşılan ve görüşmelerin sürdürüldüğü “Federasyon tipi çözümün”, Kıbrıs sorununa çözüm olamayacağını, konu ile ilgili birçok yabancı diplomat dile getirmekte. Bunu Mısır’daki sağır sultan bile duydu ama ülkemizde bazı kişilerin hala kulaklarına ulaşmamış anlaşılan.
Rumların kendileri de artık federasyon tipi çözüm istememekte, “Türkler Kuzeyde, biz Güneyde bu şekilde ayrı ayrı birbirine komşu devletlerin içinde yaşamlarımızı sürdürelim” demektedir. Birkaç ay evvel yapılan EuroBarometre sonuçları da bunu açıkça ortaya koyuyor zaten.
Kıbrıs’ta “Federasyon Tipi Çözüm”ün tarihe gömüldüğü kesin. Müzakerelerin çıkmaza gireceği de kesin. 1 Temmuz’un Milat olacağı da…
1 Temmuz sonrasında artık “Federasyon modeli çözüm” dışında başka çözümlerin de masaya konacağı gerçeğine herkes hazır olmalıdır. Kıbrıslı Türklerin 1968’de başlayıp hala daha devam eden müzakereleri bir o kadar daha beklemek gibi niyetinin olmadığı hem 2009 Milletvekili, hem 2010 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden, hem de EuroBarometre’nin KKTC’de yaptığı Kamuoyu yoklamalarının sonuçlarından anlaşılabilir.
Sayın Egemen Bağış Londra’da doğruları söylemiştir.
Elbette ki çözümlerden bir tanesi de KKTC’nin Türkiye’ye ilhakıdır aynen “Hatay Devleti” gibi.
KKTC halkı buna karar verirse, önünde kimsenin durmaya hakkı da olamayacak.
Ata ATUN
ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.com
http://twitter.com@ataatun
7 Mart 2012