Bay Markopouliotis, Bize Özür Borçlusun |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Avrupa Komisyonu’nun Güney Kıbrıs’taki temsilcisi Bayan Kaminara’nın yerine gelen Bay Georgios Markopouliotisdaha ilk günden taraflılığını koydu ortaya.
Daha siftah bile etmeden “Doğrudan Ticaret çözüme bağlı” buyurdu Giriye (Bay) Markopouliotis!
AB, Kıbrıs’ta 24 Nisan 2004 tarihinde referanduma sunulan Annan Planı’nı Rum tarafının reddetmesi nedeniyle Kıbrıs sorununa yönelik bir çözüme ulaşılamaması üzerine, mevcut duruma ilişkin tutumunu belirlemek amacıyla, Kıbrıs Tüzüğü’nü yayımladı.
AB, Referandum sonucundan sonra, Kıbrıslı Türkleri izolasyondan kurtarmak yönünde “ilk adım” olarak nitelendirilen “Kıbrıs Tüzüğü”nü onayladı.
Brüksel’in 29 Nisan 2004 tarih ve 8208/04 sayılı “2003 tarihli Katılım Antlaşması’nın 10. no’lu Protokolü’nün 2. maddesinin öngördüğü usule dair Konsey Tüzüğü”nde “Doğrudan Ticaret’in çözüne bağlı” olduğuna dair bir madde yok.
Aynı düşüncenin devamı olarak;
Türk politikası tarafından “Doğrudan Ticaret Tüzüğü” olarak anılan “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’nin etkili kontrolü altında olmayan bölgeleri ile ticareti düzenleyen özel koşullara ilişkin 7 Temmuz 2004 tarihli Konsey Tüzüğü”nün açıklayıcı Notu da aşağıdaki gibi.
“AB Konseyi, Kıbrıs’ın AB’ye birleşmiş olarak girmesi konusundaki güçlü tercihini birçok kere vurgulamış, ancak henüz bu yönde bir sonuca ulaşılamamıştır.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın son şeklini vermiş olduğu “Kıbrıs Sorununun Kapsamlı Çözümü”ne ilişkin Plan, Kıbrıs Türk seçmeni tarafından 24 Nisan 2004 tarihinde eş zamanlı ve ayrı bir referandum sonucunda kabul edilmiştir. Kıbrıs Türklerinin oyu karşısında, BM Genel Sekreteri, Kıbrıs’taki iyi niyet misyonuna dayanarak, BM Güvenlik Konseyi’ne üye ülkeleri; “diğer tüm devletlere gerek ikili gerekse uluslararası platformlarda işbirliği yaparak, Kıbrıslı Türklerin izolasyonuna neden olan kısıtlamaları ve engelleri ortadan kaldırmaya öncülük etmeye” davet etmiştir.
Referandumun sonucunu takiben Konsey, 26 Nisan 2004’de şunu ifade etmiştir:
“Kıbrıs Türk toplumu, Avrupa Birliği içinde bir gelecek istediğini açık bir şekilde ifade etmiştir. Konsey, adadaki Türk toplumunun izolasyonuna son vermek ve bu kesimin ekonomik gelişimini teşvik etmek suretiyle yeniden birleşmeyi kolaylaştırmak konusunda kararlıdır. Konsey, Komisyon’u adanın ekonomik entegrasyonuna özel bir katkı sağlamak ve iki toplumun hem kendi arasındaki hem de AB ile olan ilişkileri geliştirmek amacıyla kapsamlı çözüm önerileri getirmeye çağırmıştır.”
Konsey Tüzüğü’ne eklenmiş taslak öneri, Konsey girişimini dikkate almakta ve Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik izolasyonuna son vermek için Kıbrıs’ın kuzey kesimiyle AB Gümrük Alanı arasındaki ticareti kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.”
Bu öneri, Komisyon tarafından 7 Temmuz 2004 tarihinde Konsey’e sunulmuş ancak Rumların ve Yunanlıların girişimleri sonucu Konsey’in Hukuk Bürosu tarafından AB müktesebatına aykırı bulunarak rafa kaldırılmış ve hakkında hiçbir işlem yapılmamıştır.
Ama ne kararda, ne Tüzükte ne de öneride, “Doğrudan Ticaret çözüme bağlı” diye bir madde veya kural yok.
Avrupa Birliği, üzerinde iki halkın ve iki ayrı devletin yaşadığı Kıbrıs adasına Rum veya Yunan kökenli temsilci göndermekle yanlış yapmaktadır.
Bu yanlış her geçen gün Kıbrıslı Türkleri Avrupa Birliğinden biraz daha uzaklaştırmakta, belirli periyotlarla yapılan Kamuoyu yoklamaları da bu gerçeği net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Avrupa Birliği bu yanlışı bir an evvel düzeltmeli ve gerek Avrupa Komisyonu’nun Güney Kıbrıs’taki temsilcisini, gerekse de “Kıbrıslı Türklerle Yüksek Temas Grubu” üyelerini Rum ve Yunanlılardan atamayarak adanın gerçeklerine çok daha doğru bir şekilde ulaşmalıdır.
Bay Markopouliotis da yaptığı bu yanıltıcı açıklama nedeni ile bize “özür” borçludur.
Ata ATUN
ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.com
16 Nisan 2012