BM kararları Lahey’e götürülmeli |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Son bir haftadır önüme 4 tane Birleşmiş Milletler kararını açtım ve didik didik inceliyorum onları.
Bu kararlar bizim nefes almamızı önleyen, ambargoların uygulanmasına kapı açan, direk uçuşlara mani olan, küreselleşmemize ve dünya ile kucaklaşmamıza taş koyan kararlar.
Zamanında haksızca ve bizlere söz hakkı verilmeden, bizleri dinlemeden, tek taraflı olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde alınmış kararlar.
Nedir bu kararlar ve içerikleri nelerdir.
1- 13 Aralık 1974 tarihli ve 365 No.lu Güvenlik Konseyi Kararı.
2- 12 Mart 1975 tarihli ve 367 No.lu Güvenlik Konseyi Kararı.
3- 18 Kasım 1983 tarihli ve 541 No.lu Güvenlik Konseyi Kararı.
4- 15 aralık 1983 tarihli ve 544 No.lu Güvenlik Konseyi Kararı.
5- 11 Mayıs 1984 tarihli ve 550 No.lu Güvenlik Konseyi Kararı.
365 No.lu karar oy birliği ile alınmış ve 3212 No.lu, Kıbrıs sorusu ile ilgili Genel Kurul kararı. Tarafların kararı kayıtsız şartsız uygulamasını istiyor.
367 No.lu karar, tüm üye ülkelerin Kıbrıs’ın hükümranlığına, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne ve tarafsızlığına saygı duymalarını istemektedir. 13 Şubat 1975 tarihinde ilan edilen “Kıbrıs Türk Federe Devletini” kınamaktadır.
541 No.lu karar, dikkatinizi çekerim, 15 Kasım 1983 tarihinde ilan edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşundan sadece 3 gün sonra alınmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Rumlar yemeden içmeden Güvenlik Konseyini hemen ve derhal 17 Kasımda toplantıya çağırmış ve ertesi gün alel acele yapılan toplantıda, hiç bizi dinlemeden, bize söz hakkı bile vermeden tamamen Rum yanlısı bir karar hemen alınmıştır. Bu karar çok canımızı yakmaktadır. KKTC’nin ilanının Kıbrıs Cumhuriyetini (sanki varmış gibi) hayata geçiren 1960 anlaşmalarına ve 1960 Garanti anlaşmalarına aykırı olduğunu, KKTC’nin kuruluşunun geçersiz olduğunu ve Kıbrıs’taki durumu daha da kötüye götüreceğini, bu nedenle cumhuriyetin ilanının geçersiz olduğunu, 356 ve 367 no.lu kararların uygulanmasını ve Kıbrıs’ta Kıbrıs Cumhuriyetinden başka hiçbir Kıbrıs devleti tanımamalarını karar altına almıştır.
544 o.lu karar, BM Barış gücünün 15 Aralıktan sonra adadaki görevini sürdürmesine ve 4 Mart 1964 kararının (Türkiye’nin, Kıbrıs’lı Türklerin toptan katledilmemesine karşılık zorla kabul ettiği yeni, içinde Türklerin bulunmadığı Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanıdığı karar) teyit edilmesini içermektedir.
550 No.lu karar ise, yukarıdaki tüm kararların tekrar teyit edilmesini, Türkiye ile KKTC tarafından karşılıklı akredite edilen Büyük elçilerin yasa dışı ve geçersiz olduklarını, BM’ye üye tüm devletlerin KKTC’yi tanımamalarını, tüm üye ülkelerin Kıbrıs’ın hükümranlığına, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne ve tarafsızlığına saygı duymalarını, Maraş’ın iskan edilmesinin kabul edilemez olduğunu ve Maraş’ın BM’ye devredilmesini içermektedir.
Bence tüm bu 365, 367, 541, 544 ve 550 kararlar, 23 Nisan 2004 tarihinde yapılan referandumdan sonra adada barış istemeyen tarafın Rumların olduğunun kesin olarak ortaya çıkmasından sonra geçerliliğini ve inandırıcılığını kaybetmiştir.
Bundan sonraki çabamız, Güvenlik Konseyinde bu kararları iptal ettirmek olmalıdır. Güvenlik Konseyinin yapısında baktığımız vakit, Rumların ağababaları Rusların orada daimi üye olarak bulunması, Genel sekreter Kofi Annan’ın 23 Nisan 2004 Referandum oylamasından sonra yazdığı raporu dahi geçirmemek için VETO kullanmasından dolayı bu şansımızın çok az olduğu görülmektedir.
Güvenlik konseyinde yukarıdaki kararları iptal ettiremeyeceğimiz gün gibi aşikar olduğuna göre yegane alternatif konuyu Lahey Adalet divanına götürmek kalmaktadır. Her ne kadar BM Güvenlik Konseyi ile Lahey Adalet divanı çok farklı ve alakasız konumlarda iseler de, Lahey’de alınabilecek KKTC lehine bir karar, en azından 365, 367, 541, 544 ve 550 kararların geçerliliği konusunda kafalarda soru işareti yaratacaktır. Belki de yeni kapılar açacaktır.
Bence denemeye değer. Siyasilerimize tavsiye ederim…