Deklarasyon bu gün yayınlanacak mı? |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
AB üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarından oluşan AB Konseyi, 17 aralık 2004’te Brüksel’de yapılan zirvede Türkiye’nin belirli koşulları yerine getirmesi halinde müzakerelerin 3 ekimde başlamasını kararlaştırmıştı.
Türkiye bu koşulları yerine getirdi ve 3 Ekim’de müzakerelerin başlamasını bekliyor.
Genişlemeden sorumlu Komisyonun başkanı Olli Rehn, Türkiye’nin 17 Aralıkta istenen ve Türkiye’nin müzakerelerin başlamasına giden yolu açan iki zor şartı yerine getirdiğini açıkladı.
Buna karşın son birkaç haftadır iç tribünlere oynayan Fransa Ankara’nın Rumları diplomatik olarak tanımayı reddetmesi nedeniyle Türkiye’nin müzakerelere hazır olduğu konusunda çekinceleri olduğunu dile getiriyordu ama Türkiye’nin bunu takmadığını ve müzakerelerin başlamasına engel olduğu için suçlanacağını da anlayınca, aniden tavır değiştirdi ve yumuşamaya başladı. Fransa Başbakanı Dominique de Villepin dün, Hem Avrupa’nın birliğini korumayı, hem de Türkiye’den Kıbrıs tutumuyla ilgili aydınlatıcı açıklamayı öğrenmek istediklerini söyledi. Yani peşin hükümlü olmayacağız demek istiyor.
Arkasından, sesini yükseltip homurdanmakta olan Avusturya’da yumuşak bir mesaj verdi. Başbakanı Wolfgang Schüssel de müzakerelerde üyeliğe alternatif getirilmesini istediklerini ve Türkiye’yi İslam âleminde açlığa terk etmek istemediklerini söyledi.
Fransa ve Avusturya eski olumsuzluklarını terk ederken, bu defa da aniden Papadopulos horozlandı ve VETO kullanabileceğini ima etti.
Tüm bu gelişmelerden sonra evvelki gün yapılan COREPER toplantısında, AB’nin, Türk deklarasyonuna karşı bir deklarasyon yayımlaması kararı verilirken, söz konusu belgenin şekil ve içeriği konusundaki karar da, 1-2 Eylül’de, İngiltere’de yapılacak, dışişleri bakanlarının gayrı resmi toplantısına bırakıldı.
Dün başlayan ve bugün de devam edecek olan AB Gayrı resmi Dışişleri Bakanları toplantısında 3 Ekim’in ertelenmesini isteyen üye ülke yok. Tartışmaların odak noktası Ankara’nın Gümrük Birliği Ek Protokolü’nü imzalarken yaptığı “kapsamlı çözüme dek Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımama” beyanı yani deklarasyonuın içeriği.
Ankara’nın önünde müzakerelerin başlaması için Kıbrıs’ı tanıma şartı yok, ama Türkiye’den müzakereler devam ederken, BM’de Kıbrıs sorunu çözülmeden liman ve havaalanlarını Rum gemi, ürün ve hizmetlerine açmasının isteneceği havası var.
Dönem başkanı İngiltere’nin tutumu ile Avrupa Komisyonu’nun “Türkiye’nin müzakerelere başlayabilmesi için Kıbrıs’ı tanıması gibi yasal bir yükümlülüğü yoktur” kararı çok etkili oldu ve Fransa ile Avusturya’yı tekrar düşünmeye zorladı.
Türkiye’nin, dahiyane bir şekilde hazırladığı deklarasyon içinde yer alan “BM zemininde kapsamlı bir çözümle birlikte Türkiye yeni oluşacak Kıbrıs Devleti ile ilişkiler tesis etmeye hazırdır” ifadesi, her şeyi yumuşatıyor ve Türkiye’nin çözüm yanlısı tutumunu açıkça ortaya konuyor.
Dün İngiltere’nin sunduğu karşı deklarasyon hayli ilginç ve Rumlardan büyük tepki aldı. Rumlar açıkça Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetinin adının belirtilerek karşı deklarasyonda yer almasını isterken, taslakta sadece, Türkiye’den Gümrük Birliği’nin uygulamasında 25 AB üyesi arasında “ayrımcılık yapmaması” uyarısı yer alıyor.
Karşı Deklarasyon taslağında yer alan bazı kritik noktalar şunlar:
1- Türkiye’nin deklarasyonu tek taraflıdır.
2- Türkiye tarafından yayınlanan deklarasyonun, protokolün öngördüğü yükümlülüklere herhangi bir hukuki etkisi bulunmamaktadır.
3- Kıbrıs Cumhuriyeti adada uluslararası hukuk bakımından yasal olan tek devlettir.
4- AB, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti de dahil olmak üzere AB üyesi devletlerle arasındaki ikili ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde ilerleme kaydetmesi gerektiğini hatırlatır.
5- Türkiye, protokolün uygulanmasında üye ülkeler arasında ayrımcılık yapmamalıdır.
Sonuç olarak, ben bu gün 3 Ekim müzakerelerinin kaderini belirleyecek adımların sonuncusu olan AB Gayrı resmi Dışişleri Bakanları toplantısında, Türkiye’yi Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanımaya zorlamayacak ve limanları ile havaalanlarını derhal Rum gemi ve uçaklarına açmaya mecbur etmeyecek bir karşı deklarasyon kararının çıkacağına ve çok değil, sadece dört hafta sonra da, 3 Ekim’de müzakerelerin her hangi bir engel olmadan başlayacağına inanıyorum.