Deklarasyona AB’den karşı bir bildiri var mı? |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Bu Rumların kafasındaki soru işareti ve beklentileri. Hükümet üyeleri yarın topluca kiliseye gidip saat 07:00 ayinine katılacaklar ve Türkiye’ye karşı AB içinde bir hareket başlaması için dua edecekler. Yarın ki program öyle. Kimden öğrendiğimi sormayın!.
Rum Dışişleri bakanı Yorgo Yakovu, Türkiye’nin deklarasyonuna karşılık AB’den karşıt bir bildiri beklediklerini her fırsatta dile getiriyor. Bu dillenme de bana deklarasyonun Türkiye tarafından çok sağlam bir zemine oturtulduğunu ve adeta bozulamaz olduğunu söylüyor.
Hatırlarsanız Türkiye, protokole imza atarken (özellikle) Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni tanımadığını da yayımladığı bir deklarasyon ile ilan etmişti. Deklarasyonun içeriği aynen aşağıdaki gibi idi.
Yakovu şimdi, İngiltere’yi kastederek, Rumların sadece Türkler’le değil “AB içinden” ülkelerle de mücadele ettiğini söylüyor. Yani beklentilerinin tam tersi oldu. Rumlar AB’yi arkalarına alıp, Türkiye’ye zorla gasp ettikleri Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini kabul ettireceklerini sanıyorlardı. Senaryoları ters tepti. Şimdi yana yana Türkiye’nin deklarasyonunu geçersiz kılacak ve akıllarda hiçbir soru işareti bırakmayacak bir karşı bildiri peşindeler.
31 Ağustos’ta yapılacak COREPER toplantısında konunun istedikleri şekilde sonuçlanması için diplomatik atak başlattılar. Başarılı olabilirlerse, hemen ertesi gün başlayacak ve 2 Eylülde bitecek AB Dışişleri bakanları toplantısına elde ettikleri kararı sunup bağlamak niyetindeler.
Oldu oldu. Olmadı geçmiş olsun.
Artık 2 Eylülden sonraki ilk önemli tarih 3 Ekim ve görüşmeler Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti Türkiye tarafından resmen tanınmadan ve Türkiye de müzakere koşullarını eksiksiz yerine getirmiş olarak başlayacak.
Bu olasılığı kendi lehlerine çevirmek için, Bizans’tan kalan bir taktik uyguladılar. 4 tane AB hukukunu iyi bilen uluslararası hukuk profesörüne deklarasyonu ve ek protokolü incelettiler ve her zaman yaptıkları gibi tamamen kendi lehlerine bir de rapor hazırlattılar. Bu taraflı rapora göre, Türkiye’nin Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni tanımadığına ilişkin deklarasyonu, üye devlet Kıbrıs aleyhinde temel bir ayrım teşkil etmekte ve ek protokole ilişkin 58’inci maddeye de aykırı olmakta.
Bu raporu çantasına koyan Rum Yönetimi kapı kapı dolaşarak raporu AB’li ortaklarının önüne koydu.
Bu şekilde başlatılan diplomatik atağın ilk adımı, AB’li ortakların önüne raporu koymak ve Türkiye’yle ilgili niyetlerini tam olarak öğrenmek. Bu Rumlar için çok önemli. Kafaları karmakarışık. Bir türlü durumu net olarak göremiyorlar.
Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanımadığını açıkça deklarasyon ile yayımlayan Türkiye’nin bu hareketine tepki gösteren ülkelerin (Fransa, Avusturya ve Danimarka), eldeki bu düzmece raporla 3 Ekim’deki üyelik müzakerelerini durdurmaya niyetleri var mı, yoksa konunun önemini sadece vurgulamak ve şu veya bu şekilde Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti ile Yunanistan’ı Türkiye’nin deklerasyonunu kabul etmeye mecbur etmek mi olduğunu bir türlü kestiremiyorlar.
Yani işin ucunda, Rumlara ve Yunanlılara geriye kalan 23 AB üyesi ülkenin “oturun oturduğunuz yerde, sorun çıkarmayın” demeleri olasılığı da var. Ve bu olasılık da çok yüksek.