Erdoğan-Rusya-Kıbrıs-KKTC Sarmalı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Rusya’nın, BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Referandum sonrası BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu Kıbrıs raporunu “VETO” etmesinin asıl amacının, Rusların Güney Kıbrıs’taki Rum Bankalarında bulunan yaklaşık 40 Milyar Amerikan Dolarlık parasını korumak olduğu dedikoduları almış başını yürümüş.
Kime sorsanız işin siyasi boyutunu tartışan veya savunan yok. Sanki her kes ağızbirliği etmişçesine parasal yönünü konuşuyor.
Rusya bu dedikodular için “Güney Kıbrıs’taki paramızı cebimizden almak istiyorlardı” diye yanıt veriyor.
Fakat gerçek şu ki Ruya’nın Kıbrıs sorununa yönelik yaklaşımı, Erdoğan’ın ziyaretinden sonra iyice yumuşadı.
Başbakan Erdoğan, Rusya’dan aldığı sıcak ve olumlu mesajlardan sonra BM Genel Sekreteri Annan’dan, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması yönündeki “iyi niyet misyonu”nu canlandırmasını talep edecek.
Hatırlarsanız geçen yıl Davos’ta yapılan Erdoğan-Annan görüşmesinden sonra Annan planı çerçevesindeki süreç bayağı ivme ve hareketlilik kazanmıştı. Bu yıl 26-30 Ocak tarihlerinde yer alacak Davos toplantıları, bence gene aynı şekilde benzer bir görüşmeye sahne olacak ve “Yeni Annan Planı” çerçevesindeki süreç hız kazanacak.
Öncelik, BM Genel Sektereteri Kofi Annan’ın Referandum sonrası BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu Kıbrıs raporunun onaylanması olabilir. Bu onaya VETO koyan Rusya olduğu için de ilk adım Rusya’dan başlayacak. Rusya’nın VETO’su kalkarsa “Madde 29 : Güvenlik Konseyi, görevini yerine getirmek için gerekli gördüğü yardımcı organları oluşturabilir.” maddesi uyarınca adada kalıcı bir çözüm için Genel Sekreter Kofi Annan’ın tekrar görevlendirilmesi sağlanacak. Başka türlü 2005 yılı içinde BM yönetimi ve hakemliği altında Kıbrıs görüşmeleri başlayamaz.
Bu aşamada şunu da unutmamak gerekmektedir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, kesin başarıyla sonuçlanacağından emin olmadıkça Kıbrıs konusunda yeni girişim başlatmaya yanaşmayacaktır.
Tabi aynı zamanda “Kıbrıs’ta çözüm girişimlerinin sonuç alınabilecek bir sürece girmesi” ancak Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetinin de bu yönde olumlu ve istekli bir adım atması ile mümkün olabilir.
2005 yılı Kıbrıs konusunda Türkiye için zor bir yıl olacak. Türkiye illaki 2005 yılı içinde ve 3 Ekim’den evvel Kıbrıs’ta bir çözüm istiyorsa, bu çözüm kendisine ve dolayısı ile Kıbrıs Türklerine pahalıya mal olabilir. Tasos Papadopulos’un Kıbrıs’ta barışın sağlanması ve “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ”nin tesis edilmesi için ortaya koyduğu koşullarını veya olmazsa olmazlarını dikkate aldığınız vakit, büyük bir olasılıkla 5.ci Annan Planı’ndan daha geri şartlara razı olmak zorunda kalacağımız duygusuna kapılırsınız.
Bu gerçek belki de duygudan da öte. Çok somut ve kesin..