ERMENİSTAN VE BİZ |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
ABD Başkanlık yarışında George Bush’un rakibi olan ve Amerikan Dış politikasını detaylı olarak bilmeyen John Kerry, oyları arasına Ermeni Diasporasının oylarını da katmak için, Ermenileri hoşnut edecek söylevler ve sözler verdi. Seçim sonunda Ermeni diasporasının çabaları boşa çıktı ve adayları J. Kerry seçimi kaybetti. 2.ci döneme sağlam bir adım atan G. Bush Orta Doğu politikasında kesin ve kalıcı girişimlerini hemen başlattı.
Önümüzdeki günlerde değişen ABD politikasında görebildiğimiz köşe taşlarını ortaya koyacağız. Bunlardan bir tanesi Ermenistan ve Ermenistan-Türkiye ilişkileri.
Ermenistan’ın bütçesine soykırım tanıtımı için koyduğu ödeneği kaldırması bir tesadüf değil. Özellikle Cumhurbaşkanı Koçaryan’ın geçmiş söylev ve icraatlarına bakarsanız bu kararın ne denli büyük bir değişiklik olduğunu görebilirsiniz. Barışcı Petrosyan’dan görevi devralan Koçaryan, Türkiye konusunda hiç bir zaman taviz vermeyi düşünmeyen bir şahin idi. Şimdi Türkiye ile iyi ilişkilerin, soykırım iddialarından daha önemli olduğunu söylemektedir. Bu kulvar değişikliğinde ABD’nin ve de AB’nin büyük rolü olduğu inancındayım.
Ermenistan konusundaki AB’nin rolü, Türkiye ile müzakerelere başlayacak olmasıdır. Bence Erivan’ın beklediği de budur. Türkiye’ye müzakere tarihi verilmesi demek Ermenistan’ın AB ile sınır komşusu olması demektir. Ermenistan’ın Avrupa ile bağları, Hıristiyan olmasına ilaveten, Haçlı seferlerine koyduğu katkı ile 12.ci Yüz Yıla kadar geri gitmektedir. 12 yüz yılda, Haçlılar tarafından Kutsal Topraklarda kurulan Kudüs Krallığı, Tripoli Kontluğu, Antakya Prensliği ve Edessa Kontluğuna ilaveten Antalya’dan Antakya’ya kadar uzanan ve o dönemde adına Kilikya denilen bölgede de “Küçük Ermeni Krallığı” kurulmuştu. Söz konusu bu 5 Hıristiyan devlet, ortak düşmanları olan Türklere karşı devamlı olarak birbirleri ile dayanışma içindeydiler. Kilikya’da 1198 yılında kurulan bu Ermeni krallığı, 177 yıl hükümranlığını sürdürmüş ve diğerlerinden 85 yıl daha fazla ayakta kalmayı başararak 1375 yılında yıkılmıştır.
Şimdi Ermenistan Avrupa ile fiziksel bağ kurabileceği yeni bir olanak elde etmek üzeredir. Bu nedenle Türkiye ile ilişkilerini üst düzeye çıkarmak zorundadır ve bunu da nihayet fark etmiştir. Zaten ekonomisi Türkiye’nin yatırımına ve deneyimine, pazarı Türk mamüllerine, enerjisi Türkiye’nin enerjisine ve dünya ile bağlantısı da Türkiye’nin hava ve kara limanlarına çok gereksinim göstermektedir.
Ermenistan Parlamentosundaki bazı milletvekillerinin, “Bölgede barış ve istikrarın korunması için taviz vererek gerekli adımları attık. Karşı taraf da Ermenistan hükümetinin bu tavrını değerlendirmeli” yönündeki ifadeleri sadece Türkiye’ye yöneliktir. Buradaki karşı taraf denen ülke, aralarında Dağlık Karadağ sorununun bulunduğu Azerbaycan değil, Türkiye’dir. Buna ilaveten Türk ve Ermeni diplomatlarının gelecek hafta İstanbul’da bir araya geleceği ise iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin artık başlıyor olması demektir.
Bence Türkiye’nin AB’ye girişi ve AB ile müzakereleri sürecinde karşılıklı iyi anlayış ve tavırlarla Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde ortak bir yol bulunacaktır. Bu ortak yolun sonrası da Ermenistan’ın AB’ye girişi ile sonuçlanacaktır.