Girne Yolundaki Tehlikeli Dönemeç |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Zaman zaman yolum Girne’ye düşer ve keyifle sürerim aracımı.
Mağusa’dan Girne’ye gidiyorsam çoğu zaman Alevkayası yolundan bazen de Esentepe üzerinden giderim. Yöredeki doğanın güzelliği beni çok etkiler.
Lefkoşa’dan Girne’ye gidiyorsam bazen Yakın Doğu Üniversitesi – Dikmen yolundan gidip Boğaz’a çıkarım bazen de Gönyeli kavşağından doğru Girne yoluna girerim. Zaten geriye başka bir seçeneğim de kalmaz.
Yol çift şerit ve güzeldir. Doğası da gerçekten insanı büyüleyicidir.
Geçenlerde Girne’de düzenlenen bir törene giderken, her zaman üniversiteye gittiğim yolu seçtim ve Haspolat kavşağından Taşkent’e, Taşkent’den Dikmen’e ve Dikmen’den de Boğaza çıkıp Girne yoluna girdim.
St. Hilarion dönemecini geçtikten sonra yol inişe geçer ve karşınızdaki tepede nazlı nazlı dalgalanan görkemli bayraklarımız önünüze çıkar.
Bayraklarımızın yer aldığı tepeyi neredeyse yarısına kadar dolanan bir dönemeç bulunmaktadır bu tepenin alt kısmında.
Etrafı yeşilliklerle kaplı, yol ortasında ve kenarlarında koruyucu bariyerlerin olduğu, iniş aşağı süratinizin de elinizde olmadan git gide arttığı bir dönemeçtir bu.
Yanımdan arabalar vızır vızır geçerken ben daha da yavaşlayıp dönemece girdiğim sırada, aniden gözüme karşı yolun içinde, kendi etrafında fırıldak gibi dönen bir araç ilişti. Karşı şeritteydi ve Girne’den Lefkoşa’ya doğru gidiyordu. Allah’tan bir kaza olmadı.
Devrilmedi, yoldan çıkmadı ve bariyerlere 5-10 santim kalarak yüzü Girne’ye dönük bir şekilde durmayı başarabildi. İçindeki şoför bayan mıydı, erkek miydi seçemedim ama saniyeler içinde şaşkınlığını atlattıktan sonra arabasını tekrar çalıştırdı, manevrasını yaptı ve yoluna sağ salim devam etti.
Her ne kadar politikayla uğraşıyorsam ve köşe yazarlığı yapıyorsam da kafam matematik yapılı ve analitik. Zaten ana bilim dalım da Mühendislik.
Arabamı kenara çektim ve karşı tarafa geçip yolu iyice inceledim. Kafama göre ölçümler aldım, eğim ölçtüm. Yolun içinde bu aracın fırıldak gibi dönmesinin bir nedeni olmalıydı.
Sürücü hatası kadar yol hatası da olmalıydı orada.
Mağusa’da ona benzer bir araç buldum, ağırlığını ve aks aralarını tespit ettim, lastiklerini ölçtüm. Çalışma odamda haritalarımı açtım, dönemeci önüme koydum.
Aracın yaklaşık ağırlığını 1000 kg aldım. Lastik genişliği 16 santim, yere basan kısmını da 8 santim tespit ettim.
Merkez kaç kuralını tekrar tekrar okudum ve bulgularımı formüle döktüm.
Dönemeci üşenmedim kağıda detaylı bir şekilde çizdim ve analiz ettim.
Dönemeç 3 farklı yaydan oluşmakta ve en tehlikelisi de ortada olanı. Yarı çapı 65.60 m. ve aralarında en kısa yarı çaplısı.
Yarı çap ne kadar kısa olursa, merkez kaç kuvveti de o denli artmakta ve aracı dışa doğru fırlatmakta.
Belli bir hızdan yukarı süratli bir şekilde söz konusu 3 farklı yaydan oluşan bu dönemece giren özellikle de küçük gövdeli aile tipi araçlar, dar lastikleri ve hafif olan ağırlıkları nedeni ile asfaltla yeterince temas edememekte ve lastiklerin oluşturduğu sürtünme gücü, belli bir hızdan sonra merkez kaç kuvvetinin yarattığı çekimin etkisini yenemediğinden dolayı da araç kontrolden çıkmakta.
Kontrolden çıkan araç da, ya bariyerlere çarpmakta ya da kendi ekseni etrafında dönerek savrulmakta.
Benim bulgum aynen bu şekilde.
Bu tehlikeli dönemecin olumsuz etkilerinden vatandaşlarımızı korumak için her iki taraftan da dönemece girmeden 100 metre evvel, hızı 65 kilometreye düşürecek levhalar konmalıdır. Belki de ne doğrusu sürücülerin bu kurala para cezası korkutmasıyla uymaları için, hız kameraları koymak olacaktır.
Gerçekten de bu dönemeç çok tehlikeli.
Tehlikeyi anlayabilmem için gözümle görmem gerekti. Gördüm de.