Hristofyas’ın Niyeti Belli Oldu |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Açık ve net bir şekilde belli oluyor ki, Hristofyas’ın adaya barış getirecek bir sonuca gitmeye niyeti yok.
Rum tarafındaki iç siyasete bakarsak, buna artık gücünün kalmadığı da görülmekte.
AKEL’in koalisyon ortağı DİKO Çarşamba günü Genişletilmiş Yürütme Kurulu’nun toplantısı yaptı. Yaklaşık 6 saat süren ve akşam saatlerinde tamamlanan bu toplantıda Hristofyas’ın önerilerinin mülkiyetin çözümüne zemin olamayacağı kararı oy birliği ile alındı.
Gerçekte bu karar, DIKO’nun koalisyon hükümetinden çıkışını gündeme dahi getirebilir.
DIKO Hristofyas’a “böyle gidersen ben arkanda yokum” diyor açıkça.
“Ben adaya barış getirmek için Cumhurbaşkanlığına aday oldum, bu yolda her girişimi yapacağım ” diyen Hristofyas ise, daha düne kadar “Zaman Tahdidi istemiyorum” derken aniden yöntem değiştirdi ve Çarşamba günkü görüşmeyi iki saatte bitirmek için elden gelen her şeyi yaptı.
Daha evvel varılan mutabakatta Eylül ve Ekim aylarında yoğun görüşmeler yapılıp 2010 Kasımında bir sonuca gidilecekken, Hristofyas son Türk Önerileri ile köşeye sıkışıp, iç siyasette de çok eleştirilmeye başlanınca, müzakerelerden kaçmanın yollarını aramaya başladı.
Niyeti önceleri 3. Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’nu uzlaşmazlıkla suçlayıp müzakerelerin çıkmaza girmesini Türk tarafına yüklemekti ama Eroğlu, Hristofyas’ın bu planını bozup, ilaveten bir de yalancı durumuna sokunca ister istemez müzakereleri devam ettirmek zorunda kaldı.
Müzakerelere devam ediyor ama bal yapmayan arıdan pek farkı yok.
Sonuca gidip adaya çözüm getirmeye yönelik bir gayreti de yok.
Hristofyas Çarşamba günü Kıbrıs doğrudan müzakereleri çerçevesindeki Eroğlu ile 13. görüşmesini yaptı. Cumhurbaşkanı Talat ile yaptığı görüşmeleri de hesaba katarsak bu sayı tamı tamına 86 ama ortada elle tutulur, gözle görülür bir gelişme de yok.
Bu tempoyla değil 2010 Kasımında, 2020 Kasımında bile çözüme ulaşılamaz. Görüşme sayısı da Allah bilir beşyüzlere yaklaşır.
Hristofyas’in birbirine paralel iki stratejisi var.
Birincisi gündemi sulandırmak ve müzakereleri uzatmak.
Bu doğrultuda ısrarla daha evvel mutabakata vardığı gündemi değiştirmek ve “Mülkiyet” konusu ile “Toprak” ve “T.C. kökenli KKTC vatandaşları” aynı anda tartışmak istiyor.
Her ne kadar Cumhurbaşkanı Eroğlu buna defaten ve kesin olarak da “Hayır” demişse de, her toplantıda bu konuyu dile getiriyor ve ısrarını sürdürüyor. Amacı belli, görüşmeleri daha büyük boyutlarda çıkmaza sokmak ve Kıbrıslı Türkleri oyun bozancılıkla suçlayarak masadan kalkmak.
İkincisi ise zamana oynayarak müzakereleri alabildiğince uzatmak ve Mayıs 2011’de Rum tarafında yapılacak Temsilciler Meclisi seçimlerini fire vermeden atlatmak.
Rum tarafındaki seçim hesaplaşması daha şimdiden başladı.
DIKO, Çarşamba günü Hristofyas’a “OXI” yani Hayır diyerek sağcılardan oy toplamanın başlangıcını yaptı. Bu atağa elbette DISY, EDEK ve EVRO.KO farklı bir girişimle yanıt verecekler. AKEL dışındaki partiler sağ oyların peşine düştüler. Bu sefer seçimler çok neşeli ve kıran kırana geçeceğe benziyor.
Rum tarafındaki seçimlerden hemen sonra Türkiye’deki Milletvekili seçimlerinin heyecanı başlayacak. Aradan geçecek olan 8-10 aylık bir süreden sonra da Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin AB Dönem Başkanlığı 1 Temmuz 2012’de başlayacak ve 31 Aralık 2012’de bitecek.
Hristofyas’ın siyasi geleceğini bu kritik dönem ve müzakerelerin gidişatı belirleyecek. Nedeni de bu dönemin bitiminin hemen sonrasında, yani Şubat 2013’de de Rum Cumhurbaşkanlığı seçimlerin olması.
Takvim belli.
Olaylar da belli, olacaklar da.
Hristofyas açıkça zaman kazanmaya çalışıyor. Hedefi de Şubat 2013’e kadar müzakereleri uzatmak.
2013 Mart’ında ise sade bir vatandaş olacak. Falı öyle gösteriyor.