İlerleme Raporu ve Strateji Belgesi ne kadar güvenilir |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
AB Komisyonu, nihayet AB’nin Türkiye’ye ilişkin İlerleme Raporu ile Strateji Belgesi’ni açıkladı. Rapor tamı tamına 75 sayfa, Strateji belgesi de 20 sayfa. Raporun hacmi geçen seferkinin neredeyse yarısı kadar. Perde arkasında bayağı çekişmeler ve Türkiye için engellemeler konması çabaları oldu. Fransa, Türkiye’nin üyeliğinin tüm ülkelerde referanduma sunulmasını teklif etti ancak bu teklif reddedildi ve raporda yer almadı. Fransa’nın amacı korkulu bir rüyası olan ve yakın gelecekteki ekonomik rakibi olma konumundaki Türkiye’den daha palazlanmadan şimdiden kurtulmak.
Raporun hemen öncesi ve hemen sonrası değerlendirmeler yapan AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun ve Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Hollandalı Camiel Eurlings’in sözlerini dikkate almamak gerekiyor. Her ikisinin de sözleri Türkiye’yi yanıltmaya ve açıkçası kandırmaya yönelik. Tabi Fin önerilerinin babası Tuomioja’nın sözleri de aynı klasmanda.
Rapor yayımlanmadan hemen önce bir değerlendirme yapan AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Kıbrıs sorunu sürse de Türkiye-AB müzakerelerinin dondurulmayacağını, diplomatik girişimlere şans vermek istediklerini ve buna paralel olarak Türkiye’nin de Aralık ayının ortasına kadar deniz ve hava limanlarını Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti bayraklı gemi ve uçaklara açması tavsiyesinde bulundu. Eğer hava ve deniz limanları açılmazsa konu Aralık ayının ondördünde yapılacak Başkanlar Konseyinde ele alınacak.
Amaç belki limanları açar düşüncesi ile Türkiye’ye sünnetçi korkusu vermek.
AB’nin Türkiye’ye ilişkin İlerleme Raporu ile Strateji Belgesi’ni açıklamasının ardından bir basın toplantısı düzenleyen Eurlings’de, 2006 yılı sona ermeden Ek Protokolün uygulanmasının AB’nin güvenilirliği açısından çok önemli olduğunu ve Türkiye’den de Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanımasını istemediklerinden bahsetti.
Aynı kişi sözlerine devamla Kıbrıs sorununun çözümü için Kıbrıs’lı Türklerin durumunun da son derece önemli olduğunu ve AB’nin de izolasyonların kaldırılması için çalışması gerektiğini vurguladı. Tabi Eurlings ağzına KKTC lafını asla almıyor. Kıbrıs’lı Türkler veya adanın Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetinin hükümranlığının olmadığı yerlerde yaşayan Kıbrıslılar tanımını kullanıyor.
Türkiye’nin politikacıları ve Türk insanı, bu tür kandırmacaları AB’nin yetkili ağızlarından daha evvel gene duymuşlardı.
Türkiye Annan planını kabul ederse, Kıbrıs’ta Kıbrıs’lı Türklere uygulanan izolasyonları kaldıracağına dair teminat veren AB yetkilileri, referandum sonrasında Kıbrıs’lı Türklerin “%65 Evet” oylarına rağmen, sözlerini tutmamışlar ve izolasyonların kaldırılamaması gerekçesine de “O siyasi bir karardır, Hukuksal değildir” yanıtını vermişlerdir.
Kıbrıs konusunda uluslar arası anlaşmalara uyarak hareket eden Türkiye’nin neden bu konuda cezalandırıldığı sorulunca AB yetkilerinin yanıtı “Hukuksal olarak siz haklısınız, siyasal olarak biz üstünüz” olmuştur. Yani “Biz ne dersek o olur” demişlerdir.
Son dönemin Don Kişot’u AB Dönem Başkanı Fin Başbakanı Tuomioja’nın Fin önerileri konusunda, “Bu öneriler Kıbrıs’ta çözüm konusundaki son şanstır. Kaçırılırsa bir daha böyle fırsat ele geçmez” sözleri daha kurumadan, öneriler taraflarca reddedilince, ortaya yeni öneriler koyması, bu insanların sözlerinin ne kadar güvensiz ve itimat edilemez olduğunun en güzel ispatlarıdır.