İngiltere’nin ve ABD’nin “B” planı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Türk önerileri Kıbrıs’lı Rumları fena köşeye sıkıştırdı. Rumlar için tam bir baş ağrısı oldu bu öneriler.
Öneriler şimdi adeta üstlerine doğru gelen büyük bir taş gibi. Kıbrıs Rum Yönetimi, kıpırdayamaz, manevra yapamaz oldu. İleri, geri, sağa, sola kaçmaya çalışıyor ama nafile. Kabus dolu rüyada bir yere kaçılamadığı gibi Rum Yönetimi de savuşturamıyor bunu bir türlü.
Aslında önerilerin içinde pek bir şey yok ama önerilerin yarattığı rüzgar karşısında durulur gibi değil.
İngiltere hemen “Rumlar bu önerileri reddederlerse “B” planım” var dedi. Nedir bu İngilizlerin “B” planı. Benim aklıma ilk gelen KKTC Cumhurbaşkanı M. A. Talat’ın, Blair tarafından İngiltere’ye davet edilmesi ve Downing sokak No.10 da kabul edilmesi. Çift kanatlı siyah giriş kapısı ile ünlü, İngiliz Başbakanlık binasında yani.
Böylesi bir davranışı Rum Yönetimi rüyasında bile görmek istemez. Görse bile kimseye söylemez ve hayra yormaz.
Amerika zaten daha başından “B” planını ima etti. Amerikalıların “B” planlarının temelinde Ercan’a direk uçuş var. Bu uçuşlar Newyork’tan değil, yöredeki Amerikan üslerinin birinden olacak.
Birde Amerikalılar ile İngilizlerin ortak bir “B” planı var ki, Rum Yönetimini çıldırtıyor. Ellerinden gelse ve bu işin mimarını bir bulsalar bir tek gün bile yaşatmazlar kendisini. Bu fikre adadaki barış havarisi Hristofyas bile çok bozuldu.
Teklif edilen “A” planı, dörtlü bir konferans yapılması. Bu teklife göre Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi ve KKTC masaya oturup, anlaşmaya varmadan kalkmayacaklar. Tuvalete bile gitmek yok.
Eğer Papadopulos horozlanıp “OXİ” derse ki dedi, bunun alternatifi “B” planı. “B” planının içeriği “Beşli Konferans” olması. Yani bu defa konferansa birileri daha katılacak. Bu beşinci taraf ABD’mi olur, İngiltere’mi olur, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’mi olur kestiremiyorum ama aklıma en çok yatan İngiltere’nin olabileceğidir.
Amerikalılar ve İngiltere inisiyatifi ele aldılar ve Türk önerilerini benimsemekle kalmayıp, bunları kabul etmesi için Kıbrıs Rum tarafına ve Atina’ya baskı yapıyorlar. Güvenlik Konseyinde Annan raporunun görüşülmesine ilişkin engellerin kalkacağı şantajı ile Rusya’yı kullanarak, Rum Yönetimine baskı yapmak eğilimindedirler. Rumlara işlerin bu şekilde devam edemeyeceğini ve bir değişiklik sürecinin başlatılması gerektiğini işittiriyorlar. Akıllarındaki Papadopulos ile Talat’ın bir ön görüşme yapması ve diyaloğun başlaması.
Türkiye önerisinin sunduktan sonra, Lefkoşa çok zor durumda kaldı. Rum Yönetimi Başkanı Papadopulos, işin şakaya gelir tarafı olmadığını anlayınca eski hırçınlığını bir kenara bıraktı ve Genel Sekreter’in davet etmesi durumunda diyaloğa derhal icabet etmeye ve Kıbrıslı Türkler ile alakalı ortaya çıkacak herhangi bir sorunu meşruiyet çerçevesi içinde göğüslemeye ve tartışmaya hazır olduğunu bildirdi.
Bildirdi bildirmesine de arkasından, elindeki son koz olan “VETO” hakkını da ne olur ne olmaz diye ortaya çıkarıp masanın üstüne koydu. Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu, Ankara’yı, Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecini veto etmekle tehdit etti.
Ben bunu saldırıya uğrayan kedinin köşeye sıkışınca, ölümü göze alıp karşı saldırıya geçmesine benzettim. VETO’nun sonu Kıbrıs Rum Yönetimi için tam bir felaket olur ve ada, bir daha birleşmemek üzere ikiye ayrılır.