İsveç’in dönem başkanlığı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
İsveç 1 Temmuz-31 Aralık 2009 tarihleri arasında AB’nin dönem başkanlığı görevini üstlendi.
Gerçekte bu Kıbrıs sorununa çözüm müzakerelerini olumlu bir gidişata sokabilmenin anahtarı da olabilir.
İsveç’in diğer ülkelerden farkı, Rumların 21 Aralık 1963’de başlayan saldırıları sonrasında adaya gönderilen BM Barış Gücü içinde İsveç Birliğini göndermeleri ve adadaki 1994 yılına kadar aralıksız olarak adada tutmaları. Bu nedenle de İsveç Hükümeti adada yaşananları tüm gerçekleri ile birlikte en ince detayına kadar biliyor.
Mağusa’da şimdi İtimat Taksi servislerinin bulunduğu yerde İsveç Askeri Birliği kampı bulunmaktaydı. Bu nedenle de zaman içinde epeyi İsveç’li arkadaşım olmuştu.
İsveç hükümeti Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas arasında gerçekleştirilmekte olan süreci, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin “son fırsat” olarak nitelendirmekte.
Bunda da haksız değil.
İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt Kıbrıs sorununu tüm gerçekleri ile, halk tabiriyle A’dan Z’ye bilmekte, Rum’ları da çok iyi tanımaktadır.
Bu nedenle de Kıbrıs sorununu “doğrudan” ele almaya kararlı İsveç bu önümüzdeki altı ay içinde.
İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt aynı zamanda Türkiye’yi de çok iyi tanıyan ve AB içinde neredeyse Türkiye’yi kayıtsız koşulsuz destekleyen ender politik liderlerden de bir tanesi.
Bildt, Kıbrıs sorunu çözüm sürecinin, Türkiye’nin 2009 yılının Aralık ayında gerçekleştirilecek AB değerlendirmesiyle ilişkilendirilmesinden de rahatsız ve bu sorunu çözmek için kolları şimdiden sıvamış durumda.
Türkiye’nin, AB-Türkiye Müzakere Çerçeve Belgesi içinde yer alan “Hava ve Deniz Limanlarını Rum Bandıralı uçak ve gemilere açması” koşulu nedeni ile neredeyse donma noktasına gelecek olan Katılım Müzakerelerini bu koşul olmadan sürdürülebilmesi için girişimlerine başladı bile.
Arkasında İngiltere’nin de sağlam bir desteği var.
AB Komisyonu 2008 yılı AB-Türkiye Katılım Müzakereleri Raporunun olumsuz çıkması durumunda, ki kesinlikle olumsuz çıkacaktır, müzakerelerin donmaması ve başlıkların ard arda açılabilmesi için Bild bir plan hazırlamakla meşgul şimdi. Aslında plan çoktan hazırlandı, alt yapısını, perde arkasını hazırlıyor dönem başkanlığını devraldıktan sonra.
Bildt’in aynı zamanda Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü (UNFICYP) konusunu da tekrar gündeme getirmek kararlılığında.
Bu konudaki ilk rahatsızlığı BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon dile getirmişti.
Tabii Birleşmiş Milletler Barış Gücü (UNFICYP)’in adadan gitmesini Rumlar kesinlikle istemiyor. Bütün korkuları UNFICYP adadan giderse resmi muhatapları KKTC Devleti ve Kıbrıslı Türkler olacağı ve bir yerde de bu muhataplığında ilerde tanınmaya kapı açacağı endişesini taşıyorlar.
Ama bu konuda Bild kararlı.
Kararını vermiş bile.
Bild’e göre UNFICYP’in adadaki mevcudiyetinin geleceğinin, masadaki görüşme konularından birini teşkil ediyor. Kıbrıs sorununun çözümü durumunda UNFICYP’in askeri ve sivil personeli takviye edilecek, çözümün gerçekleşmemesi durumunda da BM Gücünün adadan çekilmesi olasılığı da göz önünde bulundurularak, UNFICYP mensuplarının sayısı daha da azaltılacak ve bir olasılıkla da sıfırlanacak.
Gerçekte bu, benim yaşamım boyunca rastladığım Rumlara Batı ülkeleri tarafından verilen ilk gözdağı.
Benim tanıdığım Rumlar, bu baskıdan kurtulmak için ahlaklı veya ahlaksız her yolu deneyeceklerdir. Hep birlikte göreceğiz.