Kıbrıs’ta Çözüm ve Barış’a geri dönersek |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Cumhurbaşkanlığı seçimleri bitti. Gündemde artık “Kıbrıs” var.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması olasılığı yükseldiği için iki olası senaryo üzerinde çalışmaya başladı. İlk başlarda planının, Papadopulos’un yoğun kampanyası sonucunda Rumlarca reddedilmesinden çok rahatsız olduğu için “sonuç alınacağı”ndan emim olmadan müzakereleri yeniden başlatmak niyeti yoktu ama şimdi müzakereleri başlatması için üzerinde bayağı bir baskı var. Bu yoğun baskıdan dolayı Annan, bir süre önce Rumlar’dan planda istedikleri değişiklikleri yazılı olarak sunmalarını istedi, ama Papadopulos gene Annan’a kazık attı.
Şimdilik biz bu çatışmanın dışındayız. “Filleri çatışırken karıncalar ezilir” misali iyi de biz arada yokuz. Beni korkutan gene işin sonunda günah keçisi olarak bizleri ilan etmeleri.
ABD’nin de desteğiyle Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması, hem Türkiye hemde AB açısından bayağı önem taşıyor. Bölünmüş bir adayı üyeliğe alarak bunun sorunlarını da omuzlayan AB, ithal ettiği bu sorunu bir an evvel çözmek için “aktif rol” oynamaya kararlı. Bu nedenle de Avrupa Komisyonu, geçen hafta Finlandiya’nın eski Lefkoşa Büyükelçisi Jaakko Blomberg’i Kıbrıs’tan sorumlu özel temsilci olarak atadı.
Kıbrıs konusunda Türkiye’nin AB üyeliği müzakerelerinin başlayacağı 3 Ekim’e kadar bir anlaşmaya varılırsa hem AB, hem de Ankara rahatlayacak ve müzakereler sorunsuz başlayacak.
Rumlar 26 Nisan’da gerçekleşecek olan Türkiye-AB Ortaklık Komisyonu toplantısına büyük ilgi ile bakıyor. Ancak bu konuda bayağı fırtınalar kopacak. Gözle görünen ilk konu KKTC’nin güçlendirilmesine dönük Avrupa tüzükleri konusu.
BM’de ise AngloAmerikanlar’ın ve BM Genel Sekreteri’nin UNFICYP’in Haziran ayında sona erecek olan görev süresinin uzatılmasına ilişkin raporunun içeriği halen net değil. Bu nedenle Annan’ın, UNFICYP’in görev süresinin uzatılmasına ilişkin raporu da Rumları çok meraklandırıyor ve de endişelendiriyor. Raporun içinde Rumlara karşı sevgi de olabilir sövgü de. Diplomasi uzmanları bu raporun Rum tarafına yönelik baskı aracı olarak kullanılabileceğini ve Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs ile ilgili kararının da Aralık ayındaki zorluklara atıfta bulunmak suretiyle geçici olarak ortaya konulabileceğini söylüyorlar. İşte o zaman Rumların kaçacak delikleri, arkasına saklanacakları bahaneleri de olmayacak.
Bu nedenle Papadopulos “bozguncu” damgasını yememek için ister istemez bu akıntı doğrultusunda kürek çeker gibi gözüküyor. Çok değil daha iki gün evvel yaptığı açıklamada “iyi hazırlanmış” yeni bir tur görüşmeler için hazır olduğunu ve de en kısa süre içinde masaya oturmak istediğini söyledi ama müzakereler için bir takvim belirlenmemesi ve Annan’ın bir hakem olarak görev yapmaması gibi bilinen bazı ana itirazlarını da yineledi.
Görünen o ki, Papadoplus gıcınıyor ama, müzakerelerden sıyrılmak için artık masadan kaçamayacak.