Kıbrıs’ta Straw kasırgası |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Ne vakit İngiltere’den yüksek düzeyde bir devlet adamı adaya gelecek olsa, eğer işin içinde Rumların hoşlanmadığı bir durum varsa, hemen Rum basınında, İngiliz üsleri yer alır.
Protestolar başlar, 1959 Londra ve Zürih anlaşmalarına göre toprakları İngiliz üsleri arazisi içinde kalan Rumların konusu manşetlere taşınır, ses kirliliğinden, hava kirliliğinden, elektronik kirlilikten ve radyasyon kirliliğinden bahsedilir, ortam gerdirilmeye ve bulandırılmaya çalışılır. Yıllardır bu hep böyle olmuştur.
Buna biz alıştık artık. Herhalde İngilizler de alışmıştır.
Şimdi İngiliz Dış İşleri bakanı Kıbrıs’a geliyor ya, üstelik bir de Cumhurbaşkanı Talat’la KKTC Cumhurbaşkanlığı sarayında görüşeceğini açıkladı. Siz artık seyreyleyin gümbürtüyü.
İngiliz üslerini protestolar, AB’ye bir dizi yazılı ve sözlü şikayetler, Blair’e mektuplar. Eminim tekmili birden uygulamaya konacak. Rumların “Ne ararsanız var” misali bir seri olumsuz davranışlar gösterisi yapacaklarından hiç şüphem yok.
Rum Yönetimi son derece tedirgin bu ziyaretten. Kıbrıs’lı Türklerin adam yerine konulacağı fikri onları deli ediyor. Bir türlü hazmedemiyorlar bunu. Bu tür davranışları açıkça Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ne karşı saygısızlık addediyorlar ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığına ve egemenliğine ebediyen saygı gösterilmesini istiyorlar.
Rumlara göre Jacques Straw’ın, Kıbrıs’ta yapacağı görüşmeler için, Kıbrıs Rum Yönetiminden onay alması gerekmektedir. Garantör bir devletin yetkilisinin, KKTC’yi ziyaret etmesini ve Cumhurbaşkanı Talat ve KKTC hükümeti yetkilileri ile görüşmesini anlamsız, temelsiz ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin varlığını küçük düşürücü bir hareket olarak kabul ediyorlar ve öyle olduğuna da kendilerini iyice inandırmışlar.
İşin aslına bakarsanız zaten onlarca garantör ülke yok ya, topu topu üç tane garantör ülke var. Birisi Türkiye, diğeri İngiltere, sonuncusu da Yunanistan.
Türkiye zaten KKTC’yi ziyaret etmek ve KKTC yetkilileri ile görüşmek için bırakın Kıbrıs Rum Yönetiminden onay almayı, adada Rum yönetiminin varlığını bile kabul etmiyor.
Yunanistan ise bunun tam tersini yapıyor ve KKTC yetkilileri ile resmi temas kurmuyor ve adada KKTC’nin varlığını kabul etmiyor. İngiltere ise, dünyanın gelişmekte olan ve zaman zaman değişiklikler gösteren konjöktürüne göre bazen KKTC’ye resmi ziyaret yapıp resmi görüşmelerde bulunuyor, bazen de bundan kaçınıyor.
Fakat maalesef bu defa, İngiltere Kıbrıs Rum Yönetimi’nin koyduğu koşulları kabul etmediğini diplomatik bir dille ve nazikçe açıkladı. Bu da Rumların huzurunu iyice kaçırdı.
Üstelik ziyaret programına göre Jacques Straw, adadaki temaslarını bitirince dosdoğru Ankara’ya gidecek ve bu gidişi için de Larnaka havaalanını kullanmayacak. Bu da zaten Rumlar için ikinci bir düş kırıklığı yaratıyor. Neredeyse çılgına dönecekler ama elden bir şey gelmiyor. Bu defa rakipleri bayağı güçlü ve kendilerini de dinlemiyor.
En kötüsü ise, Cumhurbaşkanı Talat’ın, Jacques Straw’a iadei ziyarette bulunacağı ve bu düşünceye de İngiltere hükümetinin sempatik bakması. Yani ilk defa İngiliz Hükümeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hükümetinin üst düzey bir yetkilisini resmen kabul edecek. Talat şimdi Başbakan Blair’den resmi bir davet bekliyor. Bu davetin resmen yapılacağı da şimdiden kulaklara fısıldandı.
Eğer o gün güneşli ise ve de uçağın kapısından VIP salonuna bir de kırımız halı döşenirse, seyreyleyin siz Rumların halini.
İngilizler gerçekten Rumların başını ağrıtıyor ve herhalde uzun bir zaman da ağrıtmaya devam edecekler. Sanırım Rumların düş kırıklığı çok uzakta değil.
Başbakan Gül’ün “Türkiye’nin üyeliğiyle ilgili en büyük engelin Kıbrıs sorunu olduğunu” açık açık ve net bir şekilde söylemesi ise bir başka diplomatik atağın habercisi.
Bence Rumların işi zor. 2006’yı hiç sevmeyecekler.