Kıbrıs 2005 Başında Tekrar Masada |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Yunan Dışişleri Bakanı Petros Molyviatis, New York’ta, bir tarafta Birlemiş Milletler konsey toplantısı devam ederken kulis arkasında sessiz sedasız Amerika’nın Yunanistan’a sattığı savunma amaçlı silahların Kıbrıs’a transfer edilmesi konusunda ABD Devlet Bakanı Colin Powell’e hesap verdi. Eğer bu silahları Türkiye, KKTC’ye vermiş olsaydı yer yerinden oynardı ve Türkiye’nin AB’ye girişinden tutunda PKK, Kürtçe’nin resmi dil olması, Zina ve her tür konuyu kapsayıp Türkiye’nin önüne dev gibi büyük bir olumsuzluk halinde konur ve dünyanın sonunun geldiği vurgulanırdı.
Ama ABD’nin savunma amaçlı sattığı silahları yasak olmasına rağmen Kıbrıs Rum Yönetimine veren Yunanistan olunca konu ciddiyetini ve önemini kaybetmiştir. Bu denli önemli bir konu ABD Temsilciler Meclisinde ve Senatosunda görüşülmemiş, hiçbir senatör veya temsilci ABD hükümetine soru yöneltmemiş ve buna ilaveten Birleşmiş Milletler Konseyinde bu konu dile dahi getirilmemiştir. Tarihe göz atarsanız, Türkiye’nin bu yüzden yıllarca ABD’nin silah ambargosuna maruz kaldığını görürsünüz ama satışı Yunanistan yapınca konu ancak kulislerde konuşulur olmuş.
Kuliste yapılan konuşma sonrasında Yunan Dışişleri Bakanı Petros Molyviatis bir açıklama yapmış ve Kıbrıs problemi ile ilgili olarak, şimdiki dönemin, Nisan ayında yapılan referandum sonucu sonrasının yansıma zamanı olduğunu ve dikkatli olunması gereken bir döneme girildiğini vurgulamış ve gelecek sene başında (2005), Kıbrıs sorununun çözümlenmesinin başlamasına olanak verecek değişik faktörlerin bir birleri ile uyumlu hale geleceğini ümit ettiğini belirtmiş.
Sözlerine devamla New York’ta Başkan Papadopulos ile çok sık görüşmeler yaptığını belirterek Papadopulos’un, Kıbrıs hükümetinin Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki konumunu detaylı bir şekilde açıklayan Birleşmiş Milletler konseyinde yaptığı konuşmasına değinmiş ve “Başkan, Annan planında değişmesini arzu ettiği bir çok noktaları konuşmasında vurgulamıştır. Benim düşünceme göre Kıbrıs hükümetinin bu konudaki görüşü çok açıktır ve Başkan Papadopulos’un konuşmasında çok açık olarak ortaya konmuştur” demiştir.
Görüldüğü gibi Kıbrıs konusunda kaynayan kazanın kokuları artık ortaya çıkmaya başlamıştır. Görüşmelerin tekrar başlaması ve Türklerden taviz koparmanın tarihi artık belli oldu, 2005 başı.
2004 yılının Şubat-Mart ve Nisan aylarında Lefkoşa Uluslararası Havaalanında Birleşmiş Milletler gözetiminde Rumlarla yaptığımız toplantılarda hem Birleşmiş Milletler gözlemcileri hem de De Soto’nun kendisi bana resmi olamayan bir dille söyledikleri “Annan Planı taraflarca veya münferiden red edilse bile, her iki toplum EVET diyene kadar bu plan yürürlükte kalacaktır” sözleri, her ne kadar referandumdan sonra “Annan Planı ölmüştür ve rafa kaldırılmıştır” denilmişse de doğruluğunu korumaktadır.
Annan Planı geçerlidir ve bizler EVET dediğimiz ve Rumlar da HAYIR dedikleri için, Rumları memnun edecek şeklide düzeltilerek önümüze 2005 başında konacaktır. Nedir bu istenen düzeltmeler:
1- Türk Askerinin tümü ile adadan ayrılması
2- Yerleşiklerin tümünün Türkiye’ye geri gönderilmesi
3- Rumlara daha fazla Toprağın iadesi
4- Kuzeye dönecek Rumların sayısının arttırılması
Hade hayırlısı…..