Kıbrıs Rumları istedikleri zaman AB-Türkiye müzakerelerini durdurabilir. |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Verheugen’in dün (2 Ekim) yaptığı açıklaması “Türkiye ile yapılan müzakerelere AB üyesi her hangi bir ülke çekince koyup durdurabilir” cümlesini de içermektedir.
Bu koşul hem Türkiye için hem de bizler için son derece ağır yaptırımlara mal olabilir. Bu koşul ile AB veya Ab üyesi her ülke beraberce veya münferiden, her istediğini Türkiye’ye kabul ettirecek demektir. Arkasından Kıbrıs Rumlarının bitmeyen tükenmeyen talepleri gelecektir. Aynen AB-İKO ortak toplantısı öncesi yaptıkları gibi. AB’yi öne sürerek, müzakereleri durdurmak tehdidi ile Türkiye’den tüm taleplerinin yerine getirilmesini isteyeceklerdir. Şimdiki taleplerinin ne olduklarını daha evvelki yazılarımda belirtmiştim. Başlıcaları;
a) Adadan tüm Türk askerin çekilmesi.
b) Yerleşikleri tümü ile geri dönmesi. (karı-koca-çocuklar ve torunlar)
c) Rumlara daha fazla toprak verilmesi.
d) Kuzeye daha fazla Rum’un geri dönmesi.
e) Türkiye’nin aktif garantörlük hakkı.
İşin gerçeği şu ki, müzakereler başladıktan sonra ve de ilk iki madde istense de istenmese de yerine getirildikten sonra, zaten Rum’lara daha fazla toprak vermeye veya daha fazla Rum’un kuzeye geri dönmesi maddelerine veya koşuluna gerek kalmayacaktır.
O aşamadan sonra adanın tümünün tek hakimi Rum’lar olacağı ve de kuzey bölgesi veya KKTC veya Kıbrıs Türkleri gibi bir kavram veya siyasi yapı da kalmayacağı için, ne daha fazla toprağa gereksinimleri olacaktır, ne de kuzeyde daha fazla nüfusa. Yunanistan Trakyasında bulunan Komotini (Gümülcine), Ksanti (İskeçe) şehirlerinde ve civarında yaşayan, Yunanlılara göre Müslüman Azınlıkların, bize göre ise Türk’lerin şimdiki hakları ne ise, bizim de Kıbrıs’ta gelecekteki haklarımız aynen o kadar olacaktır. Belki bir gömlek biraz daha iyi ama o kadar.
Zorlukla ayakta duran Küçük Sanayimizi, Küçük İşletmelerimizi, Acentelerimizi ve de bence çok başarılı olan Üniversitelerimizi unutun. Rumlar nasıl olsa 1974 öncesi yaptıkları gibi, yasal ve kibar bir kılıfla onları batırmanın veya güdük bırakmanın yöntemini bulurlar.
Türkiye’nin aktif garantörlük hakkı ise zaten Annan Planında sulandırılmıştı. AB’ye giriş müzakereleri ile ya ortadan kalkacak veya Kıbrıs üzerinde Arjantin’in ne kadar garantörlük hakları varsa Türkiye’ninki de o düzeye indirilecektir.
Aslında felaket tellallığı yapmaktan hiç hoşlanmam ama 26 gibi çok genç bir yaşta Milletvekili seçilip Meclise girdikten ve yıllarca politikada yoğrulup olgunlaştıktan sonra deneyimlerim ve kazanımlarım bunları açıkça görebilmeme neden olmaktadır. İnşallah yanılıyorumdur.