Kıbrıs’ta öncelik çözüm mü, tanınma mı? |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Bu konuda Türkiye’nin, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’nin ve Avrupa Birliğinin düşünceleri çok farklı.
Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti idarecilerine, diğer bir tabirle Papadopulos ve ekibine bir tercih sorusu yöneltip “önceliğiniz Kıbrıs’ta barış ve kalıcı bir çözüm mü, yoksa Türkiye tarafından tanınmamı” diye sorarsanız, size verecekleri yanıtta önceliklerinin Türkiye tarafından tanınma olduğunu belirteceklerdir.
Türkiye’ye bu soruyu sorarsanız verilecek yanıt “Önce Türkiye’nin AB’ye girişi sonra tanınma” şeklinde olacaktır.
AB’ye bu soruyu iletirseniz, “Biz üye devletlerin içinde huzursuzluk ve çözümsüzlük istemiyoruz. Önceliğimiz Kıbrıs’ta barış ve kalıcı bir çözümdür” diyeceklerdir ama AB dönem başkanlığını yürüten Hollanda tarafından hazırlanan ve 29 kasımda açıklanan Brüksel’de 17 Aralık’ta yapılacak Avrupa Birliği zirvesinin taslak metnine bakarsanız Türkiye’nin Güney Kıbrıs’ı fiilen tanıması öngörülüyor.
Bu mümkün mü? Bence hiç olası değil.
Açıklanan 17 Aralık karar taslağını iyice incelerseniz, Türkiye’yi üyelik müzakereleri öncesi yeni ve zor şartlar bekliyor. Taslakta, müzakerelerin başlamasını garantilemek için iki konuda önemli şartlar öne sürülüyor. Şartların birincisi “Serbest dolaşıma kısıtlama koymak” ve İkincisi de “Müzakerelerin ucunun açık olması”. Zirve metninde ilk defa, Kıbrıs konusunda önemli bir noktanın da altı çiziliyor ve “Türkiye, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni fiilen tanımalı” ifadesi yer alıyor.
Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’nin ve Türkiye’nin ellerindeki kartlara ve masada oturdukları yerlere bakarsanız, bu süreçte Türkiye’nin işinin biraz daha zor olduğunu açıkça görürsünüz.
Türkiye’nin AB’ye girişi müzakereler tamamlanınca ve Türkiye AB muktesebatının tümünü uygular hale gelince ancak gerçekleşebilecek. Bunun tahmini süresi 10 yıl.
Bu 10 yıl içerisinde Türkiye’nin çalışmaları ve uyum çabaları AB Konseyinde tam 31 kere oylanacak. YANLIŞ duymadınız, Türkiye’nin AB’ye giriş sürecinde tam 31 AŞAMA var ve her aşamada Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti, AB’nin üye bir devleti olarak EVET veya HAYIR oyu kullanacak. Her HAYIR oyu en az birkaç yıllık bir gecikme ve de bedeli TAVİZ demektedir.
İyi hatırlayın! Neydi Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’nin Türkiye’den talepleri?
Bence bu süreçte Türkiye çok ağlayacak ve yukarıdaki şartlar yerine getirilmedikçe adada müşterek bir “BİRLŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ” de kurulamayacak.
Yani bizde anavatanla beraber ağlayacağız ve bizim geleceğimiz de bir 10 yıl daha çözümsüz, belirsiz ve karanlık.