KKTC’de AB Bürosu çıkmazı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Mali Yardım Tüzüğündeki maddeler aslında kendi başlarına konuşuyor ve AB’nin Bürosunun KKTC’de açılamayacağını ima ediyor ama iyi niyetli bir çok insanımız bu Büroların Lefkoşa şehrinin Türk tarafında açılacağına inanıyor.
AB’ye güvenleri var ve AB’nin insan haklarını, dolayısı ile Kıbrıs’lı Türklerin haklarını koruyacağına inanıyorlar. 24 Nisan 2004 referandumda Kıbrıs’lı Türkler tarafından verilen %68 EVET oylarının bir şekilde ödüllendirileceğini zannediyorlar.
Ama kazın ayağı hiçte öyle değil.
İşte bu yanılgıya en güzel örnek daha birkaç gün önce Avrupa Halk Partisi (EPP) tarafından kabul edilen 9 maddelik karar. Dokuz maddenin dokuzu da Rumları destekleyen ve Kıbrıs Türklerini de azınlık statüsüne düşüren maddeler.
Mali yardım Tüzüğünün uygulanması ile sorumlu AB Komisyonu’nun Kuzey Kıbrıs’ta açmayı planladığı AB bürosuna Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti “OXI” deyip itiraz edince bir anlaşma sağlanamadı.
Zaten akside olamazdı.
AB yemeden içmeden, adada sınır ve barış sorunu varken, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni üye devlet olarak içine kabul etmesi ile zaten kararların tek taraflı olarak Rum yanlısı çıkmasının kapısını sonuna kadar açtı.
İyi niyetli insanlarımız, Komisyonda kararlar oy çokluğu ile alınacak, Rumların esamisi bile okunmayacak diyor ama EPP kararı ortada. Esamisi okunmayacak olan Rumlar, kararı istedikleri gibi hem de dokuzda dokuz çıkardılar.
Mali Yardım Tüzüğü içeriğince Lefkoşa’da açılacak Büro konusunda, Komisyon ile Rum Hükümeti arasında yapılan görüşmelerde bir sonuç alınamayınca konunun AB Daimi Temsilciler Komitesi COREPER’de ele alınması kararlaştırıldı.
Rumların Komisyondaki iddiaları, Kuzey Kıbrıs’ta AB bürosu açmaya gereksinim olmadığı, büronun hali hazırda, Lefkoşa’nın Rum kesimindeki Fenorameno Kilisesinin tam karşısındaki UNDP Binasında faaliyet gösterdiği ve adanın kuzeyi ile ilişkilerin Rum kesimindeki AB temsilciliği ile yürütebileceği şeklinde oldu.
Rumlar KKTC’de AB bürosunun açılmasına sıcak bakmıyor ve bu konuda AB Komisyonu’nun takındığı tavırdan da hiç memnun değiller. Söz konusu bu büronun kuzeyde açılmaması için de elden geleni yapmaya da hazırlar. Bu nedenle Komisyon büronun bir an önce açılmasını isterken Rumlar ise geri adım atmıyor. Ellerindeki tüm kozları da kullanmak düşüncesindeler.
Mali Yardım ile ilgili AB Bürosunun, Rumların tüm itirazlarına rağmen KKTC’de açılması kararı alınırsa, Rumlar bu defa Mali yardım Tüzüğünün uygulanmasını önlemek için ne tür engel çıkarılabilir çalışmasına da başladılar.
Rumların kuzey Kıbrıs’ta açılacak büro konusunda itirazları göstermelik olarak AB içinde tepkiye karşılandı ama AB Komisyonu ile Rumlar arasında yapılan teknik düzeydeki müzakerelerde Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti yetkilileri bir türlü ikna edilemedi.
Soru bu aşamada AB içinde siyasi düzeyde görüşülecek ve sonuçlandırılmaya çalışılacak ama bence sonuç şimdiden belli. Fransa, Danimarka, Almanya ve örtülü olarak Avusturya destekli Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’nin tüm girişim ve engellemelerinden sonra Mali Yardım ile ilgili AB Bürosu Lefkoşa’nın Rum kesiminde açılacak ve göstermelik bir büroda KKTC’de göreve başlayacak.
Tabi bu varsayımlar hep, KKTC’deki Koalisyon Hükümetinin dağılması pahasına Mali Yardım Tüzüğünü kabul etmiş olması olasılığı üzerine kurulu. Aynen Nasreddin Hoca’nın yoldan geçecek koyunlardan çalılara takılacak tüylerden yün eğireceği varsayımı gibi.