KKTC EKONOMİSİNİN GAP’TAN YARARLANMASI NASIL OLABİLİR |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Bu yüzyılın en önemli, en hayati konusu, bu gün 6,5 milyara ulaşan dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamaktır. Dünya nüfusunun hızla artığı düşünülürse, bu konunun önümüzdeki yıllarda daha da önem kazanacağı muhakkaktır. Bu bağlamda üretim faaliyetlerinde toprak ve su gibi doğal kaynakların etkin ve sürdürülebilir bir şekilde kullanımı, çevrenin ve bio-çeşitliliğin korunması, küresel ısınmaya ve kuraklığa karşı tedbirler alınması insanlığın geleceği bakımından petrolden daha stratejik bir önem arz etmektedir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, buğday, arpa, mercimek, yer fıstığı, üzüm, incir gibi bir çok bitkinin gen merkezidir. Bu bitkiler buradan dünyaya yayılmıştır. Günümüzde bilim adamlarının, genetikçilerin üzerinde en çok durduğu konu olan bio-çeşitlilik ve gen kaynakları açısından GAP Bölgesi çok büyük stratejik öneme sahiptir.
Ayrıca bu topraklar, M.Ö. 8500 yılında, yani 10.500 yıl önce dünyada ilk defa, bu günkü anlamıyla üzerinde tarım yapıldığı, buğday ve arpa yetiştirildiği, koyun ve keçinin ilk defa evcilleştirildiği topraklardır.
Avrupa’nın, bundan 5000 yıl sonra tarım yapmaya başladığı düşünülürse, tarım kültürü ve tarım tarihi açılarından, bu toprakların ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Dünyanın 7 harika projesinden birisi olarak gösterilen GAP, Türkiye Cumhuriyeti’nin insanlığa ve bölgeye bir hediyesidir. Her ne kadar GAP bir bölgesel kalkınma projesi olsa da dolaylı olarak tüm ülke halkına ve insanlığa olumlu etkileri olan bir projedir.
Küreselleşen bir dünyada, bir bölgede var olan yoksulluk sorunu giderek bütün insanlığı olumsuz olarak etkileyebilmektedir. GAP’ta doğal kaynakların geliştirilmeye başlanmasına paralele olarak insani gelişmeyi hedefleyen projelerin de uygulamaya konması, bu bölgenin insanlığın gelişmesine yapacağı katkıyı öne çıkarmaya başlamıştır.
Sulama sonucunda bu bölgede tarımsal üretimin artmasına paralel olarak, verimli tarımsal üretimin nasıl yapılabileceği konusunda araştırma ve geliştirme çalışmalarının da başlatılması, sadece bölge ve ülke insanının değil, genel olarak insanlığın gıda güvenliğinin artmasına neden olacak ve büyük katkı koyacaktır.
GAP bir taraftan, bölgedeki akar suları doğru şekilde kullanarak enerji ve tarım üretimini arttırırken, diğer taraftan yarattığı ekonomik hareketlilikle bölgedeki sosyal istikrarın gelişmesine de katkı koymaya başlamıştır. Türkiye’deki mevcut bölgeler arası gelişmişlik farkının yok edilmesin de GAP, kendine düşenden daha fazla etkinlikte bulunmaktadır.
KKTC ile GAP arasında bir çok yönde benzerlikler bulunmaktadır ve KKTC’nin GAP’tan etkilenmesi ve yararlanması da kaçınılmazdır.
GAP’ın Bölgeye ve ülkeye sağlayacağı önemli yararlardan biri de oluşmuş ve oluşacak baraj gölleri ve göletleri ile yüzlerce km uzunluğundaki kanalların yarattığı önemli su ürünleri potansiyelidir. 1995 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca doğal göllerde ve DSİ tarafından baraj göllerinde ağ kafeslerde balık yetiştiriciliğin başlatılması da üretimin ve istihdamın artmasına neden olmuştur.
Dört tarafı sularla çevrili Kıbrıs adasının kuzey kesiminde yer alan Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde deniz balıkçılığının ve balık çiftliklerinin ekonomiye katkısı neredeyse hiç yoktur.
GAP projesi içinde yer alan baraj göllerinde kurulmuş olan balık çiftliklerinde kullanılan teknoloji, yapılan araştırmalar, elde edilen deneyim ve bulgular ile aynı yöntemlerin tatlı su yerine, deniz suyunda nasıl uygulanabileceği ve KKTC’de balıkçılığın ekonomiye katkı koyacak şekilde nasıl geliştirilebileceği GAP’tan sağlanabilecek yararların başında gelmektedir.
Türkiye’den 2012 yılında borularla su getirilmesi çalışmalarından verimli sonuç alındıktan sonra, KKTC’nin çeşitli bölgelerinde yıllar önce kurulmuş olan tatlı su göletlerinde, GAP göllerinde kullanılan teknoloji, yavru balık üretimi ve yetişkin balık üretim teknikleri ile balık çiftlikleri geliştirilebilir ve hem ekonomiye hem de istihdam sorununa katkı konabilir.
GAP tamamlandığında, yılda toplam 50 milyar metreküpten fazla su akıtan Fırat ve Dicle Nehirleri üzerindeki tesislerle, Türkiye toplam su potansiyelinin %27’si kontrol altına alınacak, Çukurova’nın 4.5 katı olan 1.7 milyon hektar arazinin sulanması ve yaklaşık 7500 megavat kurulu güç kapasitesiyle yılda 27 milyar kilovat/saatlik hidroelektrik enerjisi üretimi sağlanacaktır. Sadece Atatürk Barajı kendi başına Türkiye’nin elektrik enerjisi gereksiniminin %6.2’sini karşılamaktadır. Şu anda Türkiye’nin elektrik enerjisi gereksiniminin %14’ü Dicle üzerinde barajlardan, %33’ü de Fırat üzerindeki barajlardan sağlanmaktadır. GAP kendi başına Türkiye’nin gerek duyduğu elektrik enerjisinin yarısını karşılamaktadır. GAP enerji programının tam olarak devreye girmesi sonrasında üretilecek enerji, 1988 yılında Türkiye’de mevcut tüm hidroelektrik santrallerinden elde edilen toplam hidroelektrik enerjisine eşittir.
KKTC’nin gittikçe artan nüfusu ve ileriki yıllarda, nüfus artışına paralel olarak büyüyecek olan elektrik enerjisi gereksinimi, KKTC’nin Türkiye’nin enterkonnekte sistemine bağlanması durumunda GAP’tan karşılanacak ve ulusak ekonomiye büyük bir katkısı olacaktır.
KKTC gibi Güney Doğu Anadolu’da orman fakiridir. GAP’ın sağladığı sulama olanakları ve baraj göllerinin etkisi ile değişen iklim koşulları nedeni ile T.C. Orman Bakanlığı, mevcut olan potansiyel sahalarda ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve mera ıslahı çalışmalarını “Orman Alanlarının Geliştirilmesi Projesi” adı altında tüm Türkiye genelinde ve GAP Bölgesi’nde uygulamaya koymuştur.
GAP bölgesinde kazanılan deneyim, bilgi ve teknik ile KKTC’de de mevcut olan potansiyel sahalarda ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve mera ıslahı çalışmaları başlatılıp, bölgesel iklim değiştirilebilir ve çoraklık giderilebilir. GAP sayesinde KKTC’nin bir çok bölgesinde, yöresel toprak ve iklim koşullarına uygun ormanlar alanlar oluşturulabilir.
Türkiye’nin bölgesel kalkınmaya yönelik en büyük yatırımı olan GAP’ın sulama projeleri tamamlandığında ise, Türkiye’de şimdiye kadar devlet eliyle gerçekleştirilen sulama alanına eşit bir alan daha sulu tarıma açılmış olacaktır. Sulu tarım, kuru tarıma kıyasla daha küçük bir alan ile daha az işçilik gerektirirken, getirisi de daha fazla olmaktadır.
GAP’ta uygulanan sulama teknikleri ve AR-GE sonuçlarından elde edilecek bilgilerle topraksal alanı küçük olan KKTC’de, 2012 sonrasında kuru tarım yerine daha verimli olan sulu tarım ürünlerine geçiş çalışmaları daha kolay olabilir. Sulu tarımın ekonomiye katkısı, kuru tarımdan daha fazla olduğundan, ekonomik gelişmenin bir kısmı da bu sahadan kaynaklanacaktır.
Binlerce yıldır kurak bir iklimin sürdüğü ve dolayısı ile de kuru tarımın yapıldığı Güney Doğu Anadolu bölgesinde, GAP sonrasında kuru tarım incelendiğinde, geçmiş yıllara oranla buğday üretiminde %104, arpa üretiminde %69, pamuk üretiminde %388,domates üretiminde %556, mercimek üretiminde %24 ve sebze üretiminde %80 oranında artış olduğu görülmektedir. Bunun nedenlerinden bir tanesi de, suyun akıllıca depolanması ve kullanılmasına ilaveten özellikle de damla sulama tekniğinin devlet teşviki ile yaygın olarak doğru şekilde uygulanmasıdır.
Aynı iklim koşullarına sahip KKTC’de de yıllardır gerileme sürecine girmiş olan kuru tarım, GAP’ta elde edilen deneyim ve uygulanan çağdaş teknolojilerle bu gerilemende kurtarılıp, daha verimli hale dönüştürülebilir.
KKTC’nin iklim koşullarına ve toprağına uygun, kuru ve sulu tarımla üretilecek ürünlerin çeşitlemesi GAP Ar-Ge laboratuarlarında yapılabilir ve söz konusu ürünlerin tohumları da uygun koşullara göre GAP laboratuarlarında geliştirilip, KKTC’de tarım hem iklime hem de toprağa uygun tohumlarla daha verimli hale getirilebilir.
Son yıllarda Güney Doğu Anadolu Bölgesindeki Turizm hareketlerindeki patlama ise GAP’ın bölgeye olan bir başka etkisi. Aynı restorasyon yöntemleri, şehir merkezlerini tarihe uygun bir şekilde onarım, turizme yönelik tanıtım ve diğer turistleri bölgeye çekme teknikleri aynen kullanılarak, KKTC turizmi geliştirilebilir.
GAP Bölgesi’nde yatırımların artması ve girişimciliğin geliştirilmesi amacıyla yatırım konusunda danışmanlık sağlamak üzere, Eylül 1997’de başlatılan ve yıllar içinde bölgede kurulan GAP-GİDEM ofisleri aracılığıyla yürütülen proje, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile birlikte yürütülen sürdürülebilir Kalkınma Programı kapsamında çalışmalarına halen devam etmektedir.
Proje, üç amaca yönelik olarak tasarlanmıştır;
1. Bölge’deki sermaye birikiminin spekülatif harcamalar yerine verimli yatırımlara kanalize edilmesi,
2. Diğer bölgelerden ve yurt dışından GAP Bölgesi’ne yatırımcıların çekilmesi,
3. Bölge ve Bölge dışı yatırımcılar arasında ortak girişimler kurulması.
KKTC’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve 1974’den beridir her yıl gittikçe artan bir şekilde devam eden izolasyonlar ve ambargolar nedeni ile çıkmaza giren KKTC ekonomisi, söz konusu projenin GAP’taki son 10 yıldaki uygulamasından elde edilen bilgi ve deneyimlerin KKTC’ye uyarlanması sonucunda, KKTC’nin ekonomik kalkınması sağlıklı bir şekilde sağlanabilir.
Adaların kaderi, yetişen gençlerin tatmin edici iş bulamamaları nedeni ile dış ülkelere göç etmesi ve nüfusun azalmasıdır. Gençliğin azalması ise ekonomiyi ve teknolojik gelişmeleri olumsuz etkilemektedir.
GAP İdaresi, ÇATOM, Çok Amaçlı Toplumsal Merkez, adı altında yürüttüğü Proje ile GAP Bölgesi’nde, farklı sosyal katmanlardaki 15-25 yaş arasındaki gençlerin değişmeye açık, üretken, çağdaş ve girişimci olmalarına yardım edecek bir ortam sağlamış, ev kadınlarına da yarattığı olanaklarla evlerine ve ailelerine ekonomik katkıda bulunmalarının kapısını açmıştır.
Gençlerde inisiyatif geliştirme yolu ile hem kendi sosyal gelişmelerine hem de sürdürülebilir toplumsal -insani gelişmeye katkı sağlama doğrultusunda yapılan çalışmalar yıllar içinde çok olumlu sonuçlar vermiş ve üretim, kültür ve sosyal alanlardaki faaliyetlerde artış sağlanırken, suç oranında da düşüş gözlemlenmiştir.
ÇATOM’un faaliyetlerinin KKTC gençlerine uyarlanması, gençleri adada tutabilir, üretime ve çağdaş girişime yönlendirerek, uzun vadeli ve sürdürülebilir kalkınmada önemli bir rol oynayabilir.
Sürdürülebilir kalkınma, insan ile doğa arasında denge kurarak doğal kaynakları tüketmeden, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına olanak sağlayacak şekilde bugünün ve geleceğin yaşamını ve kalkınmasını programlama anlamını taşımaktadır. Sürdürülebilir kalkınma sosyal, ekolojik, ekonomik, mekansal ve kültürel boyutları olan bir kavramdır.
Toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesi projesi olarak başlatılan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), çok sektörlü entegre bölgesel kalkınma projesine dönüştürülmüştür. GAP insani gelişme kavramıyla uyumlu olarak ekonomik büyüme hedeflerine çevresel ve sosyal-insani boyutu entegre etmiştir. Bu nedenle kalkınmanın odağı olarak insan alınmıştır.
GAP’ta sürdürülebilir kalkınma ile erişilmek istenen ekonomik büyümenin insani gelişme perspektifi kapsamında ele alınması, bölgenin tümünü içerecek bir sosyal değişimi ekosistem, kültür ve yöre özellikli katılımcı çözümlerle sağlamak olmuştur.
GAP’ta sürdürülebilir insani gelişme hedefine yönelen planlama ve uygulama faaliyetleri aşağıdaki ilkeler çerçevesinde yürütülmektedir.
1. Katılımcılık
2. Eşitlik ve Hakkaniyet
3. İnsan Kaynaklarını Geliştirme
KKTC’de aynı yöntemlerin uygulanması ile sağlanacak olan “Sürdürülebilir İnsani Gelişme”, KKTC’yi bu gün içine düştüğü Kamu Yönetimi Kaosundan kurtarabilecek bir yöntem olup, bağımsızlığının pekiştirilmesini sağlayacaktır.
Güney Doğu Anadolu Projesi (GAP), her yönü ile KKTC’ye katkıları olabilecek olağan üstü bir projedir. Yeter ki biz bundan faydalanmasını bilelim.