Mitinglerin Arkasında Kim Var |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Halkın büyük çoğunluğunun bu protesto mitinglerinin arkasında olmadığı kesin.
KKTC Meclisine karşı yapılan tecavüz, halkın temsilcilerine karşı yapılan tecavüz halka karşı yapılmış bir tecavüzdür.
Hele de bu mitinglere katılan kişiler, miting alanına ellerinde sopalarla gelmişlerse, amaçlarının halkın iradesini zorbalıkla değiştirmek istediklerini ortaya koymaktadır.
Demokrasiyi içlerine sindirememiş kişilerin yöntemidir, sopalarla, zorbalıkla fikirlerini kabul ettirmek.
Üstelik “Bu gün kendimizi polislere tutuklattırmalıyız” zihniyetini taşıyan kişilerin, Mecliste yasalaştırmaya çalışılan yasa önerisinin içeriği ile bir ilgilerinin olmadığı kesin.
Amaç olay çıkarmak ve direkt olarak hükümete, dolaylı olarak da anavatana dil uzatmak.
Mitingin adını da “Göç yasasına hayır” koyumuşlar.
Aslında mitingin adını “KKTC’yi yok etmek mitingi” koysalardı daha inandırıcı olurlardı. Nerede bir KKTC’ye inanmamış sendika ve kuruluş varsa bu mitingde yer aldı.
İşe yeni girecek devlet memurlarının maaşlarının yasalaştırılmaya çalışıldığı saatlerde, kapının dışında provokatörlerin önderliğinde devlet memuru olmayan kişiler tarafından yapıları miting pek de inandırıcı değildi.
Zamanlama ise sanki bir tesadüf.
Tam da görüşmelerin 2. aşamaya geçtiği, esasa ilişkin konuların görüşüldüğü ve referandum olasılığının kulaklara çalındığı bir dönemde, Rumlarla birlikte yaşamayı arzu eden, uzun bir müddet KKTC kelimesini ağzına almamış, KKTC’ye inanmayan, asker ve Türkiye düşmanı kişilerin çoğunlukta olduğu bu mitingin yapılması hiçte raslantı değil.
Bana 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan Annan Planı Referandumunda KKTC halkının “Evet”ini almak için 2002, 2003 ve 2004 yıllarında yapılan eylemleri hatırlattı aniden.
Akıtılan milyonlarca Avro ve ABD’den gönderilen otuz milyon dolarla satın alınmış kişilerin kurdukları yapay dernekler, sivil toplum örgütleri, iki toplumlu faaliyetler, mavi bayraklı mitingler, Türkiye aleyhine söylemler ve Rumlarla birleşmek yolunda söylenmiş yalanlar geldi aklıma.
Pazartesi günü Meclisimizin, yani halkın temsilcilerinin görev yaptığı demokrasimizin beşiği Meclis binamızın önünde yapılan çirkin miting ve özelliklede kuralları hiçe sayıp polisin geçilmemesi için oluşturduğu çizgiyi zorbalıkla geçmeye çalışmak, hiç te sendikal hakların istendiği bir miting mantığı değildi.
Bu kişilerin davranışları, miting yapmaktan çok, KKTC’yi sembolik olarak yıkmaya ve yoketmeye yönelik bir davranışın başlangıcı gibiydi.
Çok tipik bir mitingdi bu. Aynen Kıbrıs Rum yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyasın emrindeki Rum gizli servisi KİP ve Yunanistan Gizli Servisi, EYP (Ethniki Ypiresia Pliroforion)’nun geçmiş dönemlerde tertip ettikleri mitinglere benziyordu.
Sistem, uygulama, pankartlar, polise saldırı, huzursuzluk yaratma ve sloganlar çok tipikti.
Belli ki bizleri önümüzdeki aylarda ve özellikle de gerek olası bir referandumda gerekse de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde profesyonel provokatörlerin yöneteceği evvelki günküne benzer daha bir çok çirkin mitingler ve KKTC halkına huzursuzluk verecek eylemler bekliyor.
Bu oyunlara hiç gelmedik ve asla da gelmeyeceğiz.