Papadopulos’un çözüm çalışmaları |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos’a kulak verirseniz kendisini barış havarisi zannedersiniz.
Papadopulos yıl sonuna kadar Kıbrıs konusunda gelişmeler olacağı görüşünde ve BM Genel Sekreteri Kofi Annan’nın da harekete geçmesini bekliyor havasında.
Görünümü ve kendisini pazarlaması aynen böyle.
Papadopulos’un, Atina’da yayımlanan “TO VİMA” gazetesine verdiği demecini okursanız şimdi talep ettiğinin Genel Sekreter’in hakem olarak yeni bir plan getirmesini değil, Annan Planı’nda istediği değişiklikleri Genel Sekreterin araştırması ve iki taraf arasında ortak bir zemin oluşturup oluşturamayacağına bakması olduğunu görürsünüz.
Üstelik Papadopulos, ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın Cumhurbaşkanı M. Ali Talat’a ABD’ye ziyaret davetini hoş olmayan bir gelişme olarak algılıyor. ABD’nin politikasının KKTC yönetiminin düzeyini yükseltmek olduğunu ve CB Talat’la yapılacak görüşmeyi de tahrik edici olarak tanımlıyor. ABD’nin bu hareketinin adada birleştirmeden ziyade ayırımcı bir sonuç vereceği düşüncesinde.
Ve buradan başlayarak adada çözümü istiyor havalarında çözümsüzlüğü nasıl sürdüreceğinin ve Türkiye’yi adadan nasıl koparacağının planlarını yapıyor.
Öncelikle Cumhurbaşkanı, M. Ali Talat’la görüşme yapmak istemediğini açıkça ortaya koyuyor. Gerekçesi de CB Talat’ın adadaki Türk ordusunun varlığı konusunda, Türkiye’nin garanti hakları ve Türkiye’den gelerek adaya yerleşen ve şimdilerde Rumlardan daha fazla bu topraklar üzerinde hak sahibi olan kardeşlerimizin geleceği hakkında söz söylemek hakkına sahip olmadığı düşüncesinde. Bu nedenle de adada olası çözüm senaryolarını tartışmak için bir araya gelemeyeceklerini, BM gözetimi dışında kendisi ile Talat arasında her hangi bir görüşme olmayacağını söylüyor.
Oyun bozanlığa da buradan başlıyor.
Arkasından ulusa sesleniş konuşmasında, “Yeni, özlü ve verimli diyaloğun dikkatli ön hazırlığı için, gürültüsüz bir şekilde işbirliği yapıyor ve çalışıyoruz, aynı zamanda Türk tarafının alışılmış uzlaşmaz ve retçi tutumunu ortaya koymasıyla, böyle bir diyalogtan vazgeçilmemesini umut ediyoruz” palavrasını atıyor ve gerçekte de kafasındaki asıl amacını ortaya koyuyor.
Bu “ön hazırlığın işbirliğini” kiminle yaptığını çok merak ediyorum.
İşbirliği yaptığı kişiler veya makamlar kesinlikle ABD değil, İngiltere değil, BM yetkilileri veya Genel Sekreter Kofi Annan değil, Türkiye değil, biz ise hiç değiliz. Peki bu kişiler kimler acaba?.
Bence olumlu yönde yaptıkları bir çalışma yok. İşbirliği yaptıkları bu kişiler veya makam, Yunanistan CB’si Papulyasın son konuşmalarına bakarsak olsa olsa Yunanistan olabilir düşüncesindeyim.
Zaten al birini çal diğerine. Sanki aralarında çok fark varmış gibi.
Bana göre sürekli olarak ön hazırlıktan bahsetmek ve çözümsüzlüğün kaynağı olarak da Kıbrıs’lı Türkleri göstermek yeni bir diyalogtan veya müzakerelerden kaçmak için ustaca kamufle edilmiş bir bahanedir.
Gerçekte ne Cumhurbaşkanı Papadopulos ve ne de çalışma arkadaşları böyle bir ön çalışma veya gayret içindeler.
Tüm çalışmaları, AB Katılım Ortaklık Belgesi içine, Türkiye’nin Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni belli bir tarihe kadar tanıması koşulunu koydurtmak ve bu tarihe kadar BM gözetiminde müzakerelerin başlamaması için elden geleni yapmak. Türkiye’nin Katılım Ortaklık Belgesi koşulu olarak zorunlu bir şekilde Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanımasından sonra da asla BM gözetiminde görüşmelere başlamamak ve AB’ye sırtını dayayarak Türkiye’den önce askerlerini adadan çekmesini talep etmek, sonra da Türkiye’den gelen kardeşlerimizi tümü ile geri göndermek.
En sonunda da adanın kuzeyini, bir tek kurşun sıkmadan elini kolunu sallayarak Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti idaresi altına almak.
İşte Papadopulos’un çalışma dediği bu.