Papadopulos Talat’la yüzyüze görüşmeye zorlanıyor |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Derin Kulaktan gelen bilgiler, 24 Nisan Referandumunda Papadopulos’un temsil ettiği Rum halkını “HAYIR” demeye yönlendirdiği ve Kıbrıs’ta barışa engel olduğu için BM ve ABD tarafından hala daha affedilmediğini ve bundan sonra da hiç affedilmeyeceğini gösteriyor.
BM’de ve ABD’de, Kıbrıs sorunu ile ilgili çalışmalar yapan bürokratlar, Papadopulos’un ve çalışma arkadaşlarının, Kıbrıs konusunda endişe duydukları noktaları ve tartışmak istedikleri konuları doğrudan Kıbrıs Türk liderliğiyle yani M. A. Talat ve Başbakan Ferdi S. Soyer ile görüşmesinin çok daha doğru ve verimli bir yol olacağını düşünüyorlar. Bu tür gayrı resmi görüşmelerin, düşük düzeyde dahi olsa, beklenmekte olan müzakereler için zeminin hazırlanmasını kolaylaştıracağına inanıyorlar ve bunda da ısrarlılar.
Papadopulos’un temsilcisi Tasos Çionis’in Prendergast’a sunduğu Annan planında 16 değişiklik talebi, Birleşmiş Milletler ve arabulucular tarafından olumlu duygularla kabul edildi ve incelendikten sonra ancak bunlardan esası teşkil etmeyen sadece üç tanesi kabul edilmeye uygun görüldü. Hatırlarsanız bunlar sırası ile, a) Önleyici hakemliğin olmaması, b) Rum tezlerinin yazılı olarak sunulmaması c) Boğucu takvimlerin olmaması idi.
Bu taleplere karşılık BM alternatif öneriler vermişti. Bunlarda a) Süreç boyunca hakemliğin olacağı, b) Sözlü sunulan Rum tezlerinin, BM tarafından, Kıbrıs Rum tarafının da onayıyla yazıya geçirileceği c) Boğucu bir takvim olmayacağı ama çalışma programına uyulacağı şeklinde idi.
Papadopulos’a, bunun aksi gelişmeler olduğu takdirde, Kıbrıs’ta tarafların müzakere masasına geri dönmelerini sağlamaya yönelik çalışmaları zora sokacağı da anlayacağı dilden söylendi.
Kıbrıs Rum tarafının istediği değişikliklerin kabul edilebilmesi için hangi kazanımların Rumlara verileceği tartışılıyor, buna karşın iki kesimliliği Türk tarafı lehine güçlendirmek niyeti de açıkça ortada. Ancak, tüm bu gelişmelere karşın, Türkiye’nin kesin çizgilerle birbirinden ayrılmış iki kesimliliğin netleştirilmesinin dışında, başka kazanımlar istemesi olasılığı da açık bırakılmış.
Sir Kieran Prendergast adaya 30 Mayıs’ta geliyor ve Başkan Papadopulos, Mehmet Ali Talat ve iki tarafın siyasi parti liderleriyle görüşmeler yapacak. Prendergast yeni sürecin başlangıç tarihini saptamaya çalışacak ve müzakerelerin sonbaharda başlaması zaman sınırı ile, Kıbrıslı Türklerden ve Türkiye’den son teyidi isteyecek.
Ancak BM ve arabulucu diplomatlar, Papadopulos’un ve çalışma arkadaşlarının gayrı resmi de olsa Kıbrıs Türk tarafıyla görüşmelerinin bu prosedüre özellikle yardımcı olacağına inanıyorlar ve bu konudaki baskılarını da başlattılar.
Tüm bunlara karşın direnen Papadopulos, istediği değişiklikler konusunda uluslar arası camiayı ikna etmeye çalışıyor ama bunları Kıbrıslı Türklerle görüşmek niyetinde görünmüyor. Papadopulos’un hayali, Kıbrıs’lı Türkleri bir kenara itip, Kıbrıs konusunu Türkiye ile karşılıklı oturup çözebilmek.
Kıbrıs mutfağındaki diplomatlar, iki toplumun bazı konularda kendi aralarında anlaşmış görünmeleri halinde, masaya başka bir ruhla gelecekleri ve diğer sıkıntılı konularda da daha kolay anlaşabilecekleri düşüncesindeler.
Tabi, tüm bunlara karşın, geçen hafta Bush ile görüşen Karamanlis, Bush’un kendisine verdiği arabuluculuk ve çözüm doğrultusunda Papadopulos’a baskı yapması görevini pek ciddiye almamış gözüküyor. Atina, sonbaharda Kıbrıs sorununda herhangi somut bir inisiyatif görmediği düşüncesinde ve buna ilaveten Türk tarafının Kıbrıs sorununda tavrını da sertleştirdiği kanaatinde. Açıkçası Yunanistan, aniden ipleri germeye başladı.
Galiba, tüm girişimlere rağmen Kıbrıs konusunda işler, bozulmaya doğru meylediyor…