Paris’in perde arkası |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti Başkanı Tasos Papadopulos arasında Paris’te yapılan toplantının tam içeriği hala daha berraklaşmadı.
Baba oğul Papadopulos’lar, Paris’te yapılan Papadopulos-Annan görüşmesinin içeriği ile ilgili olarak BM bürokratları ile farklı konuşuyorlar ama artık yavaş yavaş da sis kalkmaya başladı.
Elde edinilen ilk bilgi Genel Sekreter Kofi Annan, taraflar arasında uçurum olduğuna inanması ve Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulunması müzakerelerinin yeniden başlaması için uygun zamanın hala daha oluşmadığı düşüncesinde olduğudur. Yani Genel sekreter Annan, şimdilik bir inisiyatif yüklenmek istemiyor ve tam tersine bu inisiyatifin veya çağrının Kıbrıs’lı Rumlar ve Türklerden gelmesini bekliyor.
Zaten artık koltuğunda da ancak dokuz ay daha oturabilecek. Bu dokuz ay içerisinde, gene 2004 de olduğu gibi bir maraton başlatıp çözüm müzakerelerini sonlandırabileceğine inanırsa ve de böyle bir isteği taraflarda da görürse, müzakereleri başlatacak. Aksi takdirde önündeki bu dokuz ay bir şey yapıyormuş görüntüsü ile geçecek.
Paris’teki Annan – Papadopulos görüşmesinin perde arkası tam aşağıdaki gibi;
Amerikan hükümeti, Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs sorununa adil ve sürekli çözüm bulunmasına ilişkin rolüne tam destek veriyor ve Kıbrıs sorununun halline ilişkin ana konuların bu teknik görüşmeler sırasında değil, bütün tarafların yer aldığı BM’nin himayesinde yapılmasında bayağı ısrarlı.
Bu nedenle Birleşmiş Milletler Paris anlaşmasının hayata geçirilmesi yönünde düğmeye bastı ve başrol oyuncusu da Genel Sekreter’in Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi Michael Möller.
Genel sekreter Annan, arkasına ABD’yi alabilirse ve Teknik Komiteler düzeyinde tarafların birbirini yoklamasını başarabilirse, Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulunması müzakerelerinin yeniden başlaması için adım atmaya niyetli gözüküyor. Her ne kadar istemiyorum diyorsa da, bunun Türkçesi “Yan cebime koy”dur.