Referandum olacak mı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Talat ve Hristofyas arasındaki müzakerelerde Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü aşama derken ve de her şey iyi gidiyor zannedilirken, perdenin arkası çok da ümit verici değil.
Son görüşmede “Güvenlik ve Garantiler” konusuna devam edildi ve “Göç, Vatandaşlık, Yabancılar ve Sığınma” hakkında açılış konuşmaları yapıldı. Bu gün yapılacak müzakerede liderler birbirlerine bunların resmi yanıtlarını verecekler.
Müzakerelerin tatile gireceği 6 Ağustos’a kadar son bir görüşme daha olacak. 3 Ağustos’ta Nami ile Yakovu arasında yapılacak görüşmede Yeşilırmak (Limnidi) kapısının açılması konusundaki anlaşmanın uygulama boyutları ve BM’nin bu uygulama için yaptığı ve yapacağı icraatlar ele alınacak.
Gerçekte bu konuda, AB’nin yapmak istedikleri çok daha önemli.
AB, Rumların hiçte hoşuna gitmeyecek bir dizi kararlar almaya hazırlanıyor Yeşilırmak konusunda.
Avrupa Komisyonu Genişleme Müdürlüğü, Yeşilırmak (Limnidi) kapısından doğum yerlerine bakılmaksızın T.C. kökenli KKTC Vatandaşları da dahil olmak üzere tüm KKTC vatandaşlarının ve ürünlerin geçişinin de dahil edilmesi için Yeşil Hat tüzüğünün düzenlenmesini hedefliyor. Çalışmalarını çoktan başlattı ve artık sonuçlandırmak üzere.
AB Komisyonu Genişleme Genel Direktörlüğü Kıbrıs Toplumu Çalışma Kolu Başkanı Andrew Rasbash, bu konuda ve de Kıbrıs konusundaki gerçekleri detaylı bir şekilde komisyona aktarmış durumda.
Avrupa Komisyonu’nun düşüncesi bu gelişmelerden sonra Yeşil Hat tüzüğü aracılığıyla KKTC’den gelecek kişi ve ürünlerin, Yeşilırmak üzerinden Erenköy bölgesine geçiş düzenini hükme bağlamak.
Papadopulos, Yeşilırmak kapısı ilk başta Yeşil Hat Tüzüğü içinde yer almazken, ne yapıp edip bu tüzüğün içine sonradan sokuşturmuştu Yeşilırmak kapısını. Bu nedenle de geçişler şimdi Yeşil Hat tüzüğü içeriğince olmak zorunda.
Cumhurbaşkanı Talat ve Hristofyas arasındaki “Yeşilırmak” kapısından yapılacak geçişlere ilişkin kararın hayata geçirilmesi, AB düzeyinde de yasal bir düzenlemeyi koşula bağlamış durumda.
Rumlar bu düşünceye karşı çıkıyorlar ve kişiler ile ürünlerin Yeşilırmak kapısından Erenköy’e geçişleri için Yeşil Hat tüzüğünün yeniden düzenlenmesini istemiyorlar. Tabii nereye kadar diretecekler, o da başka bir konu.
Endişeleri, bu değişikliğin diğer kapılardan yapılacak geçişlere örnek teşkil etmemesi.
Müzakerelerin gidişatı konusunda Kıbrıs Türk ve Rum tarafları ile BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’in yaptığı açıklamalar, biraz bulanık bir görüntüyü ortaya koyuyor. Bu görüntüden AB ve BM yetkilileri de biraz şaşırmış durumda. Birçoğunun kafası karışık ve gidişattan da kaygılı. Özellikle de Rumların, Toprak, Mülkiyet, Güvenlik ve Garantiler konusunda müzakerelerde kazanç elde edememesi halinde müzakereleri çıkmaza sokacaklarını öngörüyorlar. Zaten bu geçmişte de aynen bu şekilde olmuştu.
AB’li yetkililerin kafasında aşağıdaki fikirler oluşmuş durumda.
– 2009 sonuna kadar kalan 4 aylık müzakere süresi içinde, önemli başlıkların ve konuların çözülmesi olası değil.
– Kıbrıslı Rumlar, Türklerin gitmesiyle bütün sorunların çözüleceğine inanıyorlarsa, yanılıyorlar.
– Türkiye Talat’ı kurtarmak için “arka çıkmayabilir”.
– Kıbrıslı Rumlar bu sefer de referandumda “Hayır” derlerse Kıbrıs sorununun Tayvanlaştırılması yönünde AB’ye ağır baskılar yapılacak.
Görünen o ki, bu müzakereler Kıbrıs Sorununa çözüm yolunda “İki Halktan Oluşan Ortak bir Devlet Kurmak” yönündeki girişimlerin son basamağı.
Bundan sonraki adım farklı olacak.
Anlaşılan herkes bıkmış bu Kıbrıs sorunundan ve Rumlar da AB’nin başına tam bir bela olmuş. Ortak devlet kurulamazsa, iki ayrı devlete yönelik adımlar atılacağı artık kesin.
Hayırlısı…