Rumlar AB’nin desteği ile KKTC ile Türkiye arasındaki denizi de kontrol edecek |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
27 Mart’taki köşe yazımın başlığı aynen yukarıdaki gibiydi. Ne bir kelime eksik ne de bir kelime fazlalık var bu başlıkta. 12 gün evvel yazdığım bu öngörü nihayet bu gün gündeme oturdu.
Rum Adalet ve Kamu Düzeni Bakanı Doros Theodoru Çarşamba günü Helsinki’ye hareketi öncesinde Larnaka Havaalanı’nda yaptığı açıklamada, “Kıbrıs hükümetinin Avrupa Birliğinden, Türkiye’den KKTC’ye giriş vizesi verilmesine son verilmesini ve AB bayraklı sahil koruma teknelerinin Kıbrıs’ın kuzey denizinde (yani Türkiye ile KKTC arasındaki denizde), devriye yapmalarını talep ettiğini ve bu taleplerine de AB’ın pek çok ülkesi tarafından olumlu bakıldığını” söyledi.
İşin sonunda, kaçak göçmenlerin AB toprağı olan Kıbrıs Cumhuriyeti toprağına girişini engelleyecek tedbirler alınacağı için AB ülkelerinin bu başvuruya yaklaşımları büyük bir olasılıkla olumlu olacak.
Bu güne kadar Kıbrıs’ın Güney sahillerinde insan kaçakçılığına yönelik iki operasyon gerçekleştirildi. Bu olaylardan ve yıllardır süregelen fahiş fiyata yapılan göçmen kaçakçılığından yakınan AB, Rum hükümetinin, bu tür operasyonların Kıbrıs’ın kuzey denizlerinde de yapılması gerektiği talebine çok olumlu bakmaktadır.
11 Eylül’de New York’ta ikiz kulelere yapılan saldırında sonra ABD’nin isteği ve baskısı üzerine ertesi yıl BM genel kurulunda kabul edilen ISPS kuralı (Uluslararası Gemi ve Liman güvenliği) temel prensip olarak teröristlerin ve terör amaçlı silahların deniz yolu ile taşınmasını önlemeye ve deniz taşımacılığını denetlemeye yöneliktir.
Rumların bu konuda hem Türkiye’yi hem de KKTC’yi itham altında bırakan suçlamaları vardır.
Türkiye’yi KKTC’ye gitmek isteyenlere vize vermekle suçlamakta, KKTC’yi de yeşil hat boyunca insan kaçakçılarının oluşturdukları geçiş noktalarını denetlememekle suçlamaktadır. 23 Nisan da kapıların açılması ile insan kaçakçılığı için yeni bir yöntemin daha geliştirildiği ve kaçakların arabalara saklanmak suretiyle AB topraklarına geçmeye çalıştıklarını iddia etmektedir.
Rumlar bu iddiaya dayalı çok ince bir plan yapmışlar ve kaçak göçmene mani olmak kısvesi altında Kıbrıs’ın tüm denizlerini ve dolayısı ile de hem kıyılarını hem de limanlarını kontrol altına almayı hedeflemişler.
Sanki bir yerde, Kıbrıs Rumları AB’ye girdikten sonra, bir tek kurşun dahi atmadan sadece AB’nin hukuk düzeninin ve kavramını kullanarak ilmiği boğazımıza geçirmişler ve de yavaş yavaş sıkmaya başladılar düşüncesi oluşmaya başladı bende. İnşallah yanılıyorumdur.
Karada Miras Kseni Aresti isimli Kıbrıslı Rum kadının Türkiye aleyhine dava başvurusunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kabul ediyor. Bu davanın arkasında Türkiye’yi bunaltmak için pusuda bekleyen yüzlerce Rum var. AİHM kararları ile topraklarımız elden gitmek üzere. Bize kala kala Beşparmakların üstü kalacak.
Denizlerimiz ise kaçak göçmen iddiası ile aralarında RUM bandıralı teknelerin de bulunacağı AB Sahil güvenlik filosu tarafından denetlenecek ve kontrol altına alınacak.
Peki, birisi bana lütfen söylesin bu gidişat nereye varacak…