Rumlar Masada Neyi Tartışacak |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Rumların çözüm pazarlığında nereye kadar gerileyecekleri ve neleri kabul edecekleri yavaş yavaş belli olmaya başladı.
Zaten “Kırmızı çizgilerimiz” diye açıkladıkları “Olmazsa olmazları” gerçekte Rum siyasilerin kafalarındaki çözüm planını ve masada da nereye kadar gerileyebileceklerini veya diğer bir tabirle neleri kabul edeceklerini açıkça ortaya koyuyor.
Rumları tanıyanlar ve kafa yapılarını bilenler, bunları hemen algılar.
Rum Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu’nun 22 Nisan tarihli açıklamasında yer alan “Yeni devlet Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı olmalı. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin çözümden sonra da devamı ve güvenceleri, Rum tarafının kırmızı çizgileridir, partenojenez fikrini tamamen reddediyoruz” sözleri ile açıklamanın son kısımlarına doğru da BM’nin Annan planını kastederek, “Annan planı bizim için artık yoktur. Birleşmiş Milletler’in bunu yeniden gündeme getirmeye hakkı yoktur, çünkü planın kendisi, toplumlardan biri tarafından reddedilmesi halinde geçerliliğini yitirmesini öngörür. BM, geçmişte yaptığı bazı çalışmalara atıfta bulunmak istiyorsa, bu kendi meselesidir” ile neyi kastettiğini iyice anlamak için, bu sözleri hem Kiprianu’nun kafa yapısı ile, hem de Rum Başkanlık Komiseri ve görüşmeci Yorgos Yakovu’nun Cuma günü yaptığı açıklama ve kafa yapısı ile harmanlayarak yorumlamak gerekiyor.
1960 Limasol doğumlu olan Markos Kiprianu (Markos Kyprianou) ünlü EOKA’cı ve Rumların 2.ci Cumhurbaşkanı Spyros Kipranu’nun oğlu. Atina’da Hukuk okuduktan sonra Cambridge ve Harvard’da Master yaptı. Babasının kurduğu DIKO partisinde, MYK üyeliği yaptı. 1986’da Lefkoşa Belediye Meclis üyesi, 1991, 96 ve 2001’de de Lefkoşa bölgesinden Rum Temsilciler Meclisine seçildi. Maliye Bakanlığı yaptı. Günümüzde Hristofyas kabinesinde Dış İşleri Bakanı. Rum milliyetçisi ve tutucu bir politik görüşe sahip. Kıbrıs’lı Türkleri azınlık olarak algılıyor.
1938 (Mağusa) Alaniçi (Persiteronopigi) doğumlu olan Yorgos Yakovu (Georgios Kyriakou Iacovou) ise bizim taraflı. Evi de İngiliz Mezarlığının karşı tarafındaki yolun içinde yer alan iki katlı taş ev. Dış İşleri Bakanlığı döneminde 3 Cumhurbaşkanı eskitti. 13 yıllık hizmeti ile Rum tarafının en uzun süreli Dış İşleri bakanlığı yapan kişisi Yakovu. 1998 Rum Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AKEL’in desteği ile 1.ci turda en yüksek oyu alarak 2.ci tura, kendisinden %1.15 daha az oy alan rakibi Klerides ile girdi ve seçimi kıl payı kaybetti. Hristofyas ile birlikte, yakın çalıştığı Cumhurbaşkanlarının sayısı 4 oldu. Hristofyas döneminde Dış İşleri Bakanı değil ama Başkanlık Komiseri ve görüşmeci görevinde. Bu görev de neredeyse Dış İşleri Bakanına eşit düzeyde bir konumda. Zaten Papadopulos kabinesinde de AKEL kontenjanından görevine hiç ara vermeden devam etmişti. Politikayı çok iyi bilen, yalanı dolanı olmayan açık sözlü bir politikacı.
Kiprianu, Papadopulos’un görüşlerini yansıtırken, Yakovu, Hristofyas’ın düşüncelerini yansıtıyor. Bu nedenle Kiprianu’nun sözlerini Yakovu’nun sözleri ile harmanlamak gerekiyor.
Yakovu Cuma günü yaptığı açıklama ile Hristofyas’ın çözüm yolundaki düşüncelerini ortaya koydu ve Kiprianu’nun da yaptığı açıklamayı da 24 saat sonra sıfırladı.
Yakovu, Kiprianu’nun sözlerini çürütmek için, Federasyon tanımına Papadopulos’un yaklaşımı açıkladı ve Cumhurbaşkanı M. A. Talat ile Rum Yönetimi eski Başkanı T. Papadopulos arasında 5 Eylül 2007’de yapılan görüşmenin tutanaklarını ortaya çıkararak, Gambari sürecinin söz konusu 2.ci toplantısında Talat’ın müzakere masasına Annan planından parçalar koyabileceğinin peşinen kabul edildiğini açıkladı.
Yani Yakovu bu davranışı ile “BM’nin Kıbrıs’la ilgili 1963-2003 yılları arasında yaptığı bütün çalışmaları, kararları ve müktesebatı içeren Annan Planı masadadır. Görüşme masasında biz bu planı gerekirse başka bir ad altında tartışacağız ve 1977, 1979 ve 2006 antlaşmalarını içeren, iki toplumlu, iki bölgeli federasyonu konuşacağız” demek istemiştir.
Zaten Yakovu’nun bu görüşünü, Anayasa Uzmanı ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın yakın mesai arkadaşlarından biri olan Tumazos Çelebis, Kıbrıs sorununun çözümü yolunda düşündükleri federasyon sisteminin temel ilkeleri üzerine yaptığı açıklama ile de teyit etti.
Çelebis açıklamasında, GKRY’nin bir süreden beri, halkın iki bölgeli, iki toplumlu federasyon konusunda bilgilendirilmesi için bir seferberlik başlatılması gerektiğini çeşitli vesilelerle dile getirdiğini ve kurulacak federasyonun, Türk ve Rum bölgelerinden her birinin kendi yetki sınırları bulunan, iki bölgeden oluşan sentez bir devlet olduğunun açıklanması gerektiğini vurgulaması, masada tartışılacak konunun ipuçlarını gayet net ve açık olarak vermektedir.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Yannis Valinakis’in Cuma günü yayınlanan röportajında, “Avrupa Birliği’nin, bütün üye ülkeler için en büyük garantör güç olduğunu” söylemesi, “Kıbrıs sorununa bulunacak bir çözümde Rum yönetiminin AB’ye üye olduğunun ciddi şekilde dikkate alınması gerektiğini” vurgulaması ve Ankara’ya hitap ederek “BM Güvenlik Konseyi Başkanı’nın, yeniden birleşmenin iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyona dayanacağını net şekilde ortaya koyduğu son beyanının içeriğine uyması” çağrısında bulunması ise, Rum Yönetiminin ve Yunanistan, masada Annan Planı benzeri Federal yapıda yeni bir devleti görüşmeye hazır olduklarını ortaya koymaktadır.
Görüşmelerde en büyük tartışmaların “Türkiye’nin Garantörlüğü” üzerinde olacağı da artık iyice belli oldu. Geri kalan konular belli ki teferruat olarak algılanıyor ve ikincil önem taşıyor.