Rumlara ne kadar daha höşgörü |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Luton Town ile yapılacak dostluk maçını oynatmamak için elden geleni yapan ve buna mani olan Rumlara kucak açmak daha ne kadar devam edecek.
Bizleri dünyadan izole etmek ve kendi yönetimleri altına sokmak için her yolu deneyen Rumlara daha ne kadar hoş görü ile davranılacak çok merak ediyorum.
KKTC hükümeti izolasyonlar kaldırılana kadar Rumların, adanın kuzeyindeki yani KKTC hudutları içindeki her tür faaliyetine kısıtlama getirmelidir.
Türkiye’nin dava edilememesi için, hudutlarda Rumların kuzeye geçişinin zorlaştırılması kararını KKTC hükümeti almalı, inşaat kısıtlamasını kaldırmalı ve Apostolos Andreas manastırı dahil tüm kilise va manastırlarda ibadete kısıtlama veya yasaklama getirmelidir.
Tek taraflı izolasyon olmamalıdır. Bize izolasyon uygulanıyorsa, biz de elimizden gediği kadar ki kısıtlamarı Rumlara karşı uygulamalıyız.
Rumların hassas oldukları konuların başında mülkiyet konusu, inşaatların sürmesi ve manastırlar ile kiliselerde ibadet gelmektedir.
Bunların hepsine koşullu olarak yaptırımlar getirilmelidir. Eğer bundan böyle Apostolos Andreas Manastırında ibadet yapılacaksa, buna karşılık direk uçuşlar açılmalı, sportif ve kültürel faaliyetlerdeki ambargolar da kaldırılmalıdır.
Sınırlardan geçişlere gerekirse kısıtlama getirilmelidir. 2004’de Annan Planına evet dedik de ne oldu. Avrupalı mı olduk yoksa dünya ile mi bütünleştik. Aynı tas aynı hamam devam ediyor. Ne bina değişti ne de tellaklar.
Türkiye’de yapılacak seçimlerden sonra, Kıbrıs konusu enine boyuna yeni Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile birlikte ele alınmalı ve ambargolar ile kısıtlamaların nasıl üstesinden gelineceği çalışması başlatılmalıdır. Bunun sonunda batılı ülkelerin korkulu rüyası olan tanınma veya Türkiye ile entegrasyon gelecekse, hiç korkmadan bu yolda yürünmeli ve karar vermek gücündeki batılı ülkeleri ikna etmek yoluna gidilmelidir.
Batılı ülkeler, KKTC’nin tanınmasına kendi çıkarlarına aykırı olması nedeni ile karşı çıkmaktadırlar.
Fransa, Korsika’nın, İspanya’da Bask’ların, Yunanistan Girit’in, İngiltere İskoçya’nın kendilerinden tek taraflı olarak ayrılıp, bağımsız bir devlet haline gelmesinden korkmaktadır. Kosova örneği ortadadır. Kosova’nın bağımsızlığının sürüncemede kalmasının nedenleriden bir tanesi de, arkasından KKTC’nin geleceği endişesidir.
Artık Rumlara uzatılan el geri çekilmeli, hoş görü ile hiçbir yere gidilemeyeceğinin bilincine varılmalıdır. Her konuda olduğu gibi eğitimde bile ambargo uygulamayı ilke edinmiş, üniversitelerimizi, siyasi bir varlığı bile olmayan, sadece Avrupa Birliği içindeki üniversitelerin birbirleri ile uyum sağlaması uygulaması olan Bolonya Süreci’nin içine alınmasına bile tahammül edemeyip karşı çıkan Rumlara, bizim de Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte, el ele, dayanışarak aynı yöntemlerle karşılık vermemiz gerekmektedir.
Artık kaybedecek çok bir şeyimiz kalmamıştır. Bizleri içimizden vurmaya çalışan Rum sevdalılarının çizdiği ve gösterdiği yol da boş çıkmıştır. Rumlarla başa baş mücadele etmek için yeni politikaların ve ciddi korkusuz kararların alınmasının gerekli olduğu zaman gelmiştir.
Tarih korkakların ve hainlerin ne yaptığını değil, cesur ve vatanseverlerin memleketleri için neler yaptıklarını yazmaktadır. Bizde artık tarihimizde yeni bir sayfa daha açmalıyız.