Rusya ve Kıbrıs konusu |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Birkaç hafta öncesine geri gidersek, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in B.M. Genel Sekereteri Kofi Annan’la yaptığı telefon konuşması sırasında, Rusya’nın, B.M. Genel Sekreteri’nin Kıbrıs sorunundaki raporunu onaylayacak kararın benimsemesine rıza göstermesi konusunda Annan’ın kendisine götürdüğü talebi reddettiğini ve Kıbrıs sorununa, üzerinde uzlaşılacak bir çözüm bulunması gerektiği yanıtı verdiğini görürüz.
Aradan kısa bir müddet geçtikten sonra, Rusya Cumhurbaşkanı Putin Ankara’yı ziyaret etti. Putin ile Erdoğan arasında yapılan ikili görüşmelerde Erdoğan büyük bir politik manevra ve girişimle, Kıbrıs sorununa ilişkin raporun BM Güvenlik Konseyi’nde benimsenmesi konusunda Ruslar’dan yardım istedi ve başarılı da oldu.
Türkiye ziyaretinden sonra Rusya Cumhurbaşkanı Putin ile Genel Sekreter Annan arasında telefon görüşmesi gerçekleşti ve bu görüşme sırasında Rusya, yeni gelişmeler ışığında Kıbrıs konusunun çözülmesi doğrultusundaki B.M.’nin iyi niyet misyonuna destek vereceğini açıkça belirtti.
Bu görüşmelerden sonra dün bir açıklamada bulunan Rusya Büyükelçisi Müsteşarı Valery Maslin, Rusya’nın, Kıbrıs sorununun B.M. şemsiyesi altında bir an önce çözümlenmesini istediğini ve çözüm yönünde atılan adımları her zaman desteklediklerini yineledi. Masli, Kıbrıs konusundaki müzakerelerin B.M. organizasyonu içinde ve Annan Planı zemininde gelecek yıl içinde yeniden başlamasına destek vereceklerini söyledi.
Kıbrıs Türk tarafına uygulanan izolasyonların kaldırılmasıyla ilgili değerlendirmede de bulunan Valery Maslin, Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın bu konudaki tutumunu birkaç kez ortaya koyduğunu ve Rusya’nın, Kıbrıs Türk tarafının ekonomik bakımdan geliştirilmesinden yana olduğunu ve Türk tarafının uluslararası camiayla yakın ilişki içerisine girmesini arzuladıklarını belirtti.
Tüm bunlar, B.M. Güvenlik konseyi daimi delegesi olan Rusya’nın Erdoğan’ın sıcak yaklaşım ve girişimleri ile Türkiye ile olan şimdiki dostluğuna ve gelecekteki iş birliğine önem vererek Kıbrıs konusundaki düşüncelerini ve stratejisini değiştirdiğini göstermektedir.
Bu gelişmelere ilaveten Kıbrıs konusunda daima aktif rol üstelenen ve çözülmesi için her tür çabayı gösteren Amerika’nın, Lefkoşa görevli Büyükelçisi Michael Klosson, dün yaptığı söyleşide Kıbrıs sorununda çözüm için adadaki tarafların, özelikle de Rum tarafının bir insiyatif ortaya koyması gerektiğini vurgulayarak, ABD’nin Annan Planı’nı Kıbrıs sorununun çözüm müzakereleri için hala bir zemin olduğuna inandığını ve desteklediğini söyledi.
Bu iki devlet, ABD ve Rusya, B.M. Güvenlik Konseyinin Çin, Fransa ve İngiltere ile birlikte sürekli (daimi) üyeleridirler. Bu son gelişmelerden sonra B.M. Güvenlik Konseyi daimi üyeleri arasında Çin hariç diğerleri, Kıbrıs konusunun B.M. şemsiyesi altında ve Annan Planı zemininde çözülmesi kararındadılar.
Bundan sonra yapacakları “Madde 29 : Güvenlik Konseyi, görevini yerine getirmek için gerekli gördüğü yardımcı organları oluşturabilir.” uyarınca adada kalıcı bir çözüm için Genel Sekreter Kofi Annan’ı görevlendirmek olacaktır.
Bu görevlendirmeden ve B.M. Genel Kurulunun Annan’ın 2005 yılında Kıbrıs ekibi giderlerini karşılamak için talep ettiği $576,000 onaylamasından sonra, Kıbrıs konusunda, Papadopulos bütün “Hayır”cılığına ve isteksizliğine rağmen “Madde 24 : 1. Birleşmiş Milletler’in üyeleri, örgütün hızlı ve etkili hareket etmesini sağlamak için, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında başlıca sorumluluğu Güvenlik Konseyi’ne bırakırlar ve bu sorumluluk gereğince görevlerini yerine getirirken Güvenlik Konseyi’nin kendi adlarına hareket ettiğini kabul ederler.” uyarınca masaya oturmak zorundadır.
B.M. kararının aksine bir davranışa ne kendisinin ne de Yunanistan’ın gücü yetmeyecektir.
KKTC halkı ve Kıbrıs Türk Toplumu olarak görüşmelere hazır olmalıyız. Şimdiden Teknik Komitelerimizi ve Delegasyonlarımızı oluşturup bu günden ev ödevlerimizi yapmaya başlamamız gerekmektedir.