Serdar Denktaş, Hilmi Özkök ve Çağrı Kombaycı’ya kulak vermeliyiz |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Hadi Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş’ı ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ü tanıyoruz ama bu Çağrı Kombaycı’da kim dediğinizi duyar gibiyim.
Aslına bakarsanız düne kadar bende Çağrı’yı tanımıyordum ama Çağrı dün bir daha çıkmamak üzere benim aklımdaki “önemli insanlar” listesine bir anda giriverdi.
Çağrı Kombaycı, Lapta İlkokulu’nun 2’nci sınıf öğrencisi. Kendi daha küçücük ve hayatının baharında bile diyemeyeceğimiz kadar minicik ama 23 Nisan törenleri nedeni ile Başbakan koltuğuna oturduğu vakit söylediği sözler “büyücük” hem de çok büyücük. (bu kelimeyi Çağrı’yı tanımlayabilmek için ben uydurdum)
8 yaşındaki Çağrı Kombaycı’ya, Başbakan koltuğuna oturduğu vakit Başbakan olarak ne yapmak istediği sorulduğunda “Halkımızı özgür ve kendi bayrağı altında yaşatmak isterdim” dedi.
Söylediği sözlerin doğruluğuna ve büyüklüğüne bakın, birde yaşına bakın. Yarının gençleri ve sonra belki de siyasileri olacak Çağrı’yı yetiştiren anne-babayı ve öğretmenini(lerini) kutlarım.
Oyuncakların kendisinin daha çok ilgisini çekmesi gereken Çağrı, Başbakan koltuğundan hepimize sesleniyor ve bize “Özgürlükten ve kendi bayrağımız altında yaşamaktan” bahsedip, gelecek ile ilgili düşlerini açıkça ortaya koyuyor.
Ben Çağrı’dan ders aldım. Çağrı’nın bu sözleri beni çok mutlu etti ve artık geleceğe, benim çocuklarımın ve torunlarımın geleceğine daha güvenle bakıyorum.
Bu sözler Serdar Denktaş’ın da ilgisini çekmiş olmalı ki, dün yaptığı açıklamada özellikle “Bakanlar Kurulu’nu ziyaret eden bir çocuğun Başbakanlık koltuğuna oturduğunu ve “ne yapmak isterdin” denildiğinde “halkımızın kendi bayrağı altında özgür yaşamasını sağlardım” yanıtını verdiğini” dile getirdi ve Cumhurbaşkanı (baba) Denktaş’ın verdiği mesajın da aynı olduğunu belirterek “Şanlı tarihimizin temsilcisinin görevden ayrılırken verdiği mesajın, geleceğin teminatı çocuklar tarafından da doğru algılandığını gördük” diyerek, hükümetin ve yeni Cumhurbaşkanının tam istişare halinde Kıbrıs Türklerinin haklarını koruyacağını söyledi.
Serdar Denktaş, sözlerini “Hakları koruyarak, eğer Rum tarafının da aklı başına gelirse bir ortaklık kurmak için mücadele edeceğiz. Aklı başına gelmezse ne yapacağımıza hep birlikte karar vereceğiz” şeklinde bitirerek, bence Orgeneral Özkök’ün, Harp Akademileri Komutanlığı’nda evvelki gün yaptığı yıllık değerlendirme konuşmasında, KKTC’ye uygulanan izolasyonun kaldırılmasına yönelik vaatlerin unutulmaya terk edildiği bir süreçte, Türkiye’den hala herhangi bir şekilde jest yapmasını istemenin büyük haksızlık olduğunu vurgulaması ile Türkiye ile bu konuda tam bir uyum içinde olduklarını açıkça ortaya koydu.
Hedefimiz yavaş yavaş belli oluyor. Ya eşit haklarla, Türkiye’nin garantisi altında ortak bir “Birleşik Kıbrıs Devleti” ya da hep birlikte karar vereceğimiz yeni bir oluşum…