Şimdi de Moratoryum girişimi |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Kıbrıs’lı Rumların kuzeydeki topraklara yönelik mülkiyet konusundaki saldırıları ve girişimleri durmak bilmiyor.
1976 Denktaş-Klerides, 1977 Denktaş-Makarios ve 1979 Denktaş-Kyprianou anlaşmaları hilafına “Global takas”a asla yaklaşmıyorlar. Bu anlaşmalarda iki bölgelilik ve iki kesimlilik mutabakatı karşılıklı imzalanmış olmasına rağmen Kıbrıs’lı Rumlar bu aşamada işlerine gelmediği için bunu inkâr etmeye ve değiştirmeye uğraşıyorlar.
Kuzeyde bıraktıkları toprakları silah zoru ile ele geçiremeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Zaten böyle bir olanağın yüzde elli olasılıkla dahi olsa gerçekleşebileceğine inansalar hemen silaha sarılacaklar ama şimdilik bu olasılık yüzde sıfır denecek kadar düşük.
Silahlı kuvvetler dengesi 3:1 oranında Rumların aleyhinde. Çok iyi biliyorlar ki böyle bir işe girişirlerse bırakın kuzeydekileri geri almayı, güneydeki topraklar da elden gidecek.
Bu anlaşmaları delmenin en iyi yeri AİHM ve AB kuruluşları.
Birinci olasılığın üstü çizilince geriye, AİHM ile AB Parlamentosu, Konseyi, COREPER ve benzeri yerlerde KKTC toprakları içinde yer alan eski Rum topraklarını geri alabilmek için her yolu denemek kalıyor.
Ve Makyavel misali “Hedefe giden her yol mübahtır” felsefesinden yola çıkarak AİHM’yi de AB’yi de son kertesine kadar deniyorlar ve zorluyorlar.
AİHM’deki girişimleri ile, Louzidou, Kakulli, Aresti ve benzeri bindörtyüz dava ve yediyüz dosya ile teker teker de olsa kuzeydeki topraklar üzerinde yasal hak talebinde bulunmaya çalışıyorlar. Bu girişim şimdilik “Tazmin Komisyonuna” toslamış durumda.
Arkasından Mali yardım Tüzüğü ve Direk Ticaret Tüzüğü kapısı açıldı. Hemen Direk Ticaret Tüzüğünün içine “Moratoryum”u koydurmayı başardılar.
Ne demektir Moratoryum? Özetle, KKTC toprakları içinde kalmış olan 1974 öncesi Rum taşınmaz mallarının kullanımını, geliştirilmesini ve üzerlerine inşaat yapılmasını dondurmak. Yani kısaca arsa ise içine ev yapılmasın, bina ise boyanıp, çağdaşlaştırılıp üzerine kat çıkılmasın, dükkan ise işletilmesin ve eski sahipleri gelip alana dek hiç dokunulmasın demek.
Mali yardım Tüzüğü içine ise, Direk Ticaret Tüzüğünde olduğu gibi apaçık konmadı ama satırların içine gayet usturuplu bir biçimde saklandı bu Moratoryum koşulu.
Şimdi de konuyu COREPER’e taşıdılar. Rumlar Moratoryum konusunu COREPER’e, yani Avrupa Konseyi Daimi Temsilciler Komitesi’ne götürdüler ama açıkça bu talep reddedildi.
Ne yapsınlar ki 28 Mayıs’ta seçim var ve bu red olayı spekülatif olarak Romanya temsilcisinin üzerine yıkıldı. Rum halkına bu olay başarısızlık olarak değil, Romanya temsilcisinin toplantıyı terk etmesi nedeni ile toplantının yarıda kesildiği şeklinde aktarıldı.
Gelen haberlere göre Siyasi Kriter konusunda anlaşamayan COREPER üyeleri, Moratoryum konusunu da açıkça reddetmişler. Ama güdümlü Rum basını gene bildik yanıltma taktiğini uyguluyor.