TALAT-PAPADOPULOS GÖRÜŞMESİ |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Talat ile Papadopulos, 5 Eylül Çarşamba günü, öğleden sonra saat 16:00 da, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Michael Möller’in ikametgâhında bir araya gelecekler.
Aslında çok masum gibi gözüken bu görüşme ve iyi niyetle hazırlandığı söylenen bu toplantının perde arkası bana hiçte öyle gelmiyor.
Çok değil, sadece yirmi gün geriye gidersek, Kıbrıs Rum Yönetimi Sözcüsü Vasilis Palmas’ın, “Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü” misali durup dururken yaptığı açıklamada, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Tasos Papadopulos’un, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a görüşmeye hazır olduğunu içeren bir mektup gönderdiğini resmen dile getirmesi, hiçte sıradan bir “politik olay” değil.
Üstelik içeriği açıklanmasa da, sözcü Palmas’ın, dört buçuk yıldır “ben Talat’la görüşmem, Talat benim muhatabım değildir, benim muhatabım Erdoğan’dır” diyen Papadopulos’un, Cumhurbaşkanı Talat’a bir mektup gönderdiğini, yani arşiv kayıtlarına geçecek olan yazılı bir belge gönderdiğini, söylemesi hiçte hayra alamet değil.
Yılların “Defkalion”u, yani Türkleri yok etmek için hazırlanmış Akritas Planının Mimarı olan Papadopulos, hem Talat’ı muhatap kabul ediyor, hem de görüşmek için yazılı bir davet yapıyor. Başına saksı düşmüş olmalı.
Bu davetin tarihini de aslında Papadopulos’un kurmayları çok iyi planlanmış.
İhalenin sonuçlanmasından sadece üç gün evvel, tam da dev petrol şirketlerinin 16 Ağustos’ta kapanacak Petrol ihalesine katıldığı ve dosya aldığı dedikodularının ayyuka çıktığı günlerde yapıldı bu davet.
Papadopulos aklınca, bir taşla bir kuş birden vuracaktı ve toplantıda Talat’ı psikolojik baskı altına alacaktı.
İhaleye katıldığı söylenen Exxon, BP, Mobil, Q8, Lukoil gibi dev ABD, Rus, Fransız, İngiliz, Hollanda ve Çin şirketlerini masaya koyacak, Talat’ın karşısına zafer kazanmış mağrur bir kumandan edası ile oturacaktı ve arkamda dev petrol şirketleri ile onların ülkeleri var diyecekti.
Papadopulos her zaman yaptığı hatayı tekrarlayarak Türkiye’nin ağırlığı olabileceğini hesaba katmadı ve çok ümit bağladığı bu ihalede havasını aldı. Üstelik ihalenin fiyasko ile sonuçlanmaması için Nobel Ent., DNO, Larssen ve Increase Oil gibi isimleri duyulmamış şirketlere rüşvetler verip, menfaatler vaat ederek, dört şirketin olsun ihaleye katılması için elden geleni yaptırdığının dillerde dolaşması ise hepsinin üstüne tuz biber ekti.
Annan Planı döneminde “en iyi ikinci yol mevcut durumdur” açıklamasını yapmış olan ve adada sürekli olarak barışa ve çözüme mani olan Papadopulos’un bu sıra dışı davetinin, 17 Şubat 2008’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dönük olduğu ve Rum toplumunda yıpranan imajını tazelemek amacını güttüğü çok net.
Kendisini en çok telaşlandıran olaylardan biri, bir önceki seçimlerde kendisini iktidara taşıyan 3’lü ittifakın en büyük partisi AKEL’in kendi adayını çıkarma kararını almış olması, ikincisi de Yunanistan’daki Karamanlis hükümetinin, kendisine “Adada barışa mani olan kişi” gözü ile bakıyor olması.
Bu görüşmeden karşılıklı kahve içmenin ötesinde hiçbir şey çıkmayacak. Her ne kadar Papadopulos ve sözcüsü, Teknik Komiteler laflarını ediyorlarsa da, daha başında Papadopulos’un, güya açıkgözlük yaparak, Mülk Konusunu teknik Komitelerin gündemi içine sokması, komiteleri daha doğmadan öldürmüştü.
Ne bu görüşmeden, ne de komitelerden hiçbir şey çıkmayacak. Kısmet yeni Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanına……