Talat ve Clinton |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Evvelki günkü Rumca gazetelerdeki manşetler Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton arasındaki görüşmenin gerçekleştirilmeyeceği şeklindeydi.
Yazılanlara göre ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Amerika Başpiskoposu Dimitrios’un dün bir araya gelmiş ve aralarında Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın ABD ziyareti konusu dahil çeşitli konuları ele almışlar. Başpiskopos Dimitrios, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın ABD ziyaretini ve hoşnutsuzluğunu gündeme getirmiş ve Bayan Clinton da “duyduklarını hayretle karşılamış”. Güya Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile görüşeceğinden haberi bile yokmuş.
Evvelki günkü gazetelere göre bu görüşme iptal edilmiş.
Dünkü Rumca gazeteler ise olayın ikinci perdesini yazdı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü R. Wood, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında görüşme yapılmayacağını söylemiş.
Arkasından da Amerika’da faaliyet gösteren “Rum Federasyonu” Başkanı Panikos Papanikolau ise Atina Haber Ajansı’na (APE) yaptığı açıklamada, Hillary Clinton’un, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile görüşmesinin beklenmediğini söyledi.
Rumlara göre örgütlü ve disiplinli bir çalışma ile Helen-Amerikan toplumunun ABD Başkanı Barack Obama ve Başkan Yardımcısı Joe Biden’a yönelik yoğun müdahaleleri ve Amerika Başpiskoposu Dimitrios ile Dışişleri Bakanı Hillary Clinton arasında yapılan görüşme sonucunda bu ziyaret iptal edilmiş.
Benim tanıdığım ve yıllardır politikalarını izlediğim ABD Başkanı ve ABD Dış İşleri Bakanlığı, ABD’nin çıkarları söz konusu olduğunda ne Başpiskopos Dimitrios’u dinlerler ne ABD Rum Federasyonu’nu ne de Yunanistan Cumhurbaşkanını.
Şu anda ABD ile Türkiye’nin dış politikaları ve bölgesel çıkarları örtüşmektedir. ABD için Türkiye, olmazsa olmaz müttefik konumunda bir ülke. ABD’nin önümüzdeki beş senelik programı içinde Türkiye’nin önemi en üst seviyede.
Clinton, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ı kabul edecektir. Bunun tarihi Nisan başı olmayabilir ama bir, iki ay içinde illaki kabul edip, Kıbrıs Türk halkının sorunlarını ve AB’nin Rum yanlısı politikalarını tekrar işitecektir.
Bu kabul diplomatik teamüllere uygun olarak Rum Dışişleri Bakanını laf ola kabul ettikten sonra da olabilir ama illaki kabul gerçekleşecektir.
Ve Rumlar şimdi alenen, KKTC Cumhurbaşkanı M. A. Talat’ın Bayan Clinton ile görüşmesini önledikleri için bayram yapıyorlar. Bir tek 21 pare top atmadıkları kaldı.
Unuttukları ve göz ardı ettikleri bir nokta var.
Rumların bu tür girişimleri sonrasında, Kıbrıslı Türklerde Rumlara karşı gittikçe artan itimatsızlık ve güvensizlik. Bunu unutuyorlar ve bu tür davranışları ile adanın birleşmesine dinamit koyduklarının farkında değiller.
Kıbrıs Türkler, en doğal haklarının Rumlar tarafından hiç durmadan engellenmesi sonucunda artık Rumlarla ortak bir çatı altında yaşamak istemediklerini son kamuoyu yoklamalarında çok net bir şekilde ortaya koydular.
Rumlarla, Talat’ın sürdürmekte olduğu Federal bir devlet kurmak fikrini benimseyen ve onaylayanların oranı %30’un altına düştü.
Buna karşın iki ayrı devlet isteyenler in oranı ise %65’in üzerine çıktı.
Kıbrıs Türk halkı iki ayrı devlet isterken, Federasyonu müzakere etmekte olan Talat’a duyduğu güveni de inişe geçti. Birkaç sene evvel Talat’a olan güven %58 civarında iken günümüzde %30’a doğru inişe geçen bir grafik çiziyor.
Bu da ne demektir.
Talat neyi isterse istesin, Hristofyas’la neyi isterse anlaşsın veya imzalasın, Kıbrıs Türk halkının üçte ikisi onun onayladığını onaylamayacak ve Referandumda “Hayır” oyu verecektir.
19 Nisan seçimlerinin ise müzakerelerin gidişatına bir damga vuracağı kesin.
Talat’ın 2005 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giden süreçte müzakerelerle ilgili olarak Kurucu Cumhurbaşkanı için söylemiş oldukları hala belleklerde. Büyük bir olasılıkla seçimler sonrasında bu sözler kendisine hatırlatılacak.