Toplumsal Direniş |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Bugün Kıbrıs’ın Fetih günü, bugün Türk Mukavemet Teşkilatımızın (TMT) kuruluş günü ve bugün Güvenlik Kuvvetlerimizin (GKK) yani KKTC ordusunun resmi kuruluş günü. Kaderimizde önemli roller üstlenenbu üç değerli olayı biz Kıbrıslı Türkler, 1984 yılında çıkarılan bir yasa ile “Toplumsal Direniş Bayramı” adı altında kutluyoruz. Tüm okurlarımın “Toplumsal Direniş Bayramını” kutlarım.
Bugün Kıbrıs adasının üçte birinden biraz fazla bir alan içinde özgür yaşıyorsak, kendi devletimiz, polisimiz, askerimiz ve diğer devlet birimleri ile özel sektör kuruluşları, Sivil Toplum Örgütleri, basınımız ve medya varsa, bunu TMT’ye, GKK’ye ve anavatan Türkiye’ye borçluyuz. Zaten Barış harekatı yapılmasaydı, kesinlikle 2014 yılında Kıbrıs adası üzerinde sesini yükseltebilecek miktarda Kıbrıslı Türk kalmazdı.
15 Temmuz 1974 Pazartesi sabahı Yunanistan’daki Albaylar cuntası tarafından organize edilen darbe ile Makarios devrildikten sonra Yunanlı subaylar tarafından yönetilen darbecilerin önce Makarios taraftarlarını, sonra da AKEL taraftarlarını temizlemeleri akabinde Kıbrıslı Türklerin büyük bir kısmını toplu halde “IphestosPlanı”na göre sistematik bir şekilde yok edeceklerdi.
Olacakları önceden fark edip kaçabilenler de yanlarına sadece ve zar zor yükte hafif pahada ağır olan eşyalarını alabileceklerdi can korkusundan. Tüm anıları, hatıraları ve taşınmazları bir daha görmemek üzere geride kalacaktı.
Zaten dönemin Yunanistan’dan atamalı “Kıbrıs Helen Cumhuriyeti kukla Cumhurbaşkanı” NikosSampson bu niyeti açık ve net olarak Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Eleftherotipia gazetesine 26 Şubat 1981 tarihinde verdiği röportajda dile getirmiş ve darbenin başarıya ulaşmasından sonra yapacaklarını “Türkiye müdahale etmeseydi, sadece ENOSIS’i ilan etmekle kalmayacak, Kıbrıs’taki Türkleri de yok edecektim” sözleri ile ifade etmişti.
O dönemde Kıbrıslı Rumların içinde bulunduğu duygusal ve siyasi yapıya bakarsak, darbe başarılı olup Kıbrıs Helen Cumhuriyeti kurulsaydı ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti de Silahlı Kuvvetleri ile müdahale etmeseydi, Kıbrıs Rum halkının yüzde 28’ini temsil eden AKEL haricinde kalan ve koyu Helen Milliyetçisi olan yüzde 72’lik kısım,NikosSampson’un kafasındaki bu katliam düşüncesini ve eylemini destekleyecekti. Bu yazdıklarım varsayımdan öteye, o dönemin gerçekleridir. Rumları iyi tanımak gerekir bunları anlayabilmek ve yorumlayabilmek için…
Bu nedenle de Kıbrıslı Rumları iyi tanıyan ve kafa yapılarını iyi bilen ağabeylerimiz daha 1955 yılında, 1 Nisan günü EOKA harekete geçince, kendi aralarında amatörce ve yöresel olarak direniş örgütlerini kurmuşlar, Kıbrıs Türk halkını bilinçlendirmeye çalışmışlar, yok edilmekten kurtulmak için. Direniş örgütleri olan “Dokuz Eylül”ün ve “Kara Çete”nin faaliyetlerini hayal meyal hatırlarken, “Volkan”ın kuruluşunu ve estirdiği heyecan fırtınasını çok iyi hatırlıyorum.
TMT ise tam bir yeraltı teşkilatı örgütlenmesiyle hayata geçtiğinden, 14-15 yaş üstü gençlerin tümünün rüyalarını süslüyordu TMT’nin üyesi olabilmek.
TMT’den bir yıl sonra da adaya “Celal Hordan” adlı bir genç gelmiş ve “Kıbrıs Türk Gençlik Teşkilatını” kurmuş, adada fırtınalar estirmişti. O günlerde yayılan söylentiye göre kendisini adaya rahmetlik Başbakan Adnan Menderes bizzat göndermişti Gençlik Teşkilatını kurması için. Mükemmel bir hatipti Celal Hordan. Kürsüye çıktımı herkesi galeyana getiriyor, coşturuyordu.
“Ya Taksim, Ya Ölüm” mitinglerini Volkan organize ederken, beyaz badanalı Türk evlerinin ön cephe duvarları üzerine yeşil boya sürülüp vurulan yataylama ortadan ikiye ayrılmış Kıbrıs haritası da adeta özgürce yaşayacağımız günlerin müjdesini vermekteydi…
Kolay gelinmedi, bugün içinde yaşadığımız özgürlük ve refah dolu günlere….
Ata ATUN
e-mail: ata@kk.tc
http://www.ataatun.com
1 Ağustos 2014