Türk Limanları eldeki kozlardan bir tanesi, nasıl açılsın |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Gümrük Birliği’nin, aralarında Güney Kıbrıs’ın da bulunduğu AB’nin 10 yeni üyesini de kapsayacak şekilde genişletilmesini öngören ek protokol, evvelsi gün Lüksenburg’ta toplanan 25’lerin Dışişleri Bakanları tarafından onaylandı. 25’lerin Dışişleri Bakanları ek protokolü tartışmaksızın onayladılar.
Protokolün yürülüğe girmesi için şimdi de AB Bakanlar Konseyi ve Türk hükümeti tarafından imzalanması gerekiyor.
Bu imzalama gelecek hafta veya her halükarda Lüksemburg AB Dönem Başkanlığının sona erdiği 30 Haziran öncesinde Türkiye tarafından imzalanacak.
İmza seviyesinden anlaşıldığı kadarı ile Türkiye’nin bu protokolü çok da ciddiye almadığı kesin. Protokolü Türk hükümeti adına Türkiye’nin Brüksel Daimi Temsilcisi Uğur Demiralp imzalayacak.
Rum Yönetimi, Türkiye’nin “Protokolü imzalamak Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanımak anlamını taşımaz” şeklindeki muhtemel açıklamasına yanıt olarak AB Komisyonu Hukuk Komitesini “karşı açıklama” yapmaya hazırlamak çabası içinde. Bu “Karşı açıklamada” Türkiye’nin açıklamasının “pratikte veya hukuka hiçbir geçerliliği olmadığı” vurgulanacak. Kıbrıs (Rum Yönetiminin iddiasına göre karşı açıklama konusunda tam bir mutabakat var ve AB Başkanlığının “siyasi tanıma konusundaki” görüşü net.
Türkiye’ye göre Kıbrıs sorununun çözümü yönünde ilerleme sağlanmadan limanların Güney Kıbrıs Rum yönetimine açılması söz konusu değil. Ne deniz limanları ne de hava limanları.
Zaten Bakü-Ceyhan petrol boru hattı işleri bayağı kızıştıracak ve Türkiye ile Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini siyasi arena da fena kapıştıracak. Bu kapışma Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini, 3 Ekim’de AB-Türkiye katılım müzakerelerinin başlamasına mani olmak için VETO kullanmaya mecbur etmeye kadar götürecek.
Pazar günü İstanbul boğazında irili ufaklı yüzlerce tekne tarafından yapılan protesto gösterisi, artık tankerlerin boğazdan geçmemeleri ve petrolü Ceyhan’dan almaları içindi. Artık dev petrol tankerleri, İstanbul ve Çanakkale boğazları için büyük tehlike oluşturuyor. Her ne kadar elektronik radar ve kontrol sistemi kurulduysa da tehdit devam ediyor ve artarak devam edecek.
Boğazlardan tanker içinde geçecek petrolün taşınmasına alternatif olacak olan Bakü-Ceyhan petrol boru hattı, İskenderun körfezine ve yöreye büyük hareketlilik getirecek. Binlerce ton petrol her gün tankerlere yüklenecek ve Ceyhan dünyanın sayılı büyük petrol yükleme limanlarından birisi haline gelecek.
Fakat bu limana Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti bayrağı taşıyan gemiler yanaşamayacak.
Dünyanın 6.cı filosuna sahip Rum hükümetinin gemi siciline 2000’den fazla gemi kayıtlı. Rumların sadece denizcilikten olan gelirleri yıllık 600 milyon dolar civarında.
Ceyhan’dan gemilere yüklenecek petrolü taşımak isteyen Rum bandıralı gemiler, bir bir Kıbrıs Rum bayrağından çıkacak ve Türkiye’nin limanlarına girebilen bayraklara geçecekler.
Bu kaçış Rumların denizcilik sektörünü fena vuracak. Üstüne üstlük, Rumların ürettikleri ve Türkiye’ye ihraç edecekleri tüm mallarda yabancı bayraklı gemiler ile taşınacak hem de aktarmalı olarak. Gümrük birliğinin sağladığı avantajı aktarma gene yok edecek.
Peki bu durumda Rum ne yapacak. En sonunda baktı ki olacak gibi değil, hem deniz filosu eriyor hem de gelirleri düşüyor, elindeki VETO kozunu masaya koyacak.
Ya limanlarını bana açarsın ya da müzakerelerin başlamasını VETO ederim diyecek ve de KIBRIS’ta ÇÖZÜM ve BARIŞ filmi de orada kopacak.